SERMAYECİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



SERMAYECİ harflerini içeren 5 harfli 30 kelime bulunuyor. 5 harfli SERMAYECİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Sermayeci ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Sermayeci olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

YEMCİ11, CESİM10, ACEMİ9, İMECE9, MERCİ9, MECRA9, RECİM9, SİYME9, SİMYA9, CEMRE9, EMAYE8, MİYAR8, SİYER8, SEYİR8, YERME8, ESMER7, ESAME7, MİRAS7, MESAİ7, MERSİ7, MERES7, RESMİ7, RESİM7, SERİM7, SEMER7, SEMAİ7, SERME7, ESİRE6, ERİME6, EMARE6


ESİRE (Kelime Kökeni: Arapça esīre)


[isim] [eskimiş]
  • Dişi tutsak

ERİME


[isim]
  • Erimek işi

    Dışarıda karlar erimeye başlamış. - Ahmet Ümit

Birleşik Kelimeler: aşırı erime, kemik erimesi


EMARE (Kelime Kökeni: Arapça emāre)


[isim] [eskimiş]
  • Belirti, iz, ipucu

    Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu


ESMER (Kelime Kökeni: Arapça esmer)


[isim]
  • Siyaha çalan buğday rengi
[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Esmer yüzünün hafifçe kızardığını, gözlerinin garip bir ışıkla yanmaya başladığını görüyoruz. - Esat Mahmut Karakurt

[sıfat]
  • Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız

    Bir düğün dansında ayaklarının pırıltısını seyrettiği esmer kızla evlendi. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esmere al bağla, karşısına geç ağla

Birleşik Kelimeler: esmer amber, esmer buğday, esmer küf, esmer küfler, esmer su yosunları, esmer şeker, esmer un, barut esmeri


ESAME (Kelime Kökeni: Arapça esāmī)


[isim] [eskimiş]
  • Adlar, isimler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esamesi okunmamak


MİRAS (Kelime Kökeni: Arapça mīrās̱)


[isim] [hukuk]
  • Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke
[mecaz]
  • Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik
[mecaz]
  • Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey

    Hatta bazıları mesleğin püf noktalarını anlatan kitaplar yazıp tecrübelerini gelecek nesillere miras bırakmışlardı. - İhsan Oktay Anar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mirasa konmak
  • miras helal, hele al demişler
  • miras yemek

Birleşik Kelimeler: mirasyedi, reddimiras, baba mirası


MESAİ (Kelime Kökeni: Arapça mesāʿī)


[isim]
  • Çalışma, emek

    İki üç günlük mesaiyle bir sürü karanlık noktayı çözümledin. - Osman Aysu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesai yapmak
  • mesaiye kalmak

Birleşik Kelimeler: mesai saati, tam mesai, teşrikimesai, yarım mesai


MERES


[isim] [halk ağzında]
  • Köpeğin yaşı

RESMÎ (Kelime Kökeni: Arapça resmī)


[sıfat]
  • Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı

    Bulunduğumuz yer resmî bir dairenin bürosudur. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]
  • Samimi olmayan, teklifli, ciddi

    Kâmuran hemen hemen resmî tavırla hafifçe eğildi. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: resmî bayram, resmî dil, resmî elbise, resmî giysi, resmî nikâh, yarı resmî


RESİM (Kelime Kökeni: Arapça resm)


[isim]
  • Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri

    Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı. - Tarık Buğra

[hukuk]
  • Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç

    Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • resim almak
  • resim çekmek (veya çıkarmak)
  • resim gibi

Birleşik Kelimeler: resim yazı, resmetmek, resmigeçit, resmikabul, baskı resim, cam resim, canlı resim, çıplak resim, çizgi resim, dağlama resim, gölgeli resim, ıstampa resim, kazıma resim, net resim, nevresim, robot resim, saydam resim, temsilî resim, vesikalık resim, yakma resim, atölye resmi, demir resmi, duvar resmi, geçit resmi, işgaliye resmi, kabul resmi, mağara resmi, palamar resmi, tellaliye resmi


SERİM


[isim]
  • Serme işi
[edebiyat]
  • Oyun, roman, hikâye, masal vb. anlatı türlerinde kişilerin ve çevrenin tanıtıldığı, konunun, olayın anlatılmaya başlandığı bölüm

SEMER (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • At, eşek, katır vb. hayvanların sırtına yerleştirilen, üzerine yük bağlanan veya binilen, iskeleti ağaçtan araç

    Semere asılı bir sepeti çözüp ağacın uygun bir dalına astı. - Necati Cumalı

[jeoloji]
  • Yukaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • semeri devirmek
  • semer vurmak

Birleşik Kelimeler: hamal semeri


SEMAİ (Kelime Kökeni: Arapça semāʿī)


[isim] [eskimiş] [müzik]
  • Klasik Türk müziğinde iki basit usulden biri
[edebiyat]
  • Sekizer hece ölçüsüyle yazılmış olan halk şiiri türü
[sıfat]
  • Bir kurala bağlı olmayıp ancak işitmekle öğrenilen (söz)

Birleşik Kelimeler: semai kahvesi, sengin semai, yürük semai, saz semaisi


SERME


[isim]
  • Sermek işi
[halk ağzında]
  • Sac ekmeği

EMAYE (Kelime Kökeni: Fransızca émaillé)


[sıfat]
  • Üzeri emayla kaplanmış olan

    Emaye tencere.

[isim]
  • Fotoğrafçılıkta ışığa karşı hassas malzeme