SÖKÜKÇÜ ile Oluşan Kelimeler (SÖKÜKÇÜ Kelime Türetme)



SÖKÜKÇÜ harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. SÖKÜKÇÜ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Sökükçü kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

SÖKÜKÇÜ21

5 Harfli Kelimeler

KÖSÇÜ17, ÇÖKÜK16, KÖKÇÜ16, KÖKSÜ14, SÖKÜK14, KÜÇÜK12, KÜSKÜ10

4 Harfli Kelimeler

KÜSÜ9

3 Harfli Kelimeler

KÖS10, KÖK9, ÇÜK8, KÜS6

2 Harfli Kelimeler

ÖÇ11, ÜÇ7, ÜS5


ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)


[isim] [matematik]
  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır
[isim] [eskimiş]
  • Kök, asıl, temel, esas
[askerlik]
  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü


KÜS


[sıfat]
  • Dargın

    Bu sınıfta küs çocuklar var.


ÜÇ


[isim]
  • İkiden sonra gelen sayının adı
[sıfat]
  • İkiden bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üç aşağı beş yukarı
  • üç aşağı beş yukarı dolaşmak
  • üç günlük ömür
  • üç maymunu oynamak
  • üç nalla bir ata kaldı

Birleşik Kelimeler: üç adım, üçayak, üç aylar, üç aylık, üç başlı, üç beş, üç beyaz, üç bir, üç birlik kuralı, üç boyutlu, üç buçuk, üçbudak, üç buutlu, üççatal, üççeyrek, üç durum yasası, üç düzlemli, üç etek, üçgen, üçgül, üç hâl kanunu, üç iki, üçkâğıt, üçkat, üç nokta, üç otuzunda, üç parmaklı, üçtaş, üçteker, üçtelli, üçten dokuza, beş üç


ÇÜK


[isim] [kaba konuşmada]
  • Erkeklik organı

KÜSÜ


[isim] [halk ağzında]
  • Küskünlük

KÖK


[isim] [bitki bilimi]
  • Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
[bitki bilimi]
  • Kök sap, kök(I)
[mecaz]
  • Dip, temel, esas

    Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Kaynak, köken

    Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]
  • Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü
[dil bilgisi]
  • Kelimenin her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür
[kimya]
  • Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak birçok tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi
[matematik]
  • Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kök almak
  • kök salmak
  • kök sökmek
  • kök söktürmek
  • kökü kazınmak
  • kökü kurumak
  • kökünden halletmek
  • kökünden kazımak
  • köküne kıran girmek
  • kökünü kazımak

Birleşik Kelimeler: kök bacaklılar, kök bilgisi, kökboyası, kök boyası, kök doğrayıcısı, kök hücre, kök işareti, kök kaplama, kök kırmızısı, kök kurdu, kök mantar, köknar, kök örnek, kök sap, acı kök, ana kök, ek kök, ikili kök, karekök, kazık kök, kılcal kök, kızılkök, küpkök, saçak kök, yumru kök, ad kökü, adamkökü, altın kökü, eğir kökü, ense kökü, fiil kökü, helvacı kökü, isim kökü, meyan kökü, yumurtakökü, zıkkımın kökü

[isim] [müzik]
  • Sazı kurmaya yarayan burgu

KÜSKÜ


[isim]
  • Taşa veya duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir
[halk ağzında]
  • Taş kaldırmakta kullanılan uzun demir çubuk veya basit, ağaçtan kaldıraç

    Taşı tekrar yerine koymazsak balta ve küskü ile onu kaldırır, aşağı yuvarlarız. - Refik Halit Karay


KÖS (Kelime Kökeni: Farsça kūs)


[isim] [eskimiş]
  • Savaşlarda, alaylarda at, deve veya araba üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kös dinlemek

Birleşik Kelimeler: kös kös


ÖÇ


[isim]
  • Kötü bir davranış veya sözü cezalandırmak için kötülükle karşılık verme isteği ve işi, intikam

    Bunda da biraz öç, biraz nispet, biraz kurum arzusu vardır. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • öç (veya öcünü) almak (veya çıkarmak)


KÜÇÜK


[sıfat]
  • Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı

    Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı. - Ayla Kutlu

[isim]
  • Küçük abdest
[isim] [mecaz]
  • Makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • küçük dağları ben yarattım demek
  • küçük düşmek
  • küçük düşürmek
  • küçük görmek
  • küçük köyün büyük ağası
  • küçükle küçük, büyükle büyük olmak
  • küçük oynamak

Birleşik Kelimeler: küçük abdest, küçük ad, Küçük Asya, küçük ay, Küçükayı, küçükbaş, küçük bey, küçük boy, küçük burjuva, küçük çaplı, küçük çapta, küçük dalga, küçük dil, küçük gezegen, küçük hanım, küçük harf, küçük Hindistan cevizi, küçük kan dolaşımı, küçük karga, küçük köprü, küçük kumru, küçük martı, küçük mevlit ayı, küçük orta, küçük önerme, küçük parmak, küçük sakarca, küçük sesli uyumu, küçük şalgam, küçük tansiyon, küçük terim, küçük tövbe ayı, küçük ünlü uyumu, sonsuz küçük, büyüklü küçüklü


KÖKSÜ


[isim] [bitki bilimi]
  • Ciğer otlarında ve yosunlarda kökü andıran, bitkinin tutunmasına yarayan bölüm

SÖKÜK


[sıfat]
  • Sökülmüş

    Ayağa kalkar, sandalyeyi sökük yerinden cepheye döndürür. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sökük dikmek


ÇÖKÜK


[sıfat]
  • Çökmüş, çukurlaşmış, içeri çekilmiş

    Gençken de yanakları çökük, kuru bir adamdı. - Memduh Şevket Esendal


KÖKÇÜ


[isim] [eskimiş]
  • İlaç yapımında kullanılan kök, kabuk, çiçek, yaprak vb.ni satan kimse

KÖSÇÜ


[isim]
  • Mehter takımında kös çalan kimse