SÜZGEÇLEMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



SÜZGEÇLEMEK harflerini içeren 6 harfli 22 kelime bulunuyor. 6 harfli SÜZGEÇLEMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

SÜZGEÇ19, GEÇMEZ17, GÜZLEK15, GEÇMEK14, GEZMEK14, GÜLMEK13, SÜZMEK13, ÜÇLEME12, ELEMGE11, GELEME11, GELMEK11, SEZMEK11, SEÇMEK11, ÇELMEK10, ESLEME8, MESLEK8, MESELE8, SEKLEM8, EKLEME7, ELEMEK7, KELEME7, MELEKE7


EKLEME


[isim]
  • Eklemek işi
[sıfat]
  • Eklenmiş

Birleşik Kelimeler: ekleme dişi


ELEMEK


[-i]
  • Elek yardımıyla ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak, elekten geçirmek

    Eledim eledim höllük eledim / Aynalı beşikte bebek beledim - Halk türküsü

[mecaz]
  • Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak
[spor]
  • Bir yarışmacıyı yarışma dışı bırakmak, elimine etmek

KELEME


[sıfat] [halk ağzında]
  • Sürülmeden bırakılmış (tarla)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keleme olmak


MELEKE (Kelime Kökeni: Arapça meleke)


[isim]
  • Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık

    Bütün melekelerim yerinde olduğu hâlde kendimde değildim. - Necip Fazıl Kısakürek

[ruh bilimi] [felsefe]
  • Yeti

ESLEME


[isim]
  • Eslemek işi

MESLEK (Kelime Kökeni: Arapça meslek)


[isim]
  • Belli bir eğitim ile kazanılan, sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş

    Araya giren yıllar zarfında meslekten kopunca eski arkadaşlarıyla ünsiyeti de kopmuştu. - Osman Aysu

[felsefe]
  • Öğreti
[felsefe]
  • Dizge
[eskimiş]
  • Çığır, okul, ekol

    Edebî meslekler.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesleğinin eri (veya erbabı) olmak
  • meslek edinmek

Birleşik Kelimeler: meslek içi eğitim, meslek yaşamı, serbest meslek


MESELE (Kelime Kökeni: Arapça mesʾele)


[isim]
  • Sorun

    Gazeteler vakit vakit bir meseleyi öne sürerler. - Nazım Hikmet

[eskimiş] [matematik]
  • Problem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesele çıkarmak
  • mesele etmek
  • mesele olmak
  • mesele yapmak
  • mesele yok!

Birleşik Kelimeler: boğaz meselesi, gönül meselesi, ölüm kalım meselesi


SEKLEM


[isim] [halk ağzında]
  • Kıldan, yünden dokunmuş çuval
[sıfat]
  • On batman (un, vb.)

ÇELMEK


[-i]
  • Ayak uzatarak birisini düşürmek
[spor]
  • Topa gidiş yönünü değiştirecek biçimde vurmak
[mecaz]
  • Kendi yanına çekmek, beğenisini, sevgisini kazanmak

    Gönlümü çelen bir söz söyle.

[mecaz]
  • Düşünce ve davranış birbirini tutmamak, birbirine ters düşmek

    Bu sözünüz deminkini çeliyor.


ELEMGE


[isim]
  • Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için kullanılan ve bir eksen üzerinde dönen araç

    Bu rutubetli mahzenin loş serinliği içine elemgelerini kurmuşlar, iplik eğiriyorlar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar


GELEME


[isim] [halk ağzında]
  • İki yıl sürülmeyen, boş tarla

GELMEK


[-e] [nesnesiz] [-den]
  • Ulaşmak, varmak

    Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş - Bekir Sıtkı Erdoğan

[-e]
  • Bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek

    Dediğime geldiniz mi?

[-e]
  • Uygun düşmek

    Caddelerde oturmaya gelmez. - Ömer Seyfettin

[-e]
  • Başlamak, ortaya çıkmak
[yardımcı fiil]
  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur

    Alışageldiğimiz bir anlamı vardı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ...-e gelince
  • gel de (veya gelsin de)
  • gel demesi kolay ama git demesi güçtür
  • gel denilen yere gitmeye ar eyleme, gelme denilen yere gidip yerini dar eyleme
  • geldik yüze, çıktık düze
  • geleceği varsa göreceği de var
  • gelip çatmak (veya dayanmak)
  • gelip geçmek
  • gel keyfim gel
  • gelsin ... (veya gelsin ... gitsin ...)
  • gel zaman git zaman

Birleşik Kelimeler: gelgeç, gelgel, gelip geçici, gide gele, gitmeli gelmeli, varagele, rastgele, taygeldi, gelgelelim, kendigelen, karşı gelim, tümdengelim, söz gelimi, süregelmek


SEZMEK


[-i]
  • Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş veya olacak bir şeyi anlamak, kestirmek, hissetmek

    Düşüncelerinde en uzak bir şüphenin gölgesini bile sezmek mümkün değildi. - Hamdullah Suphi Tanrıöver


SEÇMEK


[-i]
  • Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak

    Ben bu kitabı seçtim.

[nesnesiz]
  • Titiz davranmak, kolay kolay beğenmemek

    O yemek seçer, her şeyi yemez.


ÜÇLEME


[isim]
  • Üçlemek işi
[sıfat]
  • Üçü bir arada bükülmüş

    Üçleme halat.

[edebiyat]
  • Bentleri üçer dizeli olan türkü
[edebiyat]
  • Bir yazarın, konu ve fikrî yapı olarak birbirini izleyen üç eseri, triloji
[din bilgisi]
  • Teslis

    Din inancı vardır ki akla hiç dayanmaz, Hristiyanların üçleme inancı gibi. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[spor]
  • Bir oyuncunun aynı karşılaşmada üç sayı yapması durumu