SAÇMALIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



SAÇMALIK harflerini içeren 6 harfli 23 kelime bulunuyor. 6 harfli SAÇMALIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SIKMAÇ12, SIÇMAK12, AÇISAL11, AÇILMA11, AMAÇLI11, ÇAMLIK11, ISKAÇA11, SAÇMAK11, ALIKÇA10, ALAÇIK10, ÇALMAK10, ASMALI9, ASILMA9, ISLAMA9, MISKAL9, SALKIM9, AMALIK8, IKLAMA8, KAMALI8, KASALI8, MASLAK8, SALMAK8, SAKALI8


ÂMÂLIK


[isim]
  • Görme engellilik

IKLAMA


[isim]
  • Iklamak işi

KAMALI


[sıfat]
  • Kaması olan

    Kamalı top.


KASALI


[sıfat]
  • Kasası olan

MASLAK (Kelime Kökeni: Arapça maṣlāḳ)


[isim] [eskimiş]
  • Sürekli su akan boru

    İlerideki maslaktan su doldurmaya giden simsiyah bir zenci kızının yakasından asıldı. - Osman Cemal Kaygılı


SALMAK


[-e] [-i]
  • Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek

    Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. - Ercüment Ekrem Talu

[-e]
  • Saldırmak

    Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi. - Memduh Şevket Esendal

[denizcilik]
  • Gemi demir üzerinde dört yana dönmek
[-i] [mecaz]
  • Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek

Birleşik Kelimeler: salıvermek, salıverilmek


SAKALI


[sıfat]
  • Saka hastalığına tutulmuş

    İçlerinden biri sakalı bir at gibi fena fena öksürüyordu. - Refik Halit Karay


ASMALI


[sıfat]
  • Asması olan

    Asmalı bahçe.


ASILMA


[isim]
  • Asılmak işi

ISLAMA


[isim]
  • Islamak işi

MISKAL (Kelime Kökeni: Farsça mūsīḳār'dan)


[isim] [eskimiş] [müzik]
  • Her biri başka perdede bir sıra kamış boğumundan yapılmış düdük, musikar

SALKIM


[isim]
  • Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve

    Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış. - Memduh Şevket Esendal

[bitki bilimi]
  • Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu
[bitki bilimi]
  • Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan bir tür ağaç ve çiçeği (Wistaria sinensis)
[eskimiş] [askerlik]
  • Topla atılan demir parçaları

Birleşik Kelimeler: salkım ağacı, salkım başak, salkım küpe, salkım saçak, salkım salkım, salkım söğüt, salkım topu, morsalkım, sarısalkım, üzüm salkımı


ALIKÇA


[sıfat]
  • Alık benzeri

    Yüzünde hayli alıkça denebilecek bön bir mutluluk ifadesi vardı. - Murathan Mungan

[zarf]
  • (alı'kça) Alık olana yaraşır bir biçimde

    O andaki hayretimi hatırladıkça / Rejisöre bakakaldım öyle alıkça. - Enis Behiç Koryürek


ALAÇIK


[isim] [halk ağzında]
  • Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak

    Pamuk ırgatları alaçıkların önüne oturmuşlar, koza çekiyorlardı. - Yaşar Kemal


ÇALMAK


[-e] [-i]
  • Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak

    İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı. - Falih Rıfkı Atay

[nesnesiz]
  • Ses çıkarmak, ses vermek

    Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir. - Reşat Nuri Güntekin

[-i]
  • Bozmak, zarar vermek
[-i]
  • Kumaşın bir parçasını kesmek
[-e]
  • Benzemek, andırmak

    Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak
[-i] [halk ağzında]
  • Süpürmek, temizlemek

    Tozu çalmak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çalıp çırpmak
  • çalmadan oynamak
  • çalma elin kapısını, çalarlar kapını

Birleşik Kelimeler: diskçalar, kasetçalar, uzunçalar, yürürçalar