RUBİDYUM ile Oluşan Kelimeler (RUBİDYUM Kelime Türetme)



RUBİDYUM harflerinden oluşan 27 kelime bulunuyor. RUBİDYUM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Rubidyum kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

RUBİDYUM17

5 Harfli Kelimeler

DUYUM12, YUDUM12, BUYUR11, YURDU11, DUMUR10, DURUM10, YUMRU10

4 Harfli Kelimeler

DUYU10, UYDU10, UYUM9, BURU8, DURU8, MUDİ8, UYUR8, UMUR7, RUMİ6

3 Harfli Kelimeler

DUY8, UDİ6, UMU6, BİR5, RUM5, MİR4

2 Harfli Kelimeler

BU5, İM3, Mİ3, UR3


İM


[isim]
  • İşaret

Birleşik Kelimeler: im bilimi, çizgi im, kesme imi


Mİ (Kelime Kökeni: İtalyanca mi)


[isim] [müzik]
  • Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota işareti

UR


[isim] [tıp]
  • Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon

    Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru


MİR (Kelime Kökeni: Farsça mīr)


[isim] [eskimiş]
  • Baş, kumandan, amir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mirim

Birleşik Kelimeler: miralay, mirliva


BİR


[isim]
  • Sayıların ilki
[sıfat]
  • Aynı, benzer

    Beni daim şen gören safdiller öyle sansın / Ne bilsinler ki onlar bence birdir elem, haz - Enis Behiç Koryürek

[sıfat]
  • Beraber

    Hep biriz, ayrılmayız.

[sıfat]
  • Bu sayı kadar olan

    Bir kalem.

[sıfat]
  • Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı)

    Aydınlık bir odada, iki duvarın kesiştiği köşede zayıf, yaşlı bir adam yatıyordu. - Ayla Kutlu

[sıfat]
  • Tek

    Allah tektir ve birdir, amenna! - Ahmet Kabaklı

[sıfat]
  • Eş, aynı, bir boyda

    Bu kalemlerin ikisi birdir, hangisini isterseniz alınız.

[sıfat]
  • Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek

    Bizim kesemiz birdir.

[sıfat]
  • Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer
[zarf]
  • Bir kez

    Bir ona, bir sana, bir de bana baktı.

[zarf]
  • Sadece

    Her şey bitti, bir bu kaldı.

