SANÇMAK Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



SANÇMAK harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli SANÇMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SMAÇ9, AÇMA8, AMAÇ8, MAÇA8, ANAÇ7, AÇAN7, AKAÇ7, AKÇA7, KAÇA7, ASMA6, MASA6, MASK6, ANAM5, ANMA5, AMAN5, AKMA5, KASA5, KAMA5, MANA5, SANA5, SAKA5, ANKA4, KANA4


ANKA (Kelime Kökeni: Arapça ʿanḳā)


[isim]
  • Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş, Simurg, Zümrüdüanka

Birleşik Kelimeler: Zümrüdüanka


KANA (Kelime Kökeni: İtalyanca canna)


[isim] [denizcilik]
  • Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler

ANAM!


[teklifsiz konuşmada]
  • kadın erkek, büyük küçük herkese karşı kullanılan bir seslenme sözü

    Dur, anam, saçını düzelteyim!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ana avrat küfretmek (veya düz veya dümdüz gitmek)
  • ana bir, baba ayrı
  • anadan doğmuşa dönmek (veya anadan yeni doğmuş gibi olmak)
  • ana gibi yâr olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz
  • ana ile kız, helva ile koz
  • ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar (veya ana kızına taht kurmuş, baht kuramamış)
  • anam avradım olsun
  • anam babam
  • anamın (veya anasının) ak sütü gibi (helal olsun)
  • anamın öleceğini bilseydim kulağı dolu darıya satardım
  • anan güzel idi hani yeri, baban zengin idi hani evi?
  • ananın bahtı kızına
  • ananın bastığı yavru incinmez
  • anan yahşi, baban yahşi
  • anası ağlamak
  • anasına avradına sövmek
  • anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al
  • anasından doğduğuna bin pişman
  • anasından doğduğuna pişman etmek
  • anasından doğduğuna pişman olmak
  • anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek
  • anasından emdiği sütü burnundan getirmek
  • anasını ağlatmak
  • anasını bellemek
  • anasını eşek kovalasın!
  • anasının gözü
  • anasının ipini satmış (veya pazara çıkarmış)
  • anasının kızı
  • anasının körpe kuzusu
  • anasının nikâhını istemek
  • anasının oğlu
  • anasını sat! (veya satayım!)
  • anası turp (veya sarımsak), babası şalgam (veya soğan)
  • anası yerinde


ANMA


[isim]
  • Anmak işi, yâd

Birleşik Kelimeler: anma gerilim, anma töreni


AMAN (Kelime Kökeni: Arapça amān)


[ünlem]
  • Yardım istenildiğini anlatan bir söz

    Aman yakalayın.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • amana gelmek
  • aman Allah (veya Allah'ım)
  • aman bulmak
  • aman dedirtmek (veya amana getirmek)
  • aman derim!
  • aman dilemek
  • aman diyene kılıç kalkmaz
  • aman vermek
  • aman vermemek

Birleşik Kelimeler: amanname, aman zaman


AKMA


[isim]
  • Akmak işi
[halk ağzında]
  • Reçine, çam sakızı, akındırık

Birleşik Kelimeler: akma hançer, akma sınırı


KASA (Kelime Kökeni: İtalyanca cassa)


[isim]
  • Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap

    Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Varlıklı kişinin harcamalarını yapan kimse
[mimarlık]
  • Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve
[spor]
  • Birbiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kasayı devretmek

Birleşik Kelimeler: kasa defteri, kasa fişi, kasa sayımı, çelik kasa, kiralık kasa, şifreli kasa, yazar kasa


KAMA


[isim]
  • Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak

    Bu bıçak, sapına bez sarılmış, küçük çapta bir kamaydı. - Sait Faik Abasıyanık

[madencilik]
  • Açılmış olan boşluklarda tavan ve yanlardan taş veya cevher parçalarının düşmesini önlemek amacıyla tahkimat elemanları üstüne veya arkasına yerleştirilen bir tahkimat parçası
[askerlik]
  • Topun gerisini kapayan kapak

    Köy değirmenlerinde top kaması döküldüğüne şahit oldum. - Aka Gündüz

[halk ağzında]
  • Oyunda kazanılan her parti
[halk ağzında]
  • Oyunda sayı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kama basmak


MANA (Kelime Kökeni: Arapça maʿnā)


[isim] [dil bilimi]
  • Anlam

    Ne Hak buyruğun tutarsın ne kul sözün işitirsin / Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek - Yunus Emre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mana (veya manası) çıkmak
  • mana çıkarmak
  • manasına gelmek
  • mana vermek
  • manaya gelmek

Birleşik Kelimeler: tam manasıyla


SANA


[zamir]
  • Sen zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sana taşla vurana sen aşla (veya ekmekle veya pamukla) var (veya dokun)
  • sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt
  • sana yalan, bana gerçek


SAKA (Kelime Kökeni: Arapça saḳḳā)


[isim]
  • Evlere, çeşmeden su taşımayı iş edinmiş olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saka beygiri gibi

[isim] [hayvan bilimi]
  • Saka kuşu

Birleşik Kelimeler: saka kuşu

[isim] [tıp]
  • Baygınlık, kendinden geçme durumlarına yol açan bir hastalık

ASMA


[isim]
  • Asmak işi
[sıfat]
  • Asılmış, asılı

    Öksüz, odanın ortasına kurulu çarşaftan bozma asma salıncağın içinde uyuyordu. - Ayşe Kulin

Birleşik Kelimeler: asma bahçe, asma kat, asma kilit, asma köprü, asma merdiven, asma tavan

[isim] [bitki bilimi]
  • Asmagillerden, dalları çardak üzerine yayılan üzüm vb. bitkiler

Birleşik Kelimeler: asma bıyığı, asma biti, asma kabağı, asma yaprağı, akasma, karaasma, sarıasma, Frenk asması, meryemana asması, üzüm asması, yaban asması


MASA (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya

    Arkasındaki masada biri gözlüklü iki adam vardı. - Yusuf Atılgan

[coğrafya]
  • Düz duruşlu yer, düzlek yapı
[spor]
  • İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • masaya oturmak
  • masaya yatırmak

Birleşik Kelimeler: masabaşı, masa örtüsü, masa saati, masa takvimi, masa tenisi, masa topu, masaüstü, yuvarlak masa toplantısı, ameliyat masası, bilardo masası, bilgisayar masası, buzul masası, daktilo masası, fiskos masası, içki masası, iflas masası, infaz masası, kriz masası, orta masası, oyun masası, peri masası, pinpon masası, reji masası, şeytanmasası, teşrih masası, tuvalet masası, ütü masası, yazı masası, yemek masası


MASK (Kelime Kökeni: Fransızca masque)


[isim]
  • Genellikle ölünün yüzüne uygulanarak elde edilen yüz kalıbı

ANAÇ


[sıfat]
  • Şefkatli, anne gibi davranan
[isim]
  • Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan
[isim]
  • Yemiş verecek durumdaki ağaç

    Bir yıllanmış ağaca anaç derler, babaç demezler. - Burhan Felek

[mecaz]
  • Kurnaz
[mecaz]
  • Deneyimli, bilgili
[mecaz]
  • Başına buyruk