Söz ile Başlayan Kelimeler



SÖZ ile başlayan 26 kelime bulunuyor. Başında SÖZ olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Söz kelimesinin anlamı nedir? Söz ile biten kelimeler. İçinde söz olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

SÖZLENDİRİCİLİK30

12 Harfli Kelimeler

SÖZÜNÜBİLMEZ32, SÖZLENDİRİCİ27, SÖZLENDİRMEK25

11 Harfli Kelimeler

SÖZGÖTÜRMEZ37, SÖZLÜKÇÜLÜK30, SÖZLEŞMESİZ29, SÖZLENDİRME24

10 Harfli Kelimeler

SÖZLEŞMELİ24

9 Harfli Kelimeler

SÖZLEŞMEK23, SÖZLENMEK20

8 Harfli Kelimeler

SÖZLÜKÇÜ25, SÖZCÜLÜK25, SÖZLÜKÇE23, SÖZLEŞME22, SÖZLENME19

6 Harfli Kelimeler

SÖZSÜZ22, SÖZCÜK21, SÖZLÜK18, SÖZSEL17

5 Harfli Kelimeler

SÖZ20, SÖZCE18, SÖZ17, SÖZDE17, SÖZEL15

3 Harfli Kelimeler

SÖZ13


SÖZ


[isim]
  • Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • söz açmak
  • söz almak
  • söz altında kalmamak
  • söz anlamaz
  • söz anlatmak
  • söz anlayan beri gelsin
  • söz aramızda
  • söz atmak
  • söz ayağa düşmek
  • söz bir, Allah bir
  • söz çakmak
  • söz çıkarmak
  • söz çıkmak
  • sözde kalmak
  • sözden anlamak
  • söz dinlemek (veya tutmak)
  • söz düşmemek
  • söz düşürmek
  • söze atılmak
  • söze başlamak
  • söze boğmak
  • söze dalmak
  • söze karışmak
  • söze son vermek
  • söz etmek
  • söze yatmak
  • söz geçirmek
  • söz gelmek
  • söz getirmek
  • söz götürmek
  • söz götürmez
  • söz gümüşse sükût altındır
  • söz işitmek
  • söz kaldıramamak
  • söz kesmek
  • söz olmak
  • söz sözü açmak
  • söz taşımak
  • söz tutmak
  • sözü (veya sözünü) çevirmek
  • sözü açılmak
  • sözü ağzına tıkamak
  • sözü ağzında bırakmak
  • sözü ağzında gevelemek
  • sözü ağzında kalmak
  • sözü ağzından almak
  • sözü bağlamak
  • sözü dağıtmak
  • sözü dolandırmak
  • sözü döndürüp dolaştırmak
  • sözü edilmek
  • sözü geçmek
  • sözü kesmek
  • sözü kısa kesmek
  • sözüm meclisten dışarı
  • sözü mü olur?
  • sözüm yabana
  • sözün ardı boşa çıkmak
  • sözünde durmak
  • sözünden çıkmamak
  • sözünden dönmek
  • sözüne gelmek
  • sözüne sadık kalmak
  • sözünü (veya sözünüzü) balla kestim (veya kesiyorum)
  • sözünü bağlamak
  • sözünü bilmek
  • sözünü bilmemek
  • sözünü esirgememek (veya sakınmamak)
  • sözünü etmek
  • sözünü geri almak
  • sözünü kesmek
  • sözünün eri
  • sözünü tutmak
  • sözünü tutmak
  • sözünü yabana atmamak
  • sözünü yedirmek
  • sözünü yemek
  • sözü sohbeti yerinde
  • sözü tartmak
  • sözü uzatmak
  • söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir
  • söz vermek
  • söz yetiştirmek
  • söz yok!

Birleşik Kelimeler: söz başı, söz birliği, söz bölüğü, söz bölükleri, söz cambazı, söz dağarcığı, söz dalaşı, söz dizimi, söz düellosu, söz ebesi, söz ehli, söz gelimi, söz gelişi, söz gösterisi, sözgötürmez, söz hazinesi, söz karışıklığı, söz kesimi, söz konusu, söz meydanı, söz misali, söz rüşveti, söz sahibi, söz sırası, söz temsili, söz ustası, söz varlığı, söz yarışı, söz yazarı, söz yitimi, söz zinciri, sözüm ona, sözün kısası, sözüne sahip, acı söz, ağır söz, ara söz, beylik söz, eğri söz, iğneli söz, katı söz, kuru söz, lastikli söz, ön söz, pis söz, sav söz, son söz, tatlı söz, atasözü, namus sözü, şeref sözü


