UYDURUKÇULUK ile Oluşan Kelimeler (UYDURUKÇULUK Kelime Türetme)



UYDURUKÇULUK harflerinden oluşan 49 kelime bulunuyor. UYDURUKÇULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Uydurukçuluk kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

12 Harfli Kelimeler

UYDURUKÇULUK24

9 Harfli Kelimeler

UYDURUKÇU20

8 Harfli Kelimeler

ÇUKURLUK14, UÇKURLUK14, DURUKLUK13, KUYRUKLU13, UYRUKLUK13

7 Harfli Kelimeler

UYDULUK14, UYDURUK14, ÇUKURLU13, UÇUKLUK13, UÇKURLU13, DURULUK12, KUDURUK12, UYRUKLU12, UYKULUK12, KURULUK10

6 Harfli Kelimeler

DUYURU13, KULYUÇ13, UYKULU11, KUYRUK10, KURULU9

5 Harfli Kelimeler

YURDU11, ÇUKUR10, UÇKUR10, DULUK9, DURUK9, UYLUK9, UYRUK9, KURUL7

4 Harfli Kelimeler

DUYU10, UYDU10, UÇLU9, UÇUK9, DURU8, KUYU8, UYKU8, UYUR8, KURU6, KULU6, URUK6

3 Harfli Kelimeler

DUY8, ÇUL7, DUL6, ULU5, KUL4, KUR4

2 Harfli Kelimeler

6, UR3


UR


[isim] [tıp]
  • Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon

    Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru


KUL


[isim]
  • Tanrı'ya göre insan

    Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez.

[tarih]
  • Köle

    Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. - Halide Edip Adıvar

[tarih]
  • Karavaş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kula kul olmak
  • kul etmek
  • kul köle olmak
  • kul kusursuz olmaz
  • kul olmak
  • kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
  • kulunuz

Birleşik Kelimeler: kul cinsi, kul hakkı, kul kâhyası, kul kethüdası, kul oğlanı, kuloğlu, kul taksimi, kul yapısı, buyruk kulu, emir kulu, kapı kulu


KUR (Kelime Kökeni: Fransızca cours)


[isim] [ekonomi]
  • Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri

    Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı.

Birleşik Kelimeler: cari kur, çapraz kur, dalgalı kur, efektif kur, katlı kur, sabit kur, döviz kuru

[isim]
  • Karşı cinse ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kur yapmak


ULU


[sıfat]
  • Erdemleri bakımından çok büyük, yüce

    Aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur. - Reşat Nuri Güntekin


KURU


[sıfat]
  • Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı

    Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Etkisi ve sonucu olmayan

    Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler. - Ruşen Eşref Ünaydın

[mecaz]
  • Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem
[mecaz]
  • Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze

    Kuru, zevksiz bir hayat.

[mecaz]
  • Akıcı olmayan, duygudan yoksun

    Kuru bir anlatım.

[isim]
  • Kuru fasulye

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuru başına kalmak
  • kuruda kalmak
  • kuru gayret çarık eskitir
  • kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak
  • kuru laf karın doyurmaz
  • kurunun yanında yaş da yanar
  • kuru tahtada kalmak

Birleşik Kelimeler: kuru boya, kuru çay, kuru çayır, kuru çeşme, kuru dere, kuru duvar, kuru ekmek, kuru erik, kuru fasulye, kuru filtre, kuru gürültü, kuru hava, kuru iftira, kuru incir, kurukafa, kuru kafa, kuru kahve, kuru kalabalık, kuru kayısı, kuru kemik, kuru köfte, kuru kuruya, kuru kuyu, kuru laf, kuru meyve, kuru öksürük, kuru pasta, kuru pil, kuru sebze, kurusıkı, kuru soğan, kuru soğuk, kuru söz, kuru tarım, kuru temizleme, kuru üzüm, kuru yemiş, kuru yemişçi, kuru yük, kuru ziraat, kara kuru, tuzu kuru, karaca kuruca, tahtakuruları, armut kurusu, Beypazarı kurusu, dut kurusu, gülkurusu, gül kurusu, insan kurusu, kayısı kurusu, kız kurusu, piç kurusu, tahtakurusu, üzüm kurusu, yaprakkurusu


KULU


[isim]
  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

URUK


[isim] [eskimiş]
  • Soy, sülale

DUL


[isim]
  • Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış kadın veya erkek

    Bebek'teki evinde bir dul kız kardeşiyle yalnız yaşar. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dul kalmak

