S ile Başlayan F ile Biten Kelimeler



S ile başlayan F ile biten 23 kelime bulundu.F ile başlayan S ile biten kelimeler

Ayrıca, "İçinde sf olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

12 Harfli Kelimeler

SİNEMATOGRAF25

10 Harfli Kelimeler

SPEKÜLATİF23

9 Harfli Kelimeler

SUBJEKTİF28, SİSMOGRAF23, STENOGRAF21

8 Harfli Kelimeler

SANTRHAF19

7 Harfli Kelimeler

SPORTİF19, SİKATİF14

6 Harfli Kelimeler

SARRAF13

5 Harfli Kelimeler

SAHAF16, SINIF14, SEDEF14, SAKAF12, SELEF12

4 Harfli Kelimeler

SÖRF17, SÜLF13, SIRF12, SF11, SARF11, SERF11

3 Harfli Kelimeler

SOF11, SİF10, SAF10


SİF (Kelime Kökeni: İngilizce cost, insurance ve freight sözlerinin kısaltması)


[isim] [ticaret]
  • İthalatta bir malın bedeli, sigortası ve navlun giderleriyle birlikte olmak üzere maliyeti

SAF (Kelime Kökeni: Arapça ṣaff)


[isim]
  • Dizi, sıra

    Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı. - Ercüment Ekrem Talu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • saf bağlamak
  • saf değiştirmek
  • saflara ayırmak
  • saf tutmak

Birleşik Kelimeler: saf dışı

[sıfat]
  • Katıksız, arı(I), katışıksız, halis, has

    Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[mecaz]
  • Kurnazlığa aklı ermeyen, kolaylıkla aldatılabilen, bön, safdil

    Yenge, açık sözlü, saf bir kadıncağızdır. - Reşat Nuri Güntekin

[mecaz]
  • İyi niyetli, art niyetsiz

    Senin bu kadar çocukça saf olduğunu bilmezdim. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: safderun, safdil, safkan, saf su


SKİF (Kelime Kökeni: İngilizce skiff)


[isim] [denizcilik]
  • İçine yalnız kürek çekenin girebildiği çok uzun ve çok dar yarış kayığı

SARF (Kelime Kökeni: Arapça ṣarf)


[isim]
  • Harcama, tüketme, kullanma
[eskimiş]
  • Dil bilgisi, yapı bilgisi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sarf etmek


SERF (Kelime Kökeni: Fransızca serf)


[isim]
  • Derebeylik toplum düzeninde toprakla birlikte alınıp satılan köle

SOF (Kelime Kökeni: Arapça ṣūf)


[isim] [eskimiş]
  • Bir çeşit sertçe, ince yünlü kumaş

SAKAF (Kelime Kökeni: Arapça saḳf)


[isim] [eskimiş]
  • Çatı, dam

    Genç âlimlerin, binbir rica, yüz bin teşekkürle gezip yıkık sakaflarının ... resimlerini almadıkları bu harabe, iki yüz yaşını çoktan doldurmuştu. - Ömer Seyfettin


SELEF (Kelime Kökeni: Arapça selef)


[isim] [eskimiş]
  • Bir görevde, meslekte kendinden önce bulunan ve yerine geçilen kimse, öncel, halef karşıtı

    Selefleri bu yolda bir sürü tedbir almışlar fakat tam muvaffak olamamışlardır. - Necip Fazıl Kısakürek

Birleşik Kelimeler: halef selef


SIRF (Kelime Kökeni: Arapça ṣirf)


[zarf]
  • Yalnızca

    Sırf iri, kara gözlerindeki endişe dinsin diye itiraz etmeden her isteğini yerine getirdim. - Elif Şafak


SARRAF (Kelime Kökeni: Arapça ṣarrāf)


[isim]
  • Kuyumcu
[eskimiş]
  • Mesleği, değerli kâğıt ve metal paraları birbiriyle değiştirmek, tahvil alışverişi yapmak olan kimse

Birleşik Kelimeler: adam sarrafı, insan sarrafı


SÜLF (Kelime Kökeni: Latince)


[isim] [eskimiş] [kimya]
  • Kükürt

SİKATİF (Kelime Kökeni: Fransızca siccatif)


[sıfat] [kimya]
  • Yükseltgenerek polimerleşmeye uygun olan
[isim]
  • Özellikle maden birleşiklerinden oluşan, katalitik özellikler taşıyan ve çabuk kurumasını sağlamak amacıyla boya, vernik ve yağlı boyalara az miktarda katılan madde

SINIF (Kelime Kökeni: Arapça ṣinf)


[isim]
  • Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri

    Birinci sınıf öğrencileri.

[biyoloji]
  • Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü

    Memeliler, kuşlar, balıklar, omurgalılar dalının birer sınıfıdırlar.

[mantık]
  • Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği
[toplum bilimi]
  • Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı yararı sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas

    Parter, her sınıftan insanla hıncahınç dolu idi. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sınıfta bırakmak
  • sınıfta çakmak
  • sınıfta kalmak

Birleşik Kelimeler: sınıf başkanı, sınıf öğretmeni, alt sınıf, birinci sınıf, ikinci sınıf, sosyal sınıf, üst sınıf, ana sınıfı, emekçi sınıfı, hazırlık sınıfı, istihkâm sınıfı, levazım sınıfı, muhabere sınıfı, ruhban sınıfı, süvari sınıfı


SEDEF (Kelime Kökeni: Arapça ṣadef)


[isim]
  • Midye, istiridye vb. deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan sedefçilikte kullanılan, pırıltılı, beyaz, sert bir madde
[sıfat]
  • Bu maddeden yapılmış veya bu madde ile süslenmiş

    Sedef saplı avcı bıçağı duvarda, taşın üstünde cızırdıyor sanki. - Tarık Buğra

[tıp]
  • Sedef hastalığı

Birleşik Kelimeler: sedef hastalığı, sedef kakma, sedef otu, çayırsedefi, duvarsedefi, keçisedefi


SAHAF (Kelime Kökeni: Arapça ṣaḥḥāf)


[isim]
  • Genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı