SEMBOLİZM Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler



SEMBOLİZM harflerini içeren 3 harfli 23 kelime bulunuyor. 3 harfli SEMBOLİZM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BOZ9, BİZ8, BEZ8, ZOM8, BOM7, SİZ7, ZEM7, BİS6, BOL6, SOM6, ZİL6, BEL5, LEB5, MİS5, MİM5, SİM5, SOL5, SEM5, LİM4, MİL4, OLE4, SEL4, İLE3


İLE


[bağlaç]
  • Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz

    Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... ile beraber


LİM (Kelime Kökeni: Fransızca lime)


[isim]
  • Küçük limon

MİL (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmış kum ve toprak karışımı
[isim]
  • Türlü işlerde kullanılmak için yapılan ince ve uzun metal çubuk

Birleşik Kelimeler: eksantrik mili, kenet mili, krank mili

[isim] [matematik]
  • Karada 1609, denizde 1852 metre olarak kabul edilen bir uzaklık ölçü birimi

    Köprü ile Kadıköy arasındaki mesafenin kaç mil olduğunu bilmiyordum. - Ahmet Rasim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mil yapmak

Birleşik Kelimeler: deniz mili, hava mili, kara mili


OLE (Kelime Kökeni: İspanyolca ole)


[ünlem]
  • Yaşa

    Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle / Her kalbi dolduran zile, her sineden ole! - Yahya Kemal Beyatlı


SEL (Kelime Kökeni: Arapça seyl)


[isim]
  • Sürekli yağan yağmurdan veya eriyen kardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su, su taşkını
[mecaz]
  • Hareket hâlindeki büyük kalabalık, yığın

    Ellerinde çantalı, küçük yiyecek paketleri, kadınlı erkekli bir memur seli, Ulus Meydanı'na doğru akıyor. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Etki ve iz bırakan güçlü durum veya davranış
[mecaz]
  • Yoğunluk

    Yüzüne baktığım zaman bir ışık selinin ondan bana doğru aktığını hissettim. - Emine Işınsu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sele gitmek
  • sele kapılmak
  • sel gibi akmak
  • sel gider, kum kalır
  • sel götürmek
  • sel olup akmak
  • sel seli götürmek

Birleşik Kelimeler: buzul seli, sevgi seli


BEL


[isim] [halk ağzında]
  • İşaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel etmek

[isim] [anatomi]
  • İnsan bedeninde göğüsle karın, sırtla kalçalar arasında daralmış bölüm

    Kolum, boynundan beline doğru kayıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[anatomi]
  • Bu bölümün, sırtın altına rastlayan bölgesi

    Bel ağrısı.

[anatomi]
  • Hayvanlarda omuz başı ile sağrı arası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel bağlamak
  • belden aşağı vurmak
  • beli açılmak
  • beli bükülmek
  • beli çökmek
  • belini bükmek
  • belini doğrultmak
  • belini kırmak
  • belini vermek
  • bel kırmak
  • bel vermek

Birleşik Kelimeler: bel ağrısı, bel bağı, bel evladı, bel fıtığı, belgevşekliği, bel kemeri, belkemiği, bel kemiği, bel kündesi, belsoğukluğu, beli bükük, yarı bel, yol bel, etek belde, elibelinde, eteği belinde, kantarı belinde

[isim] [fizyoloji]
  • Meni

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beli gelmek
  • belinden gelmek

[isim]
  • Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bel bellemek

Birleşik Kelimeler: çatal bel

[isim] [fizik]
  • Ses şiddetiyle ilgili birim

LEB


[isim]
  • `Daha söze başlanırken ne denmek istenildiğini çabucak anlamak` anlamındaki leb demeden leblebiyi anlamak deyiminde geçen bir söz

    Doğrusu leb demeden leblebiyi anlarmışsınız, demek ister. - Orhan Kemal


MİS (Kelime Kökeni: Arapça misk)


[isim]
  • Güzel

    Lokantaların vitrinlerinde, mis kokularla dönerler pişiyordu. - Çetin Altan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mis gibi

Birleşik Kelimeler: mis sabunu, mis üzümü

[isim]
  • Evlenmemiş kadın

MİM (Kelime Kökeni: Arapça mīm)


[isim]
  • Arap alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı
[eskimiş]
  • Biten bir yazının altına konulan işaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mim koymak (veya yapıştırmak)

[isim] [tiyatro]
  • Eski Yunan ve Roma'da yaşamı, töreleri taklit amacı güden komedi türü

SİM (Kelime Kökeni: Farsça sīm)


[isim] [eskimiş]
  • Gümüş
[sıfat]
  • Gümüş gibi parlayan
[isim] [halk ağzında]
  • İşaret

SOL


[sıfat]
  • Vücutta kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı

    Sol el. Sol kulak.

[isim]
  • Bu taraftaki yön

    Sola dönmek.

[isim]
  • Sosyalizme yakın görüşte olan grup
[isim] [spor]
  • Boksta sol yumrukla vuruş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sola kaymak
  • sol eli beklemek
  • sol tarafından kalkmak
  • sol yapmak

Birleşik Kelimeler: sol açık, sol bek, sol eğilimli, sol haf, sol iç, sol şerit, solda sıfır, ortanın solu

[isim] [müzik]
  • Gam dizisinde fa ile la arasındaki ses

Birleşik Kelimeler: sol anahtarı

[isim]
  • Peru para birimi

SEM (Kelime Kökeni: Arapça semm)


[isim] [eskimiş]
  • Zehir
[isim] [eskimiş]
  • İşitme

BİS (Kelime Kökeni: Fransızca bis)


[zarf]
  • İkinci kez

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bis yapmak


BOL


[sıfat]
  • İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı

    Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bol doğramak

Birleşik Kelimeler: bol bol, bol bolamat, bol bulamaç, bol kepçe, bol keseden, bol paça, eli bol, gönlü bol

[isim]
  • Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki

SOM


[sıfat]
  • İçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan, masif

    Köşk, som gümüş bir parmaklıkla ikiye bölünmüştür. - Salâh Birsel

[isim]
  • Rıhtımın su üstünde olan bölümü
[isim] [hayvan bilimi]
  • Somon balığı