TENKİTÇİLİK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



TENKİTÇİLİK harflerini içeren 6 harfli 29 kelime bulunuyor. 6 harfli TENKİTÇİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇİNİLİ9, ÇİTİLİ9, ÇELTİK9, ÇENTİK9, İNEKÇİ9, İÇKİLİ9, İLİKÇİ9, KLİKÇİ9, KENTÇİ9, ETKİLİ6, EKİNTİ6, İNİLTİ6, İKİLİK6, İKİTEK6, İLKTEN6, İLETKİ6, İLİNEK6, İLİNTİ6, KLİNİK6, KENTLİ6, KELKİT6, NETLİK6, TETKİK6, TENKİT6, TENKİL6, TEKNİK6, TEKLİK6, TELTİK6, TELKİN6


ETKİLİ


[sıfat]
  • Etkisi olan, kuvvetli, tesirli, müessir, patetik

    Hayli etkili bir yer altı çalışması yapılıyormuş. - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etkili olmak

Birleşik Kelimeler: etkili madde


EKİNTİ


[isim] [halk ağzında]
  • Ekilen şey

İNİLTİ


[isim]
  • İnleme sırasında çıkan sesin adı

    Yavaş yavaş kendine gelen anne, ızdıraplı iniltileri arasında itiraz ediyordu. - Peyami Safa


İKİLİK


[isim]
  • İki değişik kullanımı veya uygulaması olma durumu

    Yaz tarifesi, kış tarifesi diye bir ikilik de gerek değildir. - Nazım Hikmet

[sıfat]
  • İkisi bir arada, iki taneden oluşmuş, iki tane alabilen

    İkilik cezve.

[mecaz]
  • Görüş veya düşüncede ikiye bölünmüş olma durumu, anlaşmazlık

    Kasabanın tarihi, bir bakıma ikiliklerinin tarihiydi. - Necati Cumalı

[eskimiş]
  • İki kuruşluk gümüş akçe
[müzik]
  • Birlik notanın yarı süre değerindeki nota

Birleşik Kelimeler: kırkikilik, duyum ikiliği


İKİTEK


[isim] [spor]
  • Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde ayrı ayrı oturaklarda ve sadece birer küreği olan tekne

İLKTEN


[zarf] [halk ağzında]
  • İlk önce

İLETKİ


[isim] [matematik]
  • Bir açıyı ölçmeye ve başka bir yerde aynı açıyı çizmeye yarayan, yarım çember biçimindeki araç, açıölçer, mastara, minkale

İLİNEK


[isim] [felsefe]
  • Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz

İLİNTİ


[isim]
  • İki şey arasında ilgi, ilişki
[halk ağzında]
  • İnsanlar arasındaki bağ

    Cemal Sahir'le aktör-seyirci ilişkisinin dışında bir ailevi ilintimiz de oldu. - Haldun Taner

[halk ağzında]
  • İç sıkıntısı
[halk ağzında]
  • Seyrek dikiş, teyel

KLİNİK (Kelime Kökeni: Fransızca clinique)


[isim] [tıp]
  • Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer

    Onu, anlamını yitiren kliniğe ayaklarının alışkanlığı götürüyordu. - Tarık Buğra

[sıfat]
  • Vücut muayenesinde görülen (hastalık belirtisi)

    Klinik belirtiler çoğu kez bir hastalığın teşhisi için yetmeyebilir.

Birleşik Kelimeler: klinik araştırma, klinik vaka


KENTLİ


[sıfat]
  • Şehirli

Birleşik Kelimeler: başkentli, köylü kentli


KELKİT


[isim]
  • Gümüşhane iline bağlı ilçelerden biri

NETLİK


[isim]
  • Net olma durumu

    Ferit gözlerini açınca evvela etrafı görüşündeki netliğin verdiği hayret içinde Vafi Bey'in açık yeşil gözlerindeki berrak huzurla karşılaştı. - Peyami Safa


TETKİK (Kelime Kökeni: Arapça tedḳīḳ)


[isim]
  • İnceleme

    Galata lokantalarının yemekleri üzerine tetkikler yapmaya başlamış. - Ahmet Rasim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tetkik etmek


TENKİT (Kelime Kökeni: Arapça tenḳīd)


[isim]
  • Eleştirme, eleştiri

    Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir! - Ahmet Muhip Dranas

[edebiyat]
  • Eleştiri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tenkit etmek

[isim] [eskimiş]
  • Noktalama