PREZİDYUM harflerini içeren 4 harfli 25 kelime bulunuyor. 4 harfli PREZİDYUM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
PRİZ11,
EDİP10,
PİDE10,
DİZE9,
DERZ9,
PRİM9,
PERU9, RUPİ9,
DİYE8,
DEYİ8,
MUDİ8,
PİRE8,
PERİ8,
UMDE8,
YEDİ8,
EDİM7,
MİDE7,
RİZE7,
DERİ6,
RUMİ6,
UMRE6,
ERİM5,
EMİR5,
MERİ5,
REMİ5
ERİM
[isim]
-
Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil
El erimi. Göz erimi.
Birleşik Kelimeler: el erimi, göz erimi, kulak erimi, kurşun erimi
[isim]
EMİR
(Kelime Kökeni: Arapça emr)
[isim]
-
Buyruk, komut, talimat, ferman
[bitki bilimi]
-
Orta Anadolu'da şarap yapımı için üretilen, orta kalın kabuklu, beyaz renkli, kısa ve karışık budanan bir tür üzüm
Ata Sözleri ve Deyimler
- emir almak
- emir altına almak
- emir vermek
- emrine girmek
- emrine vermek
Birleşik Kelimeler: emir cümlesi, emir eri, emir kipi, emir kulu, emir komuta zinciri, emirname, emir subayı, emretmek, emreylemek, emrihak, emrivaki, emre muharrer senet, yazılı emir, evvelemirde, arama emri, ita emri, ödeme emri, ölüm emri, tediye emri, verile emri
[isim]
-
Araplarda ve bazı Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı
MERİ
(Kelime Kökeni: Arapça merʿī)
[sıfat] [hukuk]
REMİ
(Kelime Kökeni: Fransızca rami)
[isim]
-
Genellikle dört kişi arasında elli kâğıtlık bir deste ve iki jokerle oynanan bir iskambil oyunu
DERİ
[isim]
[sıfat]
Ata Sözleri ve Deyimler
- derisi kemiklerine yapışmak
- derisine sığmamak
- derisini yüzmek
Birleşik Kelimeler: deri altı, alt deri, dış deri, iç deri, orta deri, üst deri, dana derisi, domuz derisi, kaplan derisi, tırnak derisi, yılan derisi
[isim] [halk ağzında]
RUMİ
(Kelime Kökeni: Arapça rūmī)
[isim]
-
Anadolu Selçuklularının üsluplaştırdıkları filiz, yaprak ve hayvan motiflerinden oluşmuş dolaşık süsleme
[sıfat] [tarih]
-
Anadolu ile ilgili, Anadolu'ya bağlı, Anadolu'da yaşayan
[eskimiş]
-
Bizans İmparatorluğu'na ve bu imparatorluğun egemenliği altındaki kimselere ilişkin
Birleşik Kelimeler: Rumi takvim
UMRE
(Kelime Kökeni: Arapça ʿumre)
[isim]
-
Hac mevsimi dışında Kâbe'yi ve Mekke'nin öbür kutsal yerlerini ziyaret etme
EDİM
[isim]
[felsefe]
[hukuk]
-
Alacaklının isteyebileceği ve borçlunun yapmak zorunda olduğu davranış, ivaz
[ruh bilimi]
-
Belirli bir durumla karşılaştığı zaman kişinin yapabildiği davranış
Birleşik Kelimeler: edim bilimi
MİDE
(Kelime Kökeni: Arapça miʿde)
[isim] [anatomi]
-
Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında besinlerin sindirime hazır duruma getirildiği; omurgasız hayvanlarda ise sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan parçası
[mecaz]
[mecaz]
Ata Sözleri ve Deyimler
- mide (veya midesini) bulandırmak
- midesi almamak (veya kaldırmamak veya kabul etmemek veya götürmemek)
- midesi bulanmak
- midesi ekşimek (veya kaynamak veya yanmak)
- midesi ezilmek (veya kazınmak)
- mideye indirmek
- mideye oturmak
- mideyi bastırmak
Birleşik Kelimeler: mide ağzı, mide fesadı, mide kapısı, mide spazmı
RİZE
[isim]
-
Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
DİYE
[zarf]
-
Herhangi bir yargıya vararak
DEYİ
[isim] [dil bilimi]
-
Dil, söz, işaret, mimik vb. anlatım araçlarının bütünü, logos
[felsefe]
-
Hristiyan felsefesinde Tanrı kelamını insanlara ulaştıran oğul, logos
Birleşik Kelimeler: ön deyi
MUDİ
(Kelime Kökeni: Arapça mūdiʿ)
[isim]
-
Bankaya para yatıran kimse
[eskimiş]
PİRE
[isim] [hayvan bilimi]
-
Pireler takımından, insanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek (Pulex)
Ata Sözleri ve Deyimler
- pire gibi
- pire için yorgan yakmak
- pireye kızıp yorgan yakmak
- pireyi deve yapmak
- pireyi gözünden vurmak
Birleşik Kelimeler: pirekapan, pirekıran, pire otu, su piresi
PERİ
(Kelime Kökeni: Farsça perī)
[isim]
[mecaz]
-
Çok güzel, alımlı, becerikli kadın
Ata Sözleri ve Deyimler
- peri gibi
- perileri bağdaşmak
- perisi hoşlanmamak
Birleşik Kelimeler: peribacası, peri hastalığı, peri masalı, peri masası, peri oyunu, peri piramidi, ilham perisi, iyilik perisi, superisi