UYUMLULUK ile Oluşan Kelimeler (UYUMLULUK Kelime Türetme)



UYUMLULUK harflerinden oluşan 20 kelime bulunuyor. UYUMLULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Uyumluluk kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

UYUMLULUK16

6 Harfli Kelimeler

UYUMLU12, YUMULU12, UYKULU11, ULULUK9

5 Harfli Kelimeler

KUYUM10, MUYLU10, YUMUK10, UYLUK9, KUMLU8, KUMUL8

4 Harfli Kelimeler

UYUM9, KUYU8, UYKU8, ULUM7, KULU6

3 Harfli Kelimeler

UMU6, KUM5, ULU5, KUL4


KUL


[isim]
  • Tanrı'ya göre insan

    Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez.

[tarih]
  • Köle

    Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. - Halide Edip Adıvar

[tarih]
  • Karavaş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kula kul olmak
  • kul etmek
  • kul köle olmak
  • kul kusursuz olmaz
  • kul olmak
  • kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
  • kulunuz

Birleşik Kelimeler: kul cinsi, kul hakkı, kul kâhyası, kul kethüdası, kul oğlanı, kuloğlu, kul taksimi, kul yapısı, buyruk kulu, emir kulu, kapı kulu


KUM


[isim] [madencilik]
  • Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan, deniz kıyısı, dere yatağı vb. yerlerde çok bulunan, ufak, sert tanecikler

    İki kamyon kum getirmemi istedi. - Yusuf Atılgan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kumda oynamak
  • kum dökmek
  • kum gibi

Birleşik Kelimeler: kum balığı, kumbaşı, kum çölü, kum engereği, kum fırtınası, kum grisi, kum havucu, kum havuzu, kum kamyonu, kumkayası, kumkazan, kum ocağı, kum otu, kum saati, kum taşı, kum torbası, gök kumu


ULU


[sıfat]
  • Erdemleri bakımından çok büyük, yüce

    Aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur. - Reşat Nuri Güntekin


KULU


[isim]
  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

UMU


[isim]
  • Umut, istek, arzu

ULUM (Kelime Kökeni: Arapça ʿulūm)


[isim] [eskimiş]
  • Bilimler, ilimler

KUMLU


[sıfat]
  • İçinde kum bulunan, kumsal

    Kumlu toprak.

[mecaz]
  • Çok ufak ve sık benekli

    Kumlu kumaş.

[isim]
  • Hatay iline bağlı ilçelerden biri

KUMUL


[isim] [jeoloji]
  • Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgârların yığdığı kum tepesi, eksibe

Birleşik Kelimeler: karasal kumul


KUYU


[isim]
  • Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur

    Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu. - Haldun Taner

[mecaz]
  • İçinden çıkılamayan durum veya yer
[madencilik]
  • Yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey veya düşeye yakın bağlantı yolu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuyu açmak
  • kuyudan adam çıkarmak
  • kuyu gibi
  • kuyusunu kazmak

Birleşik Kelimeler: kuyu anası, kuyu bileziği, kuyu fındığı, kuyu kebabı, kuyu suyu, kuyu topuğu, ana kuyu, dipsiz kuyu, iç kuyu, kör kuyu, kuru kuyu, artezyen kuyusu, gayya kuyusu, kar kuyusu, kireç kuyusu, kurt kuyusu, maden kuyusu, sondaj kuyusu


UYKU


[isim]
  • Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu

    Hiç kimse bir diğerinin yerine karnını doyuramaz, hiç kimse bir başkasının uykusunu uyuyamaz. - İsmet Özel

[mecaz]
  • Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık
[mecaz]
  • Doğada görülen sükûnet durumu

    Kış süresince uykuda olan ağaçlar, baharla birlikte uyandı.

[mecaz]
  • Gerçeği görememe, aymazlık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • uyku (veya uykusunu) çekmek
  • uyku basmak (veya bastırmak)
  • uyku dağıtmak
  • uykuda olmak
  • uyku durak yok
  • uyku gözünden akmak
  • uyku kestirmek
  • uyku nedir bilmeden
  • uykusu açılmak (veya dağılmak)
  • uykusu başına sıçramak
  • uykusu bölünmek
  • uykusu gelmek
  • uykusu kaçmak
  • uykusunu almak
  • uyku tutmamak
  • uyku vermek (veya getirmek)
  • uykuya dalmak
  • uykuya varmak
  • uykuya yatmak

Birleşik Kelimeler: uyku apnesi, uyku hastalığı, uyku ilacı, uyku saati, uyku semesi, uyku sersemi, uyku seti, uyku takımı, uyku tulumu, uykusu ağır, uykusu derin, uykusu hafif, ağır uyku, daluyku, deliksiz uyku, derin uyku, ebedî uyku, hafif uyku, gaflet uykusu, kış uykusu, kuş uykusu, öğle uykusu, taş uykusu, tavşan uykusu, tilki uykusu, yaz uykusu


ULULUK


[isim]
  • Büyüklük, büyük olma durumu, yücelik, izzet

UYLUK


[isim] [anatomi]
  • Kalçadan dize kadar olan bacak bölümü

    Kalçalarının ve uyluklarının her basamakta aldığı şekil, kalbinde dayanılmaz heyecanlar alevlendiriyordu. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: uyluk kemiği


UYUM


[isim]
  • Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk

    Gerçekten de sonsuz bir sessizlik, bir uyum, bir şiir sarmıştı ortalığı. - Nezihe Araz

[biyoloji]
  • Bir cismin görüntüsünü tam ağ tabaka üzerine düşürebilmek için göz merceğinin dışbükeylik derecesini çoğaltıp azaltması olayı, mutabakat
[dil bilimi]
  • Ortak özellikleri açısından sesler arasındaki uygunluk, harmoni

Birleşik Kelimeler: ön uyum, sesli uyumu, ses uyumu, sessiz uyumu, ünlü uyumu, ünsüz uyumu, vokal uyumu


KUYUM


[isim]
  • Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası

    Altın yüzük yaptırdım, kuyum ustalarına - Halk türküsü


MUYLU


[isim] [teknik]
  • Başka bir parça için dönme ekseni görevini yapan, silindir biçiminde parça

Birleşik Kelimeler: muylu yatağı