VICIKLAMA Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



VICIKLAMA harflerini içeren 5 harfli 26 kelime bulunuyor. 5 harfli VICIKLAMA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Vıcıklama ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Vıcıklama olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

VICIK16, CIVMA16, CIVIK16, KIVAM13, AKVAM12, MAVAL12, VAKIA12, AVLAK11, KAVAL11, ACIMA10, ACILI10, ALICI10, AKICI10, ILICA10, MALCI10, CAMLI10, KALCI9, MALCA9, ILIMA8, KIMIL8, ALKIM7, KALIM7, KILMA7, ALMAK6, KALMA6, MALAK6


ALMAK


[-i]
  • Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak

    Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı

[nesnesiz]
  • Satın almak
[nesnesiz]
  • Ele geçirmek, fethetmek

    Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. - Ömer Seyfettin

[-i] [-den]
  • Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak

    Çocuğu okuldan aldı.

[nesnesiz]
  • İçine sığmak

    Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.

[-e] [nesnesiz]
  • Kabul etmek
[nesnesiz]
  • Kendine ulaştırılmak, iletilmek

    Mektup almak. Haber almak.

[nesnesiz]
  • İçeri sızmak, içine çekmek

    Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.

[nesnesiz]
  • Erkek, kadınla evlenmek

    O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. - Memduh Şevket Esendal

[-i] [nesnesiz]
  • Sürükleyip götürmek

    Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.

[nesnesiz]
  • Kazanmak, elde etmek
[nesnesiz]
  • Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak

    Soğuk almak. Ceza almak.

[-i] [nesnesiz]
  • Bürümek, sarmak, kaplamak

    Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.

[-den]
  • Kısaltmak, eksiltmek

    Ceketin boyundan almak.

[nesnesiz]
  • Yolmak, koparmak

    Kaş almak.

[-e] [-i]
  • İçeri girmesini sağlamak

    Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. - Necati Cumalı

[nesnesiz]
  • Tat veya koku duymak

    Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.

[-e] [-i]
  • Örtmek, koymak

    Paltosunu sırtına aldı.

[-i] [-de]
  • Yol gitmek, mesafe katetmek

    O yolu bir saatte alırsınız.

[-i] [-den]
  • Çalmak

    Cebimden saatimi almışlar.

[nesnesiz]
  • Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek

    Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. - Haldun Taner

[nesnesiz]
  • Göreve, işe başlatmak

    Yeni bir kapıcı aldı.

[-den]
  • Görevden, işten çekmek
[nesnesiz]
  • Başlamak

    Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur - Halk türküsü

[nesnesiz]
  • İçecek veya sigara içmek

    Tadına bakmak için bir yudum aldım.

[nesnesiz]
  • Yutmak, kullanmak

    İlaç almak.

[nesnesiz] [-den]
  • Kazanç sağlamak

    Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • al (veya alın) ...
  • alaşağı etmek
  • al aşağı vur yukarı
  • al benden de o kadar
  • al birini, vur ötekine (veya birine)
  • aldı
  • aldığı abdest ürküttüğü kurbağaya değmemek
  • aldı sazı eline
  • al gülüm ver gülüm
  • alıp başını gitmek
  • alıp götürmek
  • alıp satmaz görünmek
  • alıp sattığı olmamak
  • alıp vereceği olmamak
  • alıp verememek
  • alıp vermek
  • alıp yürümek
  • al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunur (veya gocunsun)
  • almadan vermek Allah'a mahsus
  • almadığın hayvanın kuyruğunu tutma
  • al malın iyisini, çekme kaygısını
  • alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste
  • al sana bir ... daha
  • al takke ver külah

Birleşik Kelimeler: pürüzalır, esir almaca, soluk almadan, açığa almak, satın almak, akılalmaz, çakaralmaz


KALMA


[isim]
  • Kalmak işi

    Asıl derdi, tumturaklı sözler, bitimsiz tartışmalarla gözünü boyayıp birazcık yanında kalmamı sağlamak. - Tomris Uyar

[sıfat]
  • Herhangi bir kimseden veya bir dönemden kalmış olan

    Annemden kalma bir evim vardı. Onu rehine koyarak bir ev tuttuk. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: kalma durumu, babadan kalma, dededen kalma


MALAK


[isim] [halk ağzında]
  • Manda yavrusu

ALKIM


[isim] [meteoroloji]
  • Gökkuşağı

KALIM


[isim]
  • Kalma işi

Birleşik Kelimeler: ölüm kalım meselesi


KILMA


[isim]
  • Kılmak işi

    Kitabımı elimden bırakmadığımı görmek bile onları mutlu kılmaya yetiyordu. - Necati Cumalı


ILIMA


[isim]
  • Ilımak işi

KIMIL


[isim] [hayvan bilimi]
  • Yarım kanatlılardan, sap, çiçek, yaprak ve başakları emerek veya yiyerek ekin hastalığına yol açan, vücudu kalkana benzeyen zararlı bir böcek (Aelia rostrata)

Birleşik Kelimeler: kımıl kımıl


KALCI


[isim]
  • Kal işi yapan kimse

MALCA


[zarf]
  • Mal olarak, mal bakımından, malen

ACIMA


[isim]
  • Acımak durumu

Birleşik Kelimeler: acıma duygusu, acıma hissi


ACILI


[sıfat]
  • Acı katılmış olan

    Acılı tarhana.

[mecaz]
  • Acısı olan, kederli

    Pek acılı bir geçmişi bulunan roman kahramanım burada bütün dertlerinden kurtulur. - Adalet Ağaoğlu


ALICI


[isim]
  • Satın almak isteyen kimse, müşteri

    Sonra, mal satışı her şeyden önce bir organizasyon, bir alıcı ve pazar yerleri bulma işidir. - Nazım Hikmet

[sıfat]
  • Kendisine bir şey gönderilen kimse
[fizik]
  • Almaç
[sinema] [televizyon]
  • Kamera
[halk ağzında]
  • Azrail

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alıcı bulmak
  • alıcı çıkmak
  • alıcı gözüyle bakmak
  • alıcı kılığına girmek

Birleşik Kelimeler: alıcı kuş, alıcı ödemeli, az alıcı, can alıcı, gelin alıcı, göz alıcı, ışınım alıcısı, televizyon alıcısı


AKICI


[sıfat]
  • Akma özelliği olan
[edebiyat]
  • Kolay anlaşılabilen, okunabilen, anlamca açık (anlatım), selis

    Çevirilerinde kullandığı güzel, akıcı dil başarıyordu bunu. - Adalet Ağaoğlu

Birleşik Kelimeler: akıcı ünsüz


ILICA


[isim]
  • Sıcak su çıkan yer
[isim]
  • Erzurum iline bağlı ilçelerden biri