Vurmak ile Biten Kelimeler



VURMAK ile biten 4 kelime bulunuyor. Sonu VURMAK olan kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Vurmak kelimesinin anlamı nedir? İçinde vurmak olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

BAŞVURMAK22

8 Harfli Kelimeler

SAVURMAK17, KAVURMAK16

6 Harfli Kelimeler

VURMAK14


VURMAK


[-e]
  • Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak

    Masaya vurmak. Birinin başına vurmak.

[-i]
  • Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak

    Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor. - Refik Halit Karay

[-e] [-i]
  • Hızla değmek, çarpmak

    Kolumu duvara vurmuşum.

[nesnesiz]
  • Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak

    Bıçak vurmak.

[nesnesiz]
  • Uygulamak, basmak, koymak

    Damga vurmak.

[-i]
  • Amaçladığı şeye rast getirmek
[-i]
  • Hızla çarpmak

    Ayağını güm güm yere vurarak.

[-i]
  • Silahla yaralamak, öldürmek

    Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar. - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]
  • Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek

    Dolu, bu yıl ekinlerin çoğunu vurmuş. - Fikret Otyam

[nesnesiz]
  • Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak

    Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu. - Haldun Taner

[-i]
  • Desteklemek, dayamak

    Akşam olunca kapının desteğini vurduk.

[mecaz]
  • Manevi olarak yaralamak
[argo]
  • İçki içmek
[argo]
  • Kadeh tokuşturmak
[-i] [argo]
  • Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak

    Birinin on milyon lirasını vurmak.

[-e] [-i] [matematik]
  • Çarpma işlemini yapmak

    İkiyi dörde vurursak sekiz eder.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • vur abalıya
  • vur aşağı tut yukarı
  • vur dediyse öldür demedi
  • vurduğu yerden ses gelmek
  • vurdukça tozumak
  • vur patlasın, çal oynasın
  • vurup kafayı yatmak (veya uyumak)

Birleşik Kelimeler: vurkaç, vurtut, başvurmak, dışa vurum


KAVURMAK


[-i]
  • Bir şeyi bir kabın içinde kendisinden başka bir malzeme koymadan pişirmek

    Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız. - Salâh Birsel

[mecaz]
  • Çok üzmek, yakmak, mahvetmek

    Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır. - Hüseyin Rahmi Gürpınar


SAVURMAK


[-i]
  • Havaya atıp dağıtmak, saçmak

    İşçiler buğdayı savurmakta ve taneyi samandan ayırmaktadır. - Necip Fazıl Kısakürek

[nesnesiz]
  • Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak

    Kılıç savurmak. Değnek savurmak.

[nesnesiz]
  • Yalan, küfür vb. söylemek

    Onun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti. - Haldun Taner

[mecaz]
  • Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek

    Paraları savurmak.


BAŞVURMAK


[-e]
  • Bir işin yapılması için bir kimsenin aracılığını istemek

    Fakat ben ona başvurmadan belki Hatice bana müracaat eder. - Necip Fazıl Kısakürek