PREZERVATİF Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



PREZERVATİF harflerini içeren 5 harfli 45 kelime bulunuyor. 5 harfli PREZERVATİF kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FETVA17, FEVRİ17, VEFAT17, FRAPE15, PERVA15, AVİZE14, EVAZE14, EFRİZ14, FİREZ14, FREZE14, İZAFE14, İFRAZ14, TEVZİ14, TAVİZ14, VEZİR14, ZİRVE14, ZARİF14, ZAFER14, ZEVAT14, ZEFİR14, TAZİP12, ARİFE11, AREFE11, AVRET11, EVRAT11, ETRAF11, EFRAT11, FİRAR11, FİTRE11, İFRAT11, İFTAR11, REVİR11, RAFİT11, TARİF11, TERFİ11, VERİT11, VARİT11, PARTİ9, TAPİR9, TEPİR9, AZERİ8, TARİZ8, TERZİ8, ZERRE8, ARTER5


ARTER (Kelime Kökeni: Fransızca artère)


[isim] [anatomi]
  • Atardamar

AZERİ (Kelime Kökeni: Farsça āẕer + Arapça -ī)


[isim]
  • Azerbaycan Türkü

TARİZ (Kelime Kökeni: Arapça taʿrīż)


[isim] [eskimiş]
  • Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, taşlama

    Bununla beraber sitemleri ve tarizleri onunkilerden çok daha ince ve nezihtir. - İbrahim Alâeddin Gövsa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarizde bulunmak
  • tariz etmek


TERZİ (Kelime Kökeni: Farsça derzī)


[isim]
  • Giysi biçip diken kimse, dikişçi

    Bir şehrin yedi mahallesinde herkesin baş eğdiği bir terzi olmalıydım. - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • terzi kendi söküğünü dikemez

Birleşik Kelimeler: terzihane, kumaşlı terzi, kumaşsız terzi, erkek terzisi, kadın terzisi


ZERRE (Kelime Kökeni: Arapça ẕerre)


[isim]
  • Çok küçük parçacık

    Kendi servetinden bir zerresini vatan namına feda etmemişti. - Ömer Seyfettin

[eskimiş]
  • 0,00156 gram olan ağırlık ölçü birimi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zerre kadar
  • zerresi (veya zerre kadar eseri) kalmamak (veya olmamak veya yok)


PARTİ (Kelime Kökeni: Fransızca parti)


[isim]
  • Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk, fırka

    Parti tarafından önerilen genel konular ile ozanın duyduğu şey arasında çelişki olamaz. - Necip Fazıl Kısakürek

Birleşik Kelimeler: parti ocağı, partilerüstü, kardeş parti, merkez parti, siyasal parti, siyasi parti, muhalefet partisi

[isim]
  • Bir bütünün parçası, kısım

    Yedi sekiz balyalık bir partiden bir buçuk iki kilo tütün yürütüyordu. - Necati Cumalı

[ekonomi]
  • Tutam (II)
[mecaz]
  • Çok ucuza elde edilen şey
[mecaz]
  • Vurgun, kazanç

    Kazanmakta olduğu partinin güme gitmesinden korkan terlikçi İhsan... - Haldun Taner

[müzik]
  • Armoniyi oluşturan ezgilerden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • parti çevirmek
  • parti vermek
  • partiyi kaybetmek
  • partiyi vurmak

Birleşik Kelimeler: gardenparti


TAPİR (Kelime Kökeni: Fransızca tapir)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Tapirgillerden, bir çeşidi Asya ve Afrika'nın tropikal bölgelerinde yaşayan, 2 metre uzunluğunda, kısa hortumlu bir tür hayvan (Tapirus)

TEPİR


[isim] [halk ağzında]
  • Tahılı saman ve kavuzlardan ayırmaya yarayan, kıldan veya kamıştan yapılmış elek

ARİFE (Kelime Kökeni: Arapça ʿarefe)


[isim]
  • Belirli bir günün, olayın bir önceki günü veya ona yakın günler, ön gün

    Bazı ramazan ve bayram arifelerinde teyzelerim beni Eyüp'teki aile mezarlığına götürürlerdi. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arifeyi gösterip bayramı göstermemek

Birleşik Kelimeler: arife günü


AREFE


[isim]
  • 343 arife

AVRET (Kelime Kökeni: Arapça ʿavret)


[isim]
  • Edep yeri

Birleşik Kelimeler: setriavret


EVRAT (Kelime Kökeni: Arapça evrād)


[isim] [eskimiş] [din bilgisi]
  • Müslümanlarca belirli zamanlarda okunması âdet olan dualar ve Kur'an ayetleri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • evrat çekmek


ETRAF (Kelime Kökeni: Arapça eṭrāf)


[isim]
  • Yanlar, taraflar

    Her vakit oturdukları büyücek masanın etrafına yerleştiler. - Peyami Safa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • etrafı boş bulmak
  • etrafında dört (veya pervane gibi) dönmek (veya pervane olmak)
  • etrafını almak (veya sarmak)


EFRAT (Kelime Kökeni: Arapça efrād)


[isim] [eskimiş]
  • Bireyler, fertler
[askerlik]
  • Erler, erat

    Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • efradını cami, ağyarını mâni

Birleşik Kelimeler: kura efradı


FİRAR (Kelime Kökeni: Arapça firār)


[isim]
  • Kaçma, kurtulma

    Bu gidişe firar denilmez, kurtuluşa gidiyoruz. - Aka Gündüz

[hukuk]
  • Bir sanık, tutuklu veya hükümlünün gözcülerin elinden kurtulması

    Bu ikinci firar teşebbüsünden sonra kendim de pişman oldum. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • firar etmek