TEZVİRAT Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



TEZVİRAT harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli TEZVİRAT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

İVAZ13, VİZE13, VAİZ13, REVA10, VERİ10, VİRA10, VİRT10, AZİT7, RİZE7, TAZE7, TARZ7, ZİRA7, ZATİ7, ZAİT7, ERAT4, İRAT4, İARE4, RATE4, TİTR4, TİRE4, TART4


ERAT (Kelime Kökeni: Türkçe er + at)


[isim] [askerlik]
  • Er, onbaşı ve çavuşlara verilen genel ad

İRAT (Kelime Kökeni: Arapça īrād)


[isim]
  • Gelir

    Şenlik pansiyonerleri de ekseriyetle iratları düzgün kimseler değildir. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[eskimiş]
  • Söyleme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • irat etmek

Birleşik Kelimeler: iradımesel


İARE (Kelime Kökeni: Arapça iʿāre)


[isim] [eskimiş]
  • Eğreti, ödünç

    Bu iare tuvaletiyle kendi güzelliğinin gururunu da feda ederek bahçeye çıktı. - Peyami Safa


RATE (Kelime Kökeni: Fransızca raté)


[sıfat]
  • Başarısız

    Bunlar hâlâ kokmuş ve rate bir romantizmi önümüze sürüyorlar. - Asaf Halet Çelebi

[mecaz]
  • Yaşlı, verimsiz, geçimsiz (kimse)

    Kaldı ki dikkat edilince görülür ki, bunlar gençliklerinde de olumlu bir şeyler verememiş olan ratelerdir. - Haldun Taner

[isim] [hayvan bilimi]
  • Büyük fare

TİTR (Kelime Kökeni: Fransızca titre)


[isim]
  • San

TİRE


[isim]
  • Dikişte kullanılan pamuk ipliği

    Parmak uçlarında ince ince delik çorapları renkli tire ile iliştiriyordu. - Mahmut Yesari

[sıfat]
  • Pamuk ipliğinden yapılmış
[isim]
  • Kısa çizgi
[isim]
  • İzmir iline bağlı ilçelerden biri

TART (Kelime Kökeni: Arapça ṭard)


[isim] [eskimiş]
  • Kovma, çıkarma

Birleşik Kelimeler: tart suçu, tardetmek

[isim]
  • Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta

AZİT (Kelime Kökeni: Fransızca azide)


[isim] [kimya]
  • Azothidrik asit HN3 teki hidrojenin yerine bir kökün geçmesi ile türeyen birleşikler

RİZE


[isim]
  • Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

TAZE (Kelime Kökeni: Farsça tāze)


[sıfat]
  • Bozulmamış, bayatlamamış olan

    Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]
  • Yeni, zamanı geçmemiş

    Orada okuduğum en taze havadis yirmi beş, otuz günlüktü. - Halikarnas Balıkçısı

[isim] [mecaz]
  • Genç kadın

    Şu köşede çocuğuyla beraber bir taze oturuyor. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • taze ot görmüş eşek gibi

Birleşik Kelimeler: taze fasulye, tazekan, taze para, taze soğan, her dem taze, terütaze


TARZ (Kelime Kökeni: Arapça ṭarz)


[isim]
  • Özel oluş veya davranış biçimi, üslup, stil, janr

    Annesi o tarz yaşayıştan hoşlanır mı? - Ahmet Muhip Dranas

Birleşik Kelimeler: bakış tarzı, hayat tarzı


ZİRA (Kelime Kökeni: Farsça zīrā)


[bağlaç]
  • Çünkü

    Yeter ki şu ikramiyeli çikolatalardan vazgeçiniz. Zira görüyorum ki merakınız günden güne artıyor. - Nazım Hikmet


ZATİ


[zarf]
  • Zaten

    Ben zati çarpılmışım, beni bırak da söyle bakalım, nasıl gideceksin dağın tepesindeki köye? - Ayşe Kulin

[sıfat] [eskimiş]
  • Kendine özgü, kişiye ilişkin, kişisel, özel

    Zatî eşya.

[felsefe]
  • Özünlü

ZAİT (Kelime Kökeni: Arapça zāʾid)


[sıfat] [eskimiş]
  • Çoğaltan, artıran
[isim] [matematik]
  • Artı (+)

REVA (Kelime Kökeni: Farsça revā)


[sıfat]
  • Yakışır, yerinde, uygun

    Reva mı hiddetin, reva mı şiddetin / Zulmeden sen misin, bilmem ki ben miyim? - Şarkı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • reva görmek