Birleşik Kelimeler: dulaptal otu, dulavrat otu, karadul



[isim]
  • Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası

    Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. - Aka Gündüz

[sıfat]
  • Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem
[tarih]
  • Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ucu (herhangi birine) dokunmak
  • ucu bucağı olmamak (veya görünmemek)
  • ucu bucağı yok (veya kayıp)
  • ucunda (bir şey) bulunmak
  • ucundan tutmak
  • ucunu bulmak
  • ucunu kaçırmak
  • ucu ortası belli olmamak
  • uç vermek

Birleşik Kelimeler: uç beyi, uçkurutan, uç uca, uçtan uca, ucu açık, ucu kapalı, ucu ucuna, artı uç, aşırı uç, eksi uç, ileri uç, orta uç, ayakucu, ayak ucu, baş ucu, cirit ucu, göz ucu, ipucu


KURUL


[isim]
  • Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble

Birleşik Kelimeler: alt kurul, genel kurul, seçici kurul, üst kurul, yarkurul, Bakanlar Kurulu, balotaj kurulu, denetim kurulu, denetleme kurulu, disiplin kurulu, onur kurulu, sağlık kurulu, sandık kurulu, seçiciler kurulu, soruşturma kurulu, tahkim kurulu, teftiş kurulu, uzlaştırma kurulu, yargıcılar kurulu, yasama kurulu, yazı kurulu, yönetim kurulu, yürütme kurulu


ÇUL (Kelime Kökeni: Arapça cūl)


[isim]
  • Genellikle kıldan yapılmış kaba dokuma

    Geceleri Ali, bir çula bürünerek yatıyordu. - Ömer Seyfettin

[eskimiş]
  • Tekke mensuplarının büründüğü örtü
[teklifsiz konuşmada]
  • Giyim, giysi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çul içinde arslan yatar
  • çulu düzmek (veya düzeltmek)

Birleşik Kelimeler: çul çaput, çultutmaz


DURU


[sıfat]
  • Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
[mecaz]
  • Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.)

    Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu. - Ayşe Kulin

Birleşik Kelimeler: arı duru


KUYU


[isim]
  • Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur

    Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu. - Haldun Taner

[mecaz]
  • İçinden çıkılamayan durum veya yer
[madencilik]
  • Yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey veya düşeye yakın bağlantı yolu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kuyu açmak
  • kuyudan adam çıkarmak
  • kuyu gibi
  • kuyusunu kazmak

Birleşik Kelimeler: kuyu anası, kuyu bileziği, kuyu fındığı, kuyu kebabı, kuyu suyu, kuyu topuğu, ana kuyu, dipsiz kuyu, iç kuyu, kör kuyu, kuru kuyu, artezyen kuyusu, gayya kuyusu, kar kuyusu, kireç kuyusu, kurt kuyusu, maden kuyusu, sondaj kuyusu


UYKU


[isim]
  • Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu

    Hiç kimse bir diğerinin yerine karnını doyuramaz, hiç kimse bir başkasının uykusunu uyuyamaz. - İsmet Özel

[mecaz]
  • Çevrede olup bitenin farkında olmama, gaflet, aymazlık
[mecaz]
  • Doğada görülen sükûnet durumu

    Kış süresince uykuda olan ağaçlar, baharla birlikte uyandı.

[mecaz]
  • Gerçeği görememe, aymazlık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • uyku (veya uykusunu) çekmek
  • uyku basmak (veya bastırmak)
  • uyku dağıtmak
  • uykuda olmak
  • uyku durak yok
  • uyku gözünden akmak
  • uyku kestirmek
  • uyku nedir bilmeden
  • uykusu açılmak (veya dağılmak)
  • uykusu başına sıçramak
  • uykusu bölünmek
  • uykusu gelmek
  • uykusu kaçmak
  • uykusunu almak
  • uyku tutmamak
  • uyku vermek (veya getirmek)
  • uykuya dalmak
  • uykuya varmak
  • uykuya yatmak

Birleşik Kelimeler: uyku apnesi, uyku hastalığı, uyku ilacı, uyku saati, uyku semesi, uyku sersemi, uyku seti, uyku takımı, uyku tulumu, uykusu ağır, uykusu derin, uykusu hafif, ağır uyku, daluyku, deliksiz uyku, derin uyku, ebedî uyku, hafif uyku, gaflet uykusu, kış uykusu, kuş uykusu, öğle uykusu, taş uykusu, tavşan uykusu, tilki uykusu, yaz uykusu


UYUR


[sıfat]
  • Uyuyan

Birleşik Kelimeler: uyurgezer, uyur göz, uyur uyanık