SÜRATLENMEK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler



SÜRATLENMEK harflerini içeren 7 harfli 41 kelime bulunuyor. 7 harfli SÜRATLENMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MÜSTEAR11, SÜRMENE11, SÜRTMEK11, ÜSLENME11, ÜSTENME11, ÜREMSEL11, KÜRESEL10, KÜRNEME10, KÜSTERE10, KÜTLEME10, SÜRATLE10, SEKÜLER10, TENASÜL10, TERAKÜM10, TÜRKMEN10, TÜREMEK10, TÜKENME10, TÜNEMEK10, TEKASÜL10, TEKAMÜL10, ÜRETMEK10, ÜNLETME10, ÜNLEMEK10, AKSETME9, EKSTREM9, MESTANE9, NÜKLEER9, NATÜREL9, SELAMET9, ÜRETKEN9, EMEKTAR8, KRETASE8, KENTSEL8, KESTANE8, KERAMET8, MELANET8, NARTEKS8, SERETAN8, SERENAT8, TERSANE8, KLARNET7


KLARNET (Kelime Kökeni: Fransızca clarinette)


[isim] [müzik]
  • Tahtadan, metal perdeli, orkestrada önemli yeri olan bir üflemeli çalgı

    Önce klarnetle ezgisini çalar, arkasından gür bariton sesiyle bir dörtlük söylerdi. - Cahit Külebi

Birleşik Kelimeler: basklarnet


EMEKTAR (Kelime Kökeni: Türkçe emek + Farsça -dār)


[sıfat]
  • Bir görevde uzun süre kalıp o işe emeği geçmiş olan (kimse)

    Ertesi sabah bahçede gezinirken Mehmet, emektar azaplarından birini gördü. - Emine Işınsu

[mecaz]
  • Çok kullanılmış, eski

    Emektar makinenin tozlarını silip masaya yerleşmeye karar verdim. - Çetin Altan


KRETASE (Kelime Kökeni: Fransızca crétacé)


[isim] [jeoloji]
  • Genellikle alt bölümü killi ve kumlu, üst bölümü tebeşir olan İkinci Çağ'ın son dönemi

KENTSEL


[sıfat]
  • Kentle ilgili, şehirle ilgili

Birleşik Kelimeler: kentsel dönüşüm


KESTANE (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [bitki bilimi]
  • Kayıngillerden, ılıman iklimlerde yetişen, 25-30 metre kadar boylanabilen, kerestesi doğramacılıkta kullanılan bir orman ağacı (Castanea sativa)
[bitki bilimi]
  • Bu ağacın yenebilen kabuklu meyvesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş
  • kestane suyu gibi

Birleşik Kelimeler: kestane dorusu, kestane fişeği, kestane kabağı, kestane kargası, kestane rengi, kestane şekeri, açık kestane, at kestanesi, dağ kestanesi, denizkestanesi, göl kestanesi, Hint kestanesi, kuzu kestanesi


KERAMET (Kelime Kökeni: Arapça kerāmet)


[isim]
  • Ermiş kimselerin gösterdiklerine inanılan, doğaüstü, şaşkınlık uyandırıcı davranış veya durum

    Babamın, mucize ve keramet kıssaları olarak bize anlattığı şeyler bu çeşit gülünç ve çocukça masallardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keramet buyurdunuz (veya keramette bulundunuz)
  • kerameti kendinden menkul
  • keramette bulunmak

Birleşik Kelimeler: keramet sahibi


MELANET (Kelime Kökeni: Arapça melʿanet)


[isim] [eskimiş]
  • Büyük kötülük, lanetlenecek iş veya davranış

NARTEKS (Kelime Kökeni: Yunanca)


[isim]
  • Bizans kiliselerinde sahndan sütunlarla veya duvarla ayrılan bölüm

SERETAN


[isim] [gök bilimi]
  • Yengeç
[isim] [eskimiş] [hayvan bilimi]
  • Yengeç

SERENAT (Kelime Kökeni: Fransızca sérénade)


[isim] [müzik]
  • Sesli olarak söylenen veya müzik aracılığıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası

TERSANE (Kelime Kökeni: İtalyanca tersana)


[isim]
  • Gemi yapılan yer, gemilik, tezgâh

    İstanbul'un camileri, tersaneleri, uzaktan seyrettiği sarayları onu çok meşgul etti. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: tersane kethüdası, tersane sergisi


AKSETME


[isim]
  • Aksetmek işi

EKSTREM (Kelime Kökeni: Fransızca extrême)


[sıfat]
  • Aşırı

MESTANE (Kelime Kökeni: Farsça mestāne)


[zarf] [eskimiş]
  • Sarhoş gibi, kendinden geçmişçesine

    Bir de yağmur sesi var ki Sabahattin ona da âşıkane, mestane kulak kabartır. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: sermestane


NÜKLEER (Kelime Kökeni: Fransızca nucléaire)


[sıfat] [fizik]
  • Atom çekirdeği ile ilgili, çekirdeksel

Birleşik Kelimeler: nükleer atık, nükleer enerji, nükleer reaktör, nükleer santral, nükleer silah, nükleer tıp