SÜREÖLÇEN Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



SÜREÖLÇEN harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli SÜREÖLÇEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÖÇLÜ15, ÖLÇÜ15, ÖREN10, ÖNEL10, RÖLE10, SÜRÇ10, ÜÇER9, ÇENE7, LEÇE7, SÜRE7, SÜNE7, ÜLEN6, ESER5, ESEN5, ESRE5, ENSE5, LENS5, SERE5, SELE5, SENE5, EREN4, NERE4, REEL4


EREN


[isim] [din bilgisi]
  • Ermiş

    Bu adam vaktinin en büyük erenlerindendi. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erenlerin sağı solu (belli) olmaz

Birleşik Kelimeler: alperen


NERE


[isim]
  • Hangi yer?

    Buranın nere olduğunu biliyor musunuz? Bu, nerenin resmi?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... nere ... nere


REEL (Kelime Kökeni: Fransızca réel)


[sıfat]
  • Gerçek

ESER (Kelime Kökeni: Arapça es̱er)


[isim]
  • Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt

    Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eser kalmamak

Birleşik Kelimeler: eser miktarda, esericedit, başeser, edebî eser, neveser, şaheser, tarihî eser, yazma eser, sanat eseri, saz eseri, tesadüf eseri, eski eserler


ESEN


[sıfat]
  • Ruhsal ve bedensel olarak sağlıklı, sıhhatli, salim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esen kalmak

Birleşik Kelimeler: sağ esen


ESRE


[isim]
  • Arap harfli metinlerde bir ünsüzün ı, i seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, kesre

ENSE


[isim] [anatomi]
  • Boynun arkası

    Kendine geldiğinde ensesinde müthiş bir ağrı vardı. - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ense kulak yerinde olmak
  • ensesinde boza pişirmek
  • ensesine binmek
  • ensesine yapışmak
  • ense yapmak
  • enseyi karartmak

Birleşik Kelimeler: ense çukuru, ense kökü, ensesi kalın, elense


LENS (Kelime Kökeni: İngilizce lens)


[isim]
  • Gözün saydam tabakasının üzerine doğrudan uygulanan, görmeyi düzeltici mercek, kontak lens
[fizik]
  • Mercek

Birleşik Kelimeler: kontak lens


SERE


[isim] [halk ağzında]
  • Açık duran başparmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık, sele

SELE (Kelime Kökeni: Arapça selle)


[isim]
  • Yayvan, genişçe sepet

    İş önlükleri bağlandı, sele denilen hasır sepetlerle tarlaya dalındı. - Orhan Kemal

Birleşik Kelimeler: sele zeytini

[isim] [spor]
  • Bisikletin oturulacak yeri
[isim]
  • Sere

SENE (Kelime Kökeni: Arapça sene)


[isim]
  • Yıl

    Önde zeytin ağaçları, arkasında yâr / Sene 1946 / Mevsim sonbahar - Bedri Rahmi Eyuboğlu

Birleşik Kelimeler: seneidevriye, seneikebise, sittinsene, yeni sene


ÜLEN


[isim] [halk ağzında]
  • Ulan

    Ülen, haddini bilmez bastıbacak, emir vermek sana mı kaldı? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu


ÇENE (Kelime Kökeni: Farsça çāne)


[isim]
  • Canlılarda baş bölümünde yer alan, kemik veya kıkırdak ile desteklenen, altlı üstlü dişleri taşıyan ve ağzın kapanıp açılmasını sağlayan kasları üzerinde barındıran iki parçaya verilen ad

    Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu. - Halide Edip Adıvar

[denizcilik]
  • Baş bodoslamasının omurga ile birleştiği yer, çarık
[mecaz]
  • Çok konuşma huyu, gevezelik

    Sende de çene var ha!

[halk ağzında]
  • Köşe

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çene çalmak
  • çenen tutulsun!
  • çene patlatmak
  • çenesi açılmak
  • çenesi atmak
  • çenesi durmamak
  • çenesi düşmek
  • çenesi kilitlenmek
  • çenesine vurmak
  • çenesini açmak
  • çenesini açtırmak
  • çenesini bağlamak
  • çenesini bıçak açmamak
  • çenesini dağıtmak
  • çenesini kapatmak
  • çenesinin bağı çözülmek
  • çenesini tutmak
  • çenesi oynamak
  • çene yarıştırmak
  • çene yetiştirmek
  • çene yormak

Birleşik Kelimeler: çene çukuru, çene kavafı, çene yarışı, çene yarıştırma, çenesi düşük, çenesi kuvvetli, çeneye kuvvet, alt çene, çalçene, ökçe çene, üst çene


LEÇE


[isim] [halk ağzında]
  • Taşlı tarla

SÜRE


[isim]
  • Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet

    Hükümdar gibi davrandığınız sürece hükümdar sayılırsınız. - Turan Oflazoğlu

Birleşik Kelimeler: süre aşımı, süreölçen, süreölçer, süre ölçümü, süre sonu, süreyazar, bir süre, ek süre, bekleme süresi, bekletme süresi