PÜRÇÜKSÜZ ile Oluşan Kelimeler (PÜRÇÜKSÜZ Kelime Türetme)



PÜRÇÜKSÜZ harflerinden oluşan 24 kelime bulunuyor. PÜRÇÜKSÜZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Pürçüksüz kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

9 Harfli Kelimeler

PÜRÇÜKSÜZ26

8 Harfli Kelimeler

ÇÜRÜKSÜZ21

7 Harfli Kelimeler

ÜRKÜSÜZ17

6 Harfli Kelimeler

KÜPSÜZ18, PÜRÇÜK17

5 Harfli Kelimeler

PÜRÜZ16, PÜSÜR14, ÜSKÜP14, SÜZÜK13, ÇÜKÜR12, ÇÜRÜK12, KÜRSÜ10

4 Harfli Kelimeler

ÜÇÜZ14, SÜRÇ10, KÜSÜ9, SÜRÜ9, ÜRKÜ8

3 Harfli Kelimeler

KÜP9, PÜR9, ÇÜK8, KÜS6, KÜR5

2 Harfli Kelimeler

ÜÇ7, ÜS5


KÜR (Kelime Kökeni: Fransızca cure)


[isim]
  • İyi bakım ve ilaç tedavisi

    Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kür yapmak

[sıfat]
  • İnatçı, hırslı (adam)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kürünü kırmak
  • kürünü öldürmek


ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)


[isim] [matematik]
  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır
[isim] [eskimiş]
  • Kök, asıl, temel, esas
[askerlik]
  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü


KÜS


[sıfat]
  • Dargın

    Bu sınıfta küs çocuklar var.


ÜÇ


[isim]
  • İkiden sonra gelen sayının adı
[sıfat]
  • İkiden bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • üç aşağı beş yukarı
  • üç aşağı beş yukarı dolaşmak
  • üç günlük ömür
  • üç maymunu oynamak
  • üç nalla bir ata kaldı

Birleşik Kelimeler: üç adım, üçayak, üç aylar, üç aylık, üç başlı, üç beş, üç beyaz, üç bir, üç birlik kuralı, üç boyutlu, üç buçuk, üçbudak, üç buutlu, üççatal, üççeyrek, üç durum yasası, üç düzlemli, üç etek, üçgen, üçgül, üç hâl kanunu, üç iki, üçkâğıt, üçkat, üç nokta, üç otuzunda, üç parmaklı, üçtaş, üçteker, üçtelli, üçten dokuza, beş üç


ÜRKÜ


[isim]
  • Topluluğu saran ortak korku, panik

ÇÜK


[isim] [kaba konuşmada]
  • Erkeklik organı

KÜSÜ


[isim] [halk ağzında]
  • Küskünlük

SÜRÜ


[isim]
  • Evcil hayvanlar topluluğu

    Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu. - Refik Halit Karay

[mecaz]
  • Yönlendirilebilen insan topluluğu

    Sokaklarda alay geçerken başka çocuklar da sürüye katılır, mektebe kadar giderler. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sürüden ayrılanı kurt kapar
  • sürüden ayrılmak
  • sürüsüne bereket!
  • sürüyü güden kurdu görür

Birleşik Kelimeler: sürü sepet, sürü sürü, bir sürü


KÜP


[isim]
  • Su, pekmez, yağ vb. sıvıları veya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap

    Ahırda kırık bir küpün içine, samanlarla çuvalların altına saklamış, gitti, getirdi. - Haldun Taner

[argo]
  • Sarhoş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • küpe dönmek
  • küp gibi
  • küplere binmek
  • küpünü (veya küplerini) doldurmak

Birleşik Kelimeler: akıl küpü, altın küpü, boyacı küpü, dert küpü, sır küpü, sinir küpü, yağ küpü

[isim] [matematik]
  • Birbirine eşit karelerden oluşan altı yüzlü dikdörtgen, mikâp

    Tavla zarı küp biçimindedir.

Birleşik Kelimeler: küpkök, küp şeker, birimküp, metreküp


PÜR (Kelime Kökeni: Farsça pur)


[sıfat] [eskimiş]
  • Dolu (II)
[isim] [halk ağzında]
  • Çam, ardıç, ladin ağaçlarının iğne gibi ince yaprakları

KÜRSÜ (Kelime Kökeni: Arapça kursī)


[isim]
  • Kalabalığa karşı konuşma yapanların önünde bulunan yüksekçe yer

    İki gün süren tartışmalardan sonra Mustafa Kemal kürsüye geldi. - Falih Rıfkı Atay

[halk ağzında]
  • Sandalye
[eskimiş]
  • Bir fakültede araştırma ve öğretim birimi, bölüm

Birleşik Kelimeler: kürsü başkanı, kürsü hocası, kürsü şeyhi, baca kürsüsü


S


[kimya]
  • Kükürt elementinin simgesi

ÇÜKÜR


[isim] [halk ağzında]
  • Bir yüzü balta, bir yüzü kazma olan araç

ÇÜRÜK


[sıfat]
  • Çürümüş olan

    Yabancı, kirli, çürük dişlerini göstererek gülümsüyordu. - Ömer Seyfettin

[isim]
  • Vurma veya sıkıştırma yüzünden vücutta oluşan mor leke

    Hemen her gece sille tokat adamakıllı dayak yiyor, her yanı çürük içinde. - Attila İlhan

[mecaz]
  • İş göremez, hastalıklı
[mecaz]
  • Sağlam bir temele veya kanıtlara dayanmayan

    Çürük dava. Çürük iddia.

[mecaz]
  • Sakat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çürüğe çıkarmak
  • çürük (veya çürüğe) çıkmak
  • çürük tahta çivi (veya mıh) tutmaz
  • çürük tahtaya basmak

Birleşik Kelimeler: çürük boya, çürük çarık, çürük elma, çürük gaz, çürük iş, çürük para, çürük raporu, çürük sakız, ipi çürük, kırmızı çürük, vişneçürüğü


SÜZÜK


[sıfat]
  • Zayıf, güçsüz, süzgün

    Parasızın yürüyüşü sürtük, gözleri süzük, rengi uçuk, sesi bozuktur. - Refik Halit Karay