PEYGAMBERCE Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler



PEYGAMBERCE harflerini içeren 4 harfli 24 kelime bulunuyor. 4 harfli PEYGAMBERCE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GARP12, PRAG12, ACEP11, GECE11, EPEY10, GAYE10, GAYR10, GEBE10, PAYE10, GRAM9, RAMP9, CEBE9, APRE8, ACEM8, EPER8, PARE8, ERCE7, EMAY7, YEME7, BERE6, EYER6, REYE6, ERME5, MERA5


ERME


[isim]
  • Ermek işi

MERA (Kelime Kökeni: Arapça merʿā)


[isim] [coğrafya]
  • Otlak

    Yağmurun altında çobanıyla beraber meraya çıktı, birdenbire şaşırdı. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: mera bitkileri, mutlak mera, besi merası, dağ merası


BERE


[isim]
  • Bir yere çarpma, incitme veya vurma sonucu vücudun herhangi bir yerinde oluşan çürük
[isim]
  • Yuvarlak, yassı ve sipersiz başlık

    Lacivert beresini sallayarak bir fırtına gibi içeriye girdi. - Abdülhak Şinasi Hisar


EYER


[isim]
  • Binek hayvanlarının sırtına konulan, oturmaya yarayan nesne

    Gözlerini eyerin kuburluklarıyla atın doru boynunda hasıl olan gölgeli çizgiye dikmişti. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eyer boşaltmak
  • eyere de gelir semere de
  • eyeri boş kalmak
  • eyer kapatmak (veya kapamak)
  • eyer vurmak

Birleşik Kelimeler: eyer kaltağı, eyer kaşı


REYE (Kelime Kökeni: Fransızca rayé)


[sıfat]
  • Çizgili çubuklu çizgileri olan (kumaş)

    Fenerliler, sarı lacivert reye fanila giymişler. - Haldun Taner


ERCE


[zarf]
  • Er gibi, ere yakışır bir biçimde

    Şu değişik hâllerin hepsinden erce, erkekçe istifade etmelidir. - Ahmet Midhat

[zarf]
  • Erken, erken olarak

EMAY (Kelime Kökeni: Fransızca émail)


[isim]
  • Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak veya boyamak için kullanılan, saydam veya donuk cama benzeyen cila

YEME


[isim]
  • Yemek işi

    Aliş'e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular. - Halikarnas Balıkçısı

Birleşik Kelimeler: yeme içme


APRE (Kelime Kökeni: Fransızca apprêt)


[isim]
  • Kumaş veya derinin cilalanması, perdahlanması

ACEM (Kelime Kökeni: Arapça ʿacem)


[isim] [müzik]
  • Klasik Türk müziğinde mi notasına yakın bir perde

Birleşik Kelimeler: acemaşiran, acembuselik, acemkürdi

[isim]
  • İranlı

Birleşik Kelimeler: Acem halayı, Acem işi, Acem kılıcı, Acem lalesi, Acem pilavı


EPER


[isim]
  • Işığa karşı bakıldığında kâğıt tabakasının yapısal görünümü

PARE (Kelime Kökeni: Farsça pāre)


[isim] [eskimiş]
  • Parça, kısım

Birleşik Kelimeler: pare pare, ciğerpare, palaspare, şekerpare, varakpare, yekpare


GRAM (Kelime Kökeni: Fransızca gramme)


[isim]
  • Kilogramın binde biri değerindeki ağırlık ölçüsü birimi

Birleşik Kelimeler: gramağırlık, gramkuvvet, gramsantimetre


RAMP (Kelime Kökeni: Fransızca rampe)


[isim] [tiyatro]
  • Bir tiyatro sahnesinin önünde, ışık ve ışıldakların yerleştirildiği, izleyiciye en yakın yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ramp ışığına çıkarmak


CEBE (Kelime Kökeni: Moğolca)


[isim] [eskimiş]
  • Zırh