SÖZEL


[sıfat]
  • Sözle ilgili, söze dayanan

Birleşik Kelimeler: sözel öğrenme


SÖZSEL


[sıfat]
  • Söze ilişkin, sözle ilgili

    Eski musikimizin sözsel özelliğinde saptadığımız iç anlam yelpazelerine gönül vererek Boğaziçi'ni duyguya getirir. - Selim İleri


SÖZLÜ


[sıfat]
  • Sözle, konuşma biçiminde yapılan, şifahi, oral, yazılı karşıtı

    Bu konuda sözlü bir mutabakat yoktu aralarında, sözsüz bir uzlaşmaydı yalnızca. - Üstün Dökmen

[isim]
  • Evlenmek için birbirine söz vermiş olan kimse, yavuklu

Birleşik Kelimeler: sözlü film, sözlü kültür, sözlü saldırı, sözlü soru önergesi, sözlü tarih, açık sözlü, çok sözlü, sazlı sözlü, tatlı sözlü, tok sözlü


SÖZDE


[sıfat]
  • Gerçekte öyle olmayıp öyle geçinen veya bilinen

    Bugün bir ikinci moda da çıplaklıktır fakat bu bir sözde çıplaklıktır. - Halide Edip Adıvar

[zarf]
  • Sözüm ona, sanki, güya

    El fenerim de çantanın üstündeymiş sözde fakat göremiyorum. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sözde kalmak

Birleşik Kelimeler: sözde özne


SÖZLÜK


[isim]
  • Bir dilin bütün veya belli bir çağda kullanılmış kelime ve deyimlerini alfabe sırasına göre alarak tanımlarını yapan, açıklayan, başka dillerdeki karşılıklarını veren eser, lügat

    Türkçe Sözlük, Tarama Sözlüğü, Fransızca-Türkçe Sözlük, Türkçeden Almancaya Sözlük.

Birleşik Kelimeler: sözlük bilgisi, sözlük birimi, ansiklopedik sözlük, cep sözlüğü, el sözlüğü


SÖZCE


[zarf]
  • Söz bakımından

SÖZLENME


[isim]
  • Sözlenmek işi

SÖZLENMEK


[nesnesiz]
  • Evlenmek için anlaşarak kesin karar vermek

SÖZCÜ


[isim]
  • Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse

    Kongrede bunların beş yüz sözcüsü bulunuyordu. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: grev sözcüsü, kanun sözcüsü, yasa sözcüsü


SÖZCÜK


[isim]
  • Kelime

    Can ile ruh sözcükleri çoğu zaman aynı anlamda kullanılıyor. - Aydın Boysan

Birleşik Kelimeler: sözcük bilimi, sözcük hazinesi, sözcük türü, sözcük vurgusu, anahtar sözcük


SÖZLEŞME


[isim]
  • Sözleşmek işi, kavil
[hukuk]
  • Hukuki sonuç doğurmak amacıyla iki veya daha çok kişinin, kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem, bağıt, akit, mukavele, kontrat

    Anayasa, her şeyden önce bütün vatandaşların uymak zorunda olduğu bir toplum sözleşmesidir. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sözleşme yapmak

Birleşik Kelimeler: sözleşme tutanağı, ana sözleşme, opsiyonlu sözleşme, ön sözleşme, toplu sözleşme, evlilik sözleşmesi, iş sözleşmesi, kira sözleşmesi, kredi sözleşmesi, lisans sözleşmesi, ortaklık sözleşmesi, satış sözleşmesi


SÖZSÜZ


[sıfat]
  • Konuşmadan yapılan, kelimesiz

    Bu konuda sözlü bir mutabakat yoktu aralarında, sözsüz bir uzlaşmaydı yalnızca. - Üstün Dökmen

[müzik]
  • Sözleri olmaksızın çalınan (müzik), çalgısal, enstrümantal

Birleşik Kelimeler: sözsüz oyun


SÖZLEŞMEK


[nesnesiz] [-le]
  • Herhangi bir iş konusunda birbirine karşılıklı söz vermek, kavilleşmek, kavletmek

SÖZLÜKÇE


[isim]
  • Herhangi bir bilim dalının söz varlığını içeren sözlük