SOMUTLAŞMAK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler



SOMUTLAŞMAK harflerini içeren 7 harfli 26 kelime bulunuyor. 7 harfli SOMUTLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SOKUŞMA14, KOŞULMA13, OLUŞMAK13, TOKUŞMA13, KUŞATMA12, OKŞATMA12, ŞUTLAMA12, TUŞLAMA12, ULAŞMAK12, KAŞALOT11, SOLUMAK11, SOKULMA11, SOLUTMA11, KUMLAMA10, KUTSAMA10, KAMUSAL10, MAMULAT10, MALUMAT10, SULATMA10, SULAMAK10, TOSLAMA10, KUTLAMA9, KOTLAMA9, MUTLAKA9, OTLAMAK9, OKSALAT9


KUTLAMA


[isim]
  • Kutlamak işi, tebrik

KOTLAMA


[isim]
  • Kotlamak işi

MUTLAKA (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳā)


[zarf]
  • Kesinlikle

    Ben sözü, her okuyuşumuzda mutlaka gülümseten bir şiirine getirdim. - Ahmet Kabaklı


OTLAMAK


[nesnesiz]
  • Hayvan, dolaşarak yerdeki ot, çimen, yaprak vb.ni yemek, yayılmak

    Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]
  • Meşgul olmak

    Liseyi bitirmiş, üniversiteye gitmiş, birkaç sene otlamış orada, çakmış. - Attila İlhan

[argo]
  • Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek

OKSALAT (Kelime Kökeni: Fransızca oxalate)


[isim] [kimya]
  • Billurları idrarda bulunabilen ve idrar yolunda taş yapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi

KUMLAMA


[isim]
  • Çam türü ağaçlarda yıl halkaları arasındaki görüntü ayrımını daha da belirtmek için yüzeye, hava basıncından yararlanarak kum püskürtme

KUTSAMA


[isim]
  • Kutsamak işi, takdis

KAMUSAL


[sıfat]
  • Kamu ile ilgili

    Bu dönemin siyasal ve kamusal yaşamında en büyük sarsıntı dış olaylar ve savaşlardan geliyordu. - Metin And

Birleşik Kelimeler: kamusal alan


MAMULAT (Kelime Kökeni: Arapça maʿmūlāt)


[isim]
  • Yapılmış şeyler

MALUMAT (Kelime Kökeni: Arapça maʿlūmāt)


[isim]
  • Bilgi

    Bu hakikatler artık çocukların bildikleri en basit malumat sırasına geçmiştir. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • malumat almak
  • malumat edinmek
  • malumat vermek

Birleşik Kelimeler: malumat sahibi


SULATMA


[isim]
  • Sulatmak işi

SULAMAK


[-i]
  • Toprak, bitki, hayvan vb.ne su vermek

    Babası çiçekleri suluyor ve öksürüyordu. - Peyami Safa

[argo]
  • Para ödemek, vermek, harcamak

    Sabah sabah beş milyon lirayı suladık.


TOSLAMA


[isim]
  • Toslamak işi

KAŞALOT (Kelime Kökeni: Fransızca cachalot)


[isim] [hayvan bilimi]
  • İspermeçet balinası
[sıfat] [argo]
  • Aptal, budala

SOLUMAK


[nesnesiz]
  • Nefes alıp vermek

    Soluduğum duman havaya karışırken aniden, kendiliğinden, küçük, bit kadar küçücük bir fikir geldi aklıma. - Elif Şafak

[mecaz]
  • Zorlanmak, gücünün hepsini harcamak

    Otomobil soluyarak Kırmızıtepe'ye tırmanmaya başladı. - Halide Edip Adıvar