PİKAJCI ile Oluşan Kelimeler (PİKAJCI Kelime Türetme)



PİKAJCI harflerinden oluşan 18 kelime bulunuyor. PİKAJCI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Pikajcı kelimesinin anlamı nedir? Pikajcı ile başlayan kelimeler. İçinde pikajcı olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

PİKAJCI24

5 Harfli Kelimeler

PİKAJ18

4 Harfli Kelimeler

İCAP11, KAPI9, İPKA8

3 Harfli Kelimeler

JAK12, CİP10, ACI7, KİP7, KAP7, PAK7, PİK7, CIK7, AKI4, İKA3

2 Harfli Kelimeler

İP6, AK2, Kİ2


AK


[isim]
  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı
[sıfat]
  • Bu renkte olan
[sıfat] [mecaz]
  • Temiz
[sıfat] [mecaz]
  • Dürüst
[sıfat] [mecaz]
  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı


Kİ (Kelime Kökeni: Farsça ki)


[bağlaç]
  • Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz

Birleşik Kelimeler: hâlbuki, vakta ki, kaldı ki


AKI


[isim] [fizik]
  • Herhangi bir kuvvet alanında, belli bir düzlemin belli bir bölümünden geçtiği varsayılan güç çizgileri, seyelan

Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışınım akısı


İP


[isim]
  • İplik

    Tavandan ip yumakları, urganlar, gemici fenerleri sarkardı. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Asarak öldürme cezası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ip atlamak
  • ipe çekmek
  • ipe dizmek
  • ipe gelesice
  • ipe gitmek
  • ipe sapa gelmemek
  • ipe un sermek
  • ipi (birinin) eline geçmek
  • ipi çözmek
  • ipi kırmak
  • ipi koparmak
  • ip inceldiği yerden kopar
  • ipini çekmek
  • ipini kırmak
  • ipini koparmak
  • ipin ucunu kaçırmak
  • ipi sapı yok
  • ipiyle kuyuya inilmez
  • ip koptuğu yerden bağlanır
  • iple çekmek
  • ipleri birinin elinde olmak
  • ip takmak
  • ipten almak
  • ipten kazıktan kurtulmuş
  • ipten kuşak kuşanmak

Birleşik Kelimeler: ip cambazı, ip iskelesi, ip merdiven, ip torba, ipucu, ipi çürük, ipi kırık, yağlı ip, çamaşır ipi, çırpı ipi, diş ipi, İngiliz ipi


ACI


[isim]
  • Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı

    Acıyı sever.

[sıfat]
  • Tadı bu nitelikte olan

    Acı kahvesini yudumluyordu. - Tarık Buğra

[mecaz]
  • Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem

    İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]
  • Çarpıcı, göz alıcı (renk)
[sıfat] [mecaz]
  • Keskin, şiddetli

    Acı poyraz kuvvetle esiyordu. - Orhan Kemal

[sıfat] [mecaz]
  • Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acı (veya acılar) görmek
  • acı acıyı keser, su sancıyı
  • acı çekmek (veya duymak)
  • acı gelmek
  • acı patlıcanı kırağı çalmaz
  • acısı çıkmak
  • acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek)
  • acısına dayanamamak
  • acısını almak
  • acısını almak
  • acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek)
  • acısını çekmek
  • acısını çıkarmak
  • acısını görmek
  • acısı ortaya çıkmak
  • acı söylemek
  • acı vermek

Birleşik Kelimeler: acı acı, acı ağaç, acı badem, acı bakla, acı bal, acı balık, acı ceviz, acı çiğdem, acı elma, acı fren, acı gerçek, acı haber, acı hıyar, acıkara, acı karpuz, acı kavak, acı kavun, acı kök, acı kuvvet, acı marul, acı meyan, acı ot, acı pelin, acı sakız, acı söz, acı su, acı tatlı, acı yavşan, acı yeşil, acı yonca, can acısı, ciğer acısı, evlat acısı, iç acısı, içler acısı, kalp acısı, kuyruk acısı, yürek acısı, yürekler acısı


KİP


[isim] [dil bilgisi]
  • Fiillerde belirli bir zamanla birlikte konuşanın, dinleyenin ve hakkında konuşulanın, teklik veya çokluk olarak belirtilmiş biçimi, sıyga
[felsefe]
  • Değişebilen, geçici nitelik, san karşıtı

    Bir maddenin biçimi bir kiptir, ağırlığı ise sanlarından biridir.

