TORBACIK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



TORBACIK harflerini içeren 4 harfli 37 kelime bulunuyor. 4 harfli TORBACIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BOCA10, BACI10, KOCA8, OCAK8, CIRT8, BORA7, BARI7, BAKI7, BARO7, BATI7, ROBA7, CART7, BARK6, ARTI5, ARIK5, AORT5, ATIK5, ATKI5, AKOR5, IRAK5, KORT5, KOTA5, KARO5, KARI5, KITA5, KATI5, ORAK5, ORTA5, OKAR5, ROKA5, ROTA5, RAKI5, TOKA5, TROK5, TORK5, TAKI5, KART4


KART


[sıfat]
  • Gençliği ve körpeliği kalmamış, körpe karşıtı

    Bu kart hatunun, bu içi dışı pörsük kadının hâlâ piyasa yeri araması beni çıldırtıyor. - Halide Edip Adıvar

[isim]
  • Düzgün kesilmiş ince karton parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kart basmak
  • kart çıkarmak

Birleşik Kelimeler: açık kart, ek kart, hamilikart, kırmızı kart, manyetik kart, sanal kart, sarı kart, serbest kart, yeşil kart, adres kartı, banka kartı, basın kartı, duhuliye kartı, giriş kartı, kimlik kartı, kredi kartı, nakit kartı, ödeme kartı, posta kartı, tanıtma kartı, tebrik kartı, telefon kartı, uçuş kartı, varlık kartı, yaka kartı


ARTI


[isim] [matematik]
  • Toplama işleminde + işaretinin adı, zait
[sıfat] [matematik]
  • Sıfırdan büyük, önünde artı işareti bulunan (sayı), eksi karşıtı, pozitif
[mecaz]
  • Fazlalık

    Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza. - Nezihe Meriç

Birleşik Kelimeler: artı güç, artı para, artı sayı, artı uç


ARIK


[isim] [halk ağzında]
  • Ark

    Arıkta çimdim de geldim diye fısıldadı. - Cahit Uçuk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arık çekmek

[sıfat]
  • Zayıf, cılız, kuru, sıska

    Arık, zayıf bir buzağı kuyruğunu sallayarak gidiyordu. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arık ata kuyruğu da yüktür
  • arık etten yağlı tirit olmaz
  • arık öküze bıçak çalınmaz


AORT (Kelime Kökeni: Fransızca aorte)


[isim] [anatomi]
  • Ana atardamar

ATIK


[isim]
  • Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık işlenemez veya çevre için zarar oluşturan her türlü madde
[sıfat]
  • Atılmış, atılan

Birleşik Kelimeler: atık kâğıt, atık su, endüstriyel atık, evsel atık, katı atık, nükleer atık, tıbbi atık, inşaat atığı


ATKI


[isim]
  • Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü

    Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

[halk ağzında]
  • Büyük yaba

Birleşik Kelimeler: atkı iplik


AKOR (Kelime Kökeni: Fransızca accord)


[isim] [müzik]
  • Üç veya daha çok sesin bir arada tınlaması

IRAK


[sıfat]
  • Uzak

    Sesin ıraktan gelir, yürek deler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ırak yerin haberini kervan getirir

Birleşik Kelimeler: ırakgörür

[isim] [müzik]
  • Klasik Türk müziğinde, aynı adla anılan ve kalın fa diyez notasını andıran perdedeki makamlardan biri

KORT (Kelime Kökeni: İngilizce court)


[isim] [spor]
  • Tenis oynanan alan, tenis sahası, tenis kortu

    Otelin tenis kortunu geçtik. - Hüseyin Cahit Yalçın

Birleşik Kelimeler: tenis kortu


KOTA (Kelime Kökeni: Fransızca quota)


[isim] [ekonomi]
  • Bir ülkede ithal edilecek malların çeşitlerini, oranlarını veya miktarlarını gösteren liste
[sinema]
  • Bazı ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı

KARO (Kelime Kökeni: Fransızca carreau)


[isim]
  • Oyun kâğıtlarının küçük, kırmızı, baklava biçimli benekli olanı, orya
[mimarlık]
  • Betondan yapılmış dört köşe döşeme taşı

    Olmaz, ben bu karonun metrekaresini iki bine döşeyemem. - Muzaffer İzgü


KARI


[isim]
  • Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce

    Eve varınca karım Fadime kapıyı açar. - Sait Faik Abasıyanık

[kaba konuşmada]
  • Kadın

    Analar ağlıyor, nişanlılar ağlıyor, karılar ağlıyordu fakat Saliha kadın buna alışmıştı. - Halide Edip Adıvar

[halk ağzında]
  • Yaşlı, ihtiyar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karı gibi
  • karının saçlısı, tarlanın taşlısı
  • karısının üstüne evlenmek

Birleşik Kelimeler: karı ağızlı, karı kız milleti, karı koca, karım köylü, karısı ağızlı, karısı köylü, katır karı, kocakarı, alkarısı, çarşamba karısı, mahalle karısı


KITA (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭʿa)


[isim] [coğrafya]
  • Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her biri, ana kara

    Avrupa kıtası.

[askerlik]
  • Askerlerin bir komutanın emrinde bir araya gelmesinden oluşan birlik

    Trakya'da, Anadolu'dan gelecek yeni kıtalara intizar edilmektedir. - Falih Rıfkı Atay

[edebiyat]
  • Dörtlük

    Abdülkadir Efendi'nin yazdığı tarih kıtasını aynen buraya geçirmekte bir fayda yok. - Burhan Felek

[eskimiş]
  • Parça, tane

    İki kıta mektup.

Birleşik Kelimeler: kıta sahanlığı, kıtalar arası, hazır kıta, ihtiram kıtası, onur kıtası, şeref kıtası


KATI


[sıfat]
  • Sert, yumuşak karşıtı

    Bu hâl, onu ilk defa giyilen katı gömlek gibi sıkıyordu. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]
  • Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim

    Katı yürekli. Katı davranış.

[mecaz]
  • Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan
[fizik]
  • Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp
[zarf] [eskimiş]
  • Çok, aşırı derecede

    Susadım ol dem hararetten katı / Sundular bir cam dolusu şerbeti - Süleyman Çelebi

Birleşik Kelimeler: katı atık, katı kalpli, katı söz, katı yağ, katı yumurta, katı yürekli, yüreği katı

[isim] [hayvan bilimi]
  • Taşlık

ORAK


[isim]
  • Yarım çember biçiminde yassı, ensiz ve keskin metal bir bıçakla, buna bağlı bir saptan oluşan ekin, ot vb. biçme aracı

Birleşik Kelimeler: orak ayı, orak böceği, orak işi, beyinorağı, çalgı orağı