Ot ile Başlayan 7 Harfli Kelimeler



OT harfleri ile başlayan 7 harfli 23 kelime bulunuyor. Başında OT olan 7 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "ot ile biten 7 harfli kelimeler. İçinde Ot olan 7 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

OTOGRAF19, OTOTROF16, OTOKLAV15, OTOSTOP15, OTURMUŞ14, OTOPARK13, OTUZLUK13, OTLAKÇI12, OTONOMİ11, OTOSİST11, OTURTUM11, OTOKTON10, OTURMAK10, OTURTMA10, OTALAMA9, OTARMAK9, OTİSTİK9, OTLAMAK9, OTLANMA9, OTLATMA9, OTOKRAT9, OTORİTE9, OTANTİK8


OTANTİK (Kelime Kökeni: Fransızca authentique)


[sıfat]
  • Eskiden beri mevcut olan özelliklerini taşıyan, orijinal

    Otantik bir kıyafet.


OTALAMA


[isim]
  • Otalamak işi

OTARMAK


[-i] [halk ağzında]
  • Otlatmak

OTİSTİK (Kelime Kökeni: Fransızca autistique)


[sıfat] [ruh bilimi]
  • İçe yönelik olan

OTLAMAK


[nesnesiz]
  • Hayvan, dolaşarak yerdeki ot, çimen, yaprak vb.ni yemek, yayılmak

    Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]
  • Meşgul olmak

    Liseyi bitirmiş, üniversiteye gitmiş, birkaç sene otlamış orada, çakmış. - Attila İlhan

[argo]
  • Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek

OTLANMA


[isim]
  • Otlanmak işi

OTLATMA


[isim]
  • Otlatmak işi

Birleşik Kelimeler: otlatma sistemi, devamlı otlatma, seyrek otlatma, sık otlatma


OTOKRAT (Kelime Kökeni: Fransızca autocrate)


[sıfat]
  • Siyasal kudreti elinde bulunduran (hükümdar)

OTORİTE (Kelime Kökeni: Fransızca autorité)


[isim]
  • Yaptırma, yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, sulta, velayet

    Sakarya zaferi ile gazi ve müşir Mustafa Kemal Paşa tam otoritesini elde etmiştir. - Falih Rıfkı Atay

[mecaz]
  • Çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş, başarılı kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • otorite sağlamak (veya temin etmek)


OTOKTON (Kelime Kökeni: Fransızca autochtone)


[sıfat]
  • Yerli

    Bugüne kadar semtin otokton ahalisi ile kooperatifin üyeleri ayırt edilemiyor. - Haldun Taner


OTURMAK


[-e]
  • Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek

    Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]
  • Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak

    Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız. - Tarık Dursun K.

[-i]
  • Uygun gelmek, ölçüleri tam olmak

    Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti. - Tarık Buğra

[-de]
  • Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmek

    Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar. - Burhan Felek

[nesnesiz]
  • Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmak

    Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?

[nesnesiz]
  • Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmek

    Temelin bu tarafı on santim oturmuş.

[-le]
  • Biriyle beraber yaşamak

    O günden beri enişte beyle oturuyorum. - Sermet Muhtar Alus

[nesnesiz]
  • Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmek

    Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu.

[nesnesiz]
  • Herhangi bir durumda belli bir süre kalmak

    Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oturup kalkmak


OTURTMA


[isim]
  • Oturtmak işi

Birleşik Kelimeler: patlıcan oturtması


OTONOMİ (Kelime Kökeni: Fransızca autonomie)


[isim]
  • Özerklik

    Bizans'ta Sırp memleketlerini zapt ettilerse de bir müddet sonra bazı kısımlara geniş otonomiler verdiler. - Falih Rıfkı Atay


OTOSİST (Kelime Kökeni: Fransızca autocyste)


[isim] [anatomi]
  • İşitme kesesi

OTURTUM


[isim] [müzik]
  • Bir müzik parçasının seslendirilişinde insan sesleri ile çalgıların görevlendiriliş düzeni