PROBLEMSİZ Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



PROBLEMSİZ harflerini içeren 4 harfli 46 kelime bulunuyor. 4 harfli PROBLEMSİZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Problemsiz ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Problemsiz olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

PRİZ11, BEZM10, OBEZ10, PESO10, SPOR10, BRİZ9, İZBE9, PRES9, PRİM9, REPO9, SLİP9, SELP9, SEPİ9, BROM8, PİRE8, PERİ8, ROZE8, SOBE8, SEZİ8, BESİ7, BEİS7, LOBİ7, MİSO7, MORS7, RİZE7, ZİLE7, BİLE6, BERİ6, BELİ6, ESİM6, EROS6, İBRE6, LOME6, SİLO6, ESİR5, ERİM5, EMİR5, ELİM5, İLME5, LİME5, LİSE5, MERİ5, REİS5, REMİ5, SERİ5, ERİL4


ERİL


[sıfat] [dil bilgisi]
  • Bazı dillerde erkek cinsten sayılan (kelime), müzekker

ESİR (Kelime Kökeni: Arapça esīr)


[isim]
  • Tutsak

    Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı. - İhsan Oktay Anar

[mecaz]
  • Bir düşünceye veya bir kimseye körü körüne bağlı olan kimse

    Onun güzelliğinin esiri oldular.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esir almak
  • esir düşmek
  • esir etmek
  • esir olmak
  • esir yatmak

Birleşik Kelimeler: esir almaca, esir kampı, esir pazarı

[isim] [fizik]
  • Atomlar arasındaki boşluğu ve bütün evreni doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz

ERİM


[isim]
  • Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil

    El erimi. Göz erimi.

Birleşik Kelimeler: el erimi, göz erimi, kulak erimi, kurşun erimi

[isim]
  • Muştu

EMİR (Kelime Kökeni: Arapça emr)


[isim]
  • Buyruk, komut, talimat, ferman
[bitki bilimi]
  • Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emir almak
  • emir altına almak
  • emir vermek
  • emrine girmek
  • emrine vermek

Birleşik Kelimeler: emir cümlesi, emir eri, emir kipi, emir kulu, emir komuta zinciri, emirname, emir subayı, emretmek, emreylemek, emrihak, emrivaki, emre muharrer senet, yazılı emir, evvelemirde, arama emri, ita emri, ödeme emri, ölüm emri, tediye emri, verile emri

[isim]
  • Araplarda ve bazı Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı

ELİM (Kelime Kökeni: Arapça elīm)


[sıfat] [eskimiş]
  • Acıklı

    Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü. - Yahya Kemal Beyatlı


İLME


[isim]
  • İlmek işi

LİME (Kelime Kökeni: Farsça līme)


[isim] [eskimiş]
  • Parça

Birleşik Kelimeler: lime lime


LİSE (Kelime Kökeni: Fransızca lycée)


[isim]
  • Sekiz yıllık ilköğretimden sonra en az dört yıllık bir eğitimle hayata veya yükseköğretime hazırlayan ortaöğretim kurumu

    İlkokulu, liseyi birlikte okuduk, belki onda nostalji uyandırıyorum. - İnci Aral

[eskimiş]
  • Üç yıllık ortaokuldan sonra en az üç yıllık bir eğitimle hayata veya yükseköğretime hazırlayan ortaöğretim kurumu

Birleşik Kelimeler: açık lise, süper lise, teknik lise


MERİ (Kelime Kökeni: Arapça merʿī)


[sıfat] [hukuk]
  • Geçerli

    Fethi Bey hükûmeti, meri olan bu maddeyi tatbik ettiği için kürsüden izahat vermek ıztırarında kalıyor. - Yahya Kemal Beyatlı


REİS (Kelime Kökeni: Arapça reʾīs)


[isim]
  • Başkan
[denizcilik]
  • Küçük tekne kaptanı

    Üzgün gözlerle düşman reisine baktı. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: reis bey, reis efendi, reisülküttap, semtürreis, aile reisi, belediye reisi, ceza reisi, cumhur reisi, eyyam reisi, liman reisi


REMİ (Kelime Kökeni: Fransızca rami)


[isim]
  • Genellikle dört kişi arasında elli kâğıtlık bir deste ve iki jokerle oynanan bir iskambil oyunu

SERİ (Kelime Kökeni: Fransızca série)


[isim]
  • Herhangi bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi

    Bu, seri hâlinde yazılmış bir yazı değildir. - Sait Faik Abasıyanık

Birleşik Kelimeler: seri imalat, seri katil, seri üretim

[sıfat]
  • Hızlı

    Nazik ve oynak tavırlar, seri kelimelerle sözüne devam etti. - Reşat Nuri Güntekin

[zarf]
  • Hızlı bir biçimde

    Seri konuşuyor.


BİLE


[bağlaç]
  • Da, de, dahi

    Dayak yemedim, azar bile işitmedim. - Ayla Kutlu

[zarf] [eskimiş]
  • Birlikte

    Yarın olsun, hayır bile gelsin. - Orhan Kemal

[zarf]
  • Üstelik

    Türkü çağırmak şöyle dursun, konuşamıyorduk bile. - Azra Erhat


BERİ


[isim]
  • Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı, öte karşıtı

    Biraz beriye geliniz.

[sıfat]
  • Bu uzaklıkta bulunan

    Ağaçlardan, karanlığın beri tarafına doğru bir nehir akışı var. - Sait Faik Abasıyanık

[edat]
  • -den bu yana

    Altı ayı aşkın bir zamandan beri hazırlanıyordu bu yolculuk. - Abidin Dino

Birleşik Kelimeler: enberi, çekberi, deminden beri, gelberi, günberi, öteberi, öteden beri, tez beri, yerberi, öteden beriden, ötesi berisi, öteye beriye


BELİ (Kelime Kökeni: Farsça belī)


[edat] [eskimiş]
  • Evet