[zarf]
  • Ancak, yalnız

    Bunu bir sen yapabilirsin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... bir hâl almak (hâle girmek)
  • bir ... bir (veya bir de)
  • bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım
  • bir adama kırk gün ne dersen o olur
  • bir ağaçta gül de biter diken de
  • bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır
  • bir anaya bir kız, bir kafaya bir göz
  • bir arpa boyu (gitmek veya yol almak)
  • bir aşağı bir yukarı
  • bir atımlık barutu olmak (veya kalmak)
  • bir ayağı çukurda olmak
  • bir ayak üstünde bin yalan söylemek
  • bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek
  • bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez
  • bir baltaya sap olamamak
  • bir bardak suda fırtına koparmak
  • bir başa bir göz yeter
  • bir başka (olmak)
  • bir baştan (veya uçtan) bir başa (veya uca)
  • bir ben, bir de Allah bilir
  • bir biçimine getirmek
  • bir boka yaramamak
  • bir bu eksikti
  • bir çatı altında (olmak veya bulunmak)
  • bir çekirdek geri kalmamak
  • bir çiçekle bahar (veya yaz) olmaz
  • bir çöplükte iki horoz ötmez
  • bir çuval inciri berbat etmek
  • bir dalda durmamak
  • bir de
  • bir dediği bir dediğini tutmamak
  • bir dediği iki olmamak
  • bir dediğini iki etmemek
  • bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış
  • bir deri bir kemik (kalmak)
  • bir dikili ağacı olmamak
  • bir dikiş kaldı
  • bir dokun bin ah işit (veya dinle) (kâseifağfurdan)
  • bir don bir gömlek
  • bir dostluk kaldı!
  • bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir
  • bir dudağı yerde bir dudağı gökte
  • bir düşüncedir (veya düşünce) almak
  • bire ... vermek
  • bire beş katmak
  • bire bin katmak
  • bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar
  • bir elini bırakıp ötekini öpmek
  • bir elinin verdiğini öbür elin görmesin
  • bir elin nesi var, iki elin sesi var
  • bir elin sesi çıkmaz
  • bir eli yağda bir eli balda (olmak)
  • bir elle verdiğini öbür elle almak
  • bir elmanın yarısı o, yarısı bu
  • bir fende kazık kakmak (veya çakmak)
  • bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır
  • bir fit bin büyü yerine geçer
  • bir gömlek aşağı
  • bir gömlek fazla eskitmiş olmak
  • bir görüş bir kör biliş
  • bir göz ağlarken öbür göz gülmez
  • bir göz gülmek
  • bir günden bir güne
  • bir günlük beylik beyliktir
  • bir hâl olmak
  • bir hizaya gelmek
  • biri bilmeyen bini hiç bilmez
  • bir içim su (gibi olmak)
  • bir iğne bir iplik olmak
  • bir ilke imza atmak
  • bir inat, bir murat
  • bir işaretine bakmak
  • bir işi başından kesmek
  • bir iş olmak
  • bir iştir oldu
  • bir kafada olmak
  • bir kapıya çıkmak
  • bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece
  • bir kaşık suda boğmak
  • bir kazanda kaynamak
  • bir kenara atılmak
  • bir kenarda durmak
  • bir kıza dünür düşmek
  • bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır
  • bir kolayını aramak
  • bir kolayını bulmak
  • bir kol çengi
  • bir koltuğa iki karpuz sığmaz
  • bir korkak bir orduyu bozar
  • bir koyundan iki post çıkarmak
  • bir Köroğlu, bir Ayvaz
  • bir köşeye atılmak
  • bir köşeye atmak
  • bir köşeye çekilmek
  • bir köşeye koymak
  • bir köşeye oturmak
  • bir köşeye sinmek
  • bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (veya dokunur)
  • bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
  • bir kurşun atımı
  • bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır
  • bir mum al da derdine yan
  • bir noktaya kadar
  • bir o kadar
  • bir olmak
  • bir olmak
  • bir o yana, bir bu yana
  • bir papel (veya pul) etmemek
  • bir pula satmak
  • bir selam bin hatır yapar
  • bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (veya üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge)
  • bir sıkımlık canı olmak
  • bir söylemek pir söylemek
  • bir söyle on dinle
  • bir sözünü (veya dediğini) iki etmemek
  • bir sürçen atın başı kesilmez
  • bir şey (veya şeyler) olmak
  • bir şey anlamamak
  • bir şeye benzememek
  • bir şeyler, bir şeyler
  • bir şey sanmak
  • bir şey söylemek
  • bir şey yapmak
  • bir tanem
  • bir tarafa bırakmak (veya koymak)
  • bir tarakta bezi olmamak
  • bir taşla iki kuş vurmak
  • bir tat, bin feryat
  • bir tek
  • bir tek atmak
  • bir tepe yıkılır, bir dere dolar
  • bir torba kemik
  • bir tuhaflığı olmak
  • bir tutmak (veya görmek)
  • bir varmış bir yokmuş
  • bir yakadan baş çıkarmak
  • bir yastığa baş koymak
  • bir yastıkta kocamak
  • bir yaşına daha girmek
  • bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden
  • bir yere kadar
  • bir yiyip bin şükretmek
  • bir yol tutturmak
  • bir yolunu bulmak