[sıfat] [halk ağzında]
  • Uygun, tıpatıp gelen
[sıfat] [halk ağzında]
  • Sağlam, dayanıklı
[eskimiş]
  • Örnek, kalıp

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kip gelmek

Birleşik Kelimeler: dilek kipi, emir kipi, gelecek zaman kipi, gereklik kipi, haber kipi, şart kipi, bildirme kipi, isteme kipleri


KÂP (Kelime Kökeni: Arapça kaʿb)


[isim] [eskimiş]
  • Aşık kemiği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâbına varamamak

[isim]
  • İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kabına sığmamak

Birleşik Kelimeler: kap kacak, bileşik kap, birleşik kap, ayakkabı, deney kabı, kurutma kabı, su kabı, bileşik kaplar, birleşik kaplar

[isim]
  • Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi

PAK (Kelime Kökeni: Farsça pāk)


[sıfat]
  • Temiz

    Efendiler, bizim çehremiz her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır. - Atatürk

Birleşik Kelimeler: ak pak, pirüpak, temiz pak, akça pakça


PİK (Kelime Kökeni: İngilizce pig)


[isim]
  • Dökme demir

Birleşik Kelimeler: pik boru

[isim] [denizcilik]
  • Geminin kıç tarafındaki bayrak serenine açılan üçgen biçimindeki yelken
[isim]
  • Maça

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pik yapmak


CIK


[ünlem] [halk ağzında]
  • "Yok, olmaz" anlamında kullanılan bir söz

İPKA (Kelime Kökeni: Arapça ibḳā)


[isim] [eskimiş] [hukuk]
  • Yerinde, önceki durumunda bırakma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ipka etmek


KAPI


[isim]
  • Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı

    Çıtalarla yapılma telli bir kapı koymuşlardı ortasına. - Cahit Uçuk

[tarih]
  • Osmanlı Devleti'nde resmî görev yeri
[bilişim]
  • Sadece bir konuda yoğunlaşmış bilgilerin yer aldığı genel ağ sayfası, portal
[mecaz]
  • Gelir, geçim, kısmet sağlayan yer, kaynak veya imkân

    Onların başvuracağı her kapıya gitmiş. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Gidere yol açan gereksinim

    Bayram geldi, yine masraf kapıları açıldı.

[mecaz]
  • Ev gezmesi için gidilen yer

    Bugün yine kaç kapı dolaştın?

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kapı açmak
  • kapı almak (veya yapmak)
  • kapı aralamak
  • kapı aramak
  • kapı baca açık (olmak)
  • kapıda kalmak
  • kapıdan çevirmek
  • kapıdan kovsan bacadan düşer (veya girer)
  • kapı dışarı etmek (veya atmak)
  • kapı gibi
  • kapı kadar
  • kapı kapı aramak
  • kapı kapı dolaşmak (veya gezmek)
  • kapıları açık tutmak
  • kapıları kapamak
  • kapılar yüzüne (veya üzerine veya üstüne) kapanmak
  • kapısına kilit vurmak
  • kapısını aşındırmak
  • kapısını çalmak
  • kapıya dayanmak
  • kapı yapmak
  • kapıyı açmak
  • kapıyı büyük açmak
  • kapıyı göstermek

Birleşik Kelimeler: kapı ağası, kapı ağzı, kapıaltı, kapı bir komşu, kapı çuhadarı, kapı duvar, kapı halkı, kapı kâhyası, kapı kapamaca, kapı karşı komşu, kapı kethüdası, kapı kolu, kapı komşu, kapıkule, kapı kulu, kapı mandalı, kapı oğlanı, kapı perdesi, kapı tokmağı, kapı yoldaşı, kapısı açık, açık kapı, ana kapı, ara kapı, çakma kapı, çarpma kapı, çat kapı, çekme kapı, çelik kapı, çift kapı, demir kapı, dış kapı, döner kapı, sağır kapı, taç kapı, topal kapı, yağlı kapı, yavru kapı, adalet kapısı, ağa kapısı, cümle kapısı, çıkış kapısı, devlet kapısı, ekmek kapısı, el kapısı, geçim kapısı, giriş kapısı, gümrük kapısı, hacet kapısı, hükûmet kapısı, kısmet kapısı, koltuk kapısı, komşu kapısı, kuzu kapısı, kuzuluk kapısı, mahkeme kapısı, masraf kapısı, mide kapısı, nizamiye kapısı, paşa kapısı, serasker kapısı, servis kapısı, sınır kapısı, sokak kapısı, şeyhülislam kapısı, umut kapısı, ümit kapısı


C


[kimya]
  • Karbon elementinin simgesi

İCAP (Kelime Kökeni: Arapça īcāb)


[isim]
  • Gerek, gereklik, ister, lüzum

    Buna, bittabi icabı gibi cevap verildi. - Atatürk

[mantık]
  • Olumlama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • icabına bakmak
  • icap etmek


PİKAJ (Kelime Kökeni: Fransızca piquage)


[isim]
  • Bilgisayarda dizilen yazıları milimetrik kartona yapıştırıp düzenleme işi