YABANTIRAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



YABANTIRAK harflerini içeren 6 harfli 39 kelime bulunuyor. 6 harfli YABANTIRAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BAYATI11, BAKAYA10, BAYTAR10, BAYRAK10, BAYKAN10, AYARTI9, AYIRAN9, ABARTI9, BARTIN9, BATKIN9, RABITA9, YAKARI9, YARATI9, YATKIN9, ARABAN8, AYAKTA8, AKRABA8, BARATA8, BARAKA8, BAKARA8, KARAYA8, KABANA8, KABARA8, KAYTAN8, KAYNAR8, KAYRAN8, TARABA8, TABAKA8, ARANTI7, KIRAAT7, NATIKA7, TIRNAK7, ANKARA6, KANTAR6, KANAAT6, KANARA6, KANATA6, KATRAN6, KATANA6


ANKARA


[isim]
  • Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri, Türkiye'nin başkenti

Birleşik Kelimeler: Ankara çiğdemi, Ankara keçisi, Ankara kedisi, Ankara taşı, Ankara tavşanı


KANTAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳinṭār)


[isim]
  • Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç
[eskimiş]
  • 56,452 kilogram ağırlığında veya kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi

    İki kantar kireç.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kantara çekmek (veya vurmak)
  • kantarın topunu kaçırmak

Birleşik Kelimeler: kantar ağası, kantar kabağı, kantar kolu, kantar topu, kantarı belinde, el kantarı


KANAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳanāʿat)


[isim]
  • Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanaat etmek
  • kanaat getirmek
  • kanaat gibi devlet olmaz

Birleşik Kelimeler: kıt kanaat


KANARA (Kelime Kökeni: Arapça ḳinnāre)


[isim] [eskimiş]
  • Kesimevi, mezbaha

KANATA (Kelime Kökeni: İtalyanca canetta)


[isim]
  • Ağzı geniş, tek kulplu su kabı

KATRAN (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṭrān)


[isim] [kimya]
  • Organik maddelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir madde

    Köpek, balıkçının kumsalda bir çalı ateşi üzerinde kaynamakta olan bir teneke katranını devirmişti. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katrandan olmaz şeker, olsa da cinsine çeker
  • katran gibi
  • katranı kaynatsan olur mu şeker?

Birleşik Kelimeler: katran ağacı, katran çamı, katranköpüğü, katran ruhu, katran suyu, katran taşı, katran yağı


KATANA (Kelime Kökeni: Macarca katona)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Bir cins iri at

    Atları Rus katanalarını andırır, arabası çangıl çungul etmez. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katana gibi


ARANTI


[isim]
  • Aranılan çözüm

    Günlük sorunların dışındaki her arantıyı, her tartışmayı, her merakı küçümseyen bir toplum, siyasetin değişmeyen budalalıklarıyla didişme uğraşını kaybettiği anda kendi gerçek yüzüyle karşılaşırdı. - Ahmet Altan


KIRAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳirāʾat)


[isim] [eskimiş]
  • Okuma

    Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu. - Hüseyin Cahit Yalçın

[din bilgisi]
  • Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıraat etmek

Birleşik Kelimeler: kıraathane


NATIKA (Kelime Kökeni: Arapça nāṭiḳa)


[isim] [eskimiş]
  • Düşünüp söyleme yeteneği

TIRNAK


[isim] [anatomi]
  • İnsanda ve birçok omurgalı hayvanda parmak uçlarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka

    Zarfın ucunu tırnağımla yırttım. - Aka Gündüz

[denizcilik]
  • Gemi demirinin ucundaki yassı parça
[müzik]
  • Kanun çalmakta kullanılan mızrap

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tırnağına değmemek
  • tırnağı olamamak
  • tırnak göstermek
  • tırnak kadar
  • tırnaklarını sökmek
  • tırnak sürüştürmek
  • tırnak takmak

Birleşik Kelimeler: tırnak besleyicisi, tırnak derisi, tırnak işareti, tırnak kemiği, tırnak makası, tırnak yeri, badem tırnak, kaşık tırnak, tek tırnak işareti, tepeden tırnağa, ayna tırnağı, domuztırnağı, katırtırnağı, keçitırnağı, kurttırnağı, şeytantırnağı, şeytan tırnağı, dişiyle tırnağıyla


ARABAN (Kelime Kökeni: Arapça ʿarabān)


[isim] [eskimiş] [müzik]
  • Klasik Türk müziğinde bir makam

Birleşik Kelimeler: arabankürdi, bayatiaraban, şedaraban

[isim]
  • Gaziantep iline bağlı ilçelerden biri

AYAKTA


[zarf]
  • Ayağa kalkmış durumda

    Kahvelerimizi ayakta içtik. - Aka Gündüz

[mecaz]
  • Telaşlı, heyecanlı bir biçimde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayakta kalmak
  • ayakta tutmak
  • ayakta tutmak
  • ayakta uyumak

Birleşik Kelimeler: ayakta tedavi


AKRABA (Kelime Kökeni: Arapça aḳribā)


[isim] [hukuk]
  • Kan bağıyla birbirine bağlı olan kimseler

    Geceleyin, babam, amcam, akrabamız, hepsi istasyonda idiler. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]
  • Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgular

    Zulüm zorbalıkla akrabadır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akraba çıkmak
  • akraba olmak

Birleşik Kelimeler: akraba diller, hısım akraba, uzak akraba, uzaktan akraba, yakın akraba


BARATA (Kelime Kökeni: İtalyanca barretta)


[isim]
  • Bilim doktorları ile kardinallerin giydikleri dört köşe külah veya başlık
[tarih]
  • Osmanlı sarayında genellikle bostancıların, baltacı ve kapıcıların giydikleri, kırmızı çuhadan yapılmış, ucu kıvrık, uzunca başlık