Birleşik Kelimeler: bir ağızdan, bir alay, bir âlem, bir an, bir anlamda, bir anlık, bir ara, bir aralık, bir araba, bir arada, bir atımlık, bir avuç, bir ayak evvel, bir ayak önce, biraz, bir bakıma, bir başına, bir başkası, bir bir, bir boy, bir çenekliler, bir çenetli, bir çırpıda, bir çift, bir çuval dolusu, bir daha, bir damla, bir defa, bir defacık, bir derece, bir diğeri, bir dikişte, bir dirhem, bir dizi, bir dolu, bir düzine, bir düziye, bir evcikli, bir gıdım, bir gözeli, bir gün evvel, bir gün önce, bir güzel, bir hamlede, bir hayli, bir hoş, bir hücreli, bir iki, birkaç, bir kalem, bir karar, bir karış, bir kere, bir koşu, bir küme, bir lahza, bir lokma, bir milyonluk, bir müddet, bir nebze, bir nefes, bir nevi, bir nice, bir numara, bir ölçüde, bir örnek, bir paralık, bir parça, bir parmak, bir sıra, bir solukta, bir süre, bir sürü, bir tabur, bir tahtada, birtakım, bir tane, bir temiz, bir terimli, bir tomar, bir tuhaf, bir tutam, bir türlü, bir vakitler, bir yana, bir yanda, bir yandan, bir yığın, bir yol, bir yudum, bir zahmet, bir zaman, birdenbire, birdirbir, birebir, bire bir, bire bir eşleme, ağzı bir, arada bir, ayda yılda bir, beş bir, binbir, binde bir, bire bir, daha bir, dört bir, elde bir, ellibir, hangi bir, hep bir ağızdan, her bir, herhangi bir, hiçbir, iki bir, ikide bir, kapı bir komşu, kırkyılda bir, nisan bir, nisan bir şakası, onbiraylık, şöyle bir, üç bir, yirmibir, ikide birde, başka biri, hiçbiri


RUM (Kelime Kökeni: Arapça rūm)


[isim]
  • Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse
[tarih]
  • Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan, Roma yurttaşı haklarına sahip olan halk
[eskimiş]
  • Anadolu

Birleşik Kelimeler: Rum ateşi


BU


[sıfat]
  • Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz

    Hiçbiri bu çocukların eline su dökemez. - Ahmet Ümit

[zamir]
  • En yakında bulunan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan bir söz

    Oysa bizi bekleyen yaşam bu değildi. - Reha Mağden

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bu abdestle daha çok namaz kılınır
  • bu denli
  • bu kadar
  • bu kadar kusur kadı kızında da bulunur
  • bu minval üzere
  • buna değdi (idi) buna değmedi (idi) demek
  • bunda bir iş var
  • bundan
  • bundan iyisi can sağlığı
  • bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
  • bu sıcağa kar mı dayanır?
  • bu yana

Birleşik Kelimeler: bu açıdan, bu arada, bu bakımdan, bu cümleden, bu gidişle, bu gözle, bu haysiyetle, bu kabîl, bu meyanda, bu sefer, bu takdirde, bu takım, bu türlü, bu yönden, bu yüzden, bununla beraber, bununla birlikte, işbu, o bu, şu bu


RUMİ (Kelime Kökeni: Arapça rūmī)


[isim]
  • Anadolu Selçuklularının üsluplaştırdıkları filiz, yaprak ve hayvan motiflerinden oluşmuş dolaşık süsleme
[sıfat] [tarih]
  • Anadolu ile ilgili, Anadolu'ya bağlı, Anadolu'da yaşayan
[eskimiş]
  • Bizans İmparatorluğu'na ve bu imparatorluğun egemenliği altındaki kimselere ilişkin

Birleşik Kelimeler: Rumi takvim


UDİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿūdī)


[isim] [müzik]
  • Ut çalan çalgıcı, utçu

UMU


[isim]
  • Umut, istek, arzu

UMUR (Kelime Kökeni: Arapça umūr)


[isim]
  • Aldırış etme, önem verme

    Kim aldırır? Annesi umurumda mıydı benim? - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • umurumda değil
  • umurumun teki
  • umurunda olmamak

[isim] [eskimiş]
  • İşler

    Artık siyaset ve hükûmet umurunu erbabına bırak! - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: umurgörmüş


BURU


[isim] [halk ağzında]
  • Sancı, buruntu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • burusu tutmak (veya tutulmak)


DURU


[sıfat]
  • Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
[mecaz]
  • Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.)

    Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu. - Ayşe Kulin

Birleşik Kelimeler: arı duru


MUDİ (Kelime Kökeni: Arapça mūdiʿ)


[isim]
  • Bankaya para yatıran kimse
[eskimiş]
  • Emanet bırakan kimse

UYUR


[sıfat]
  • Uyuyan

Birleşik Kelimeler: uyurgezer, uyur göz, uyur uyanık