ORANTILANMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler



ORANTILANMAK harflerini içeren 6 harfli 97 kelime bulunuyor. 6 harfli ORANTILANMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ONARIM9, ROMALI9, ARITMA8, ARINMA8, ARMALI8, ANIRMA8, ANILMA8, ATOMAL8, ATILMA8, ALINMA8, AMALIK8, AMANIN8, AKITMA8, IKLAMA8, IRAMAK8, KARIMA8, KAMALI8, KALOMA8, KINAMA8, MANALI8, MANTIK8, MATLIK8, NORMAL8, NAMINA8, OTLAMA8, OTARMA8, OTAMAK8, ORTALI8, ORANTI8, ORANLI8, OKRAMA8, OKLAMA8, ONARMA8, ONANMA8, ONAMAK8, TINMAK8, TIKAMA8, TOKALI8, TANIMA8, TAMLIK8, TALKIM8, ARATMA7, ARKALI7, ARTMAK7, ARANTI7, ARANMA7, ANLAMA7, ANLATI7, ANORAK7, ARAMAK7, ARALIK7, ARAKLI7, ANTROK7, ATONAL7, ATLAMA7, ATANMA7, ATAMAN7, ATAMAK7, ATALIK7, ANAMAL7, ANALIK7, AKLAMA7, ALARMA7, KONTRA7, KANTON7, KARTLI7, KARTON7, KARALI7, KARAMA7, KAMARA7, KANAMA7, KIRAAT7, KATMAN7, MALKAR7, MANTAR7, MAKARA7, MATRAK7, MATARA7, NARMAN7, NATRON7, NATIKA7, ORANLA7, OLANAK7, TIRNAK7, TORLAK7, TARAMA7, TARALI7, TALKIN7, ANKARA6, KANTAR6, KARTAL6, KANAAT6, KANARA6, KANATA6, KATRAN6, KATANA6, LANTAN6


ANKARA


[isim]
  • Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri, Türkiye'nin başkenti

Birleşik Kelimeler: Ankara çiğdemi, Ankara keçisi, Ankara kedisi, Ankara taşı, Ankara tavşanı


KANTAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳinṭār)


[isim]
  • Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç
[eskimiş]
  • 56,452 kilogram ağırlığında veya kırk dört okkalık bir ağırlık ve sığa birimi

    İki kantar kireç.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kantara çekmek (veya vurmak)
  • kantarın topunu kaçırmak

Birleşik Kelimeler: kantar ağası, kantar kabağı, kantar kolu, kantar topu, kantarı belinde, el kantarı


KARTAL


[isim] [hayvan bilimi]
  • Kartalgillerden, genellikle kızıl siyah tüylü, çok güçlü, yuvasını yüksek kayalıklar üzerinde kuran, iri, yırtıcı bir tür kuş (Aquila)

    Kartal yükseldi yükseldi, kıyıdaki dağların üstünde küçüle küçüle göze görünmez oldu. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: kartal ağacı, kartalgözü, sakallı kartal, balık kartalı

[isim]
  • İstanbul iline bağlı ilçelerden biri

KANAAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳanāʿat)


[isim]
  • Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanaat etmek
  • kanaat getirmek
  • kanaat gibi devlet olmaz

Birleşik Kelimeler: kıt kanaat


KANARA (Kelime Kökeni: Arapça ḳinnāre)


[isim] [eskimiş]
  • Kesimevi, mezbaha

KANATA (Kelime Kökeni: İtalyanca canetta)


[isim]
  • Ağzı geniş, tek kulplu su kabı

KATRAN (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṭrān)


[isim] [kimya]
  • Organik maddelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir madde

    Köpek, balıkçının kumsalda bir çalı ateşi üzerinde kaynamakta olan bir teneke katranını devirmişti. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katrandan olmaz şeker, olsa da cinsine çeker
  • katran gibi
  • katranı kaynatsan olur mu şeker?

Birleşik Kelimeler: katran ağacı, katran çamı, katranköpüğü, katran ruhu, katran suyu, katran taşı, katran yağı


KATANA (Kelime Kökeni: Macarca katona)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Bir cins iri at

    Atları Rus katanalarını andırır, arabası çangıl çungul etmez. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katana gibi


LANTAN (Kelime Kökeni: Fransızca lanthane)


[isim] [kimya]
  • Atom numarası 57, atom ağırlığı 138,9, yoğunluğu 6,1 olan, beyaz, havada çabuk oksitlenen, parlak bir alevle yanan, seyrek bulunur bir element (simgesi La)

ARATMA


[isim]
  • Aratmak işi

ARKALI


[sıfat]
  • Arkası olan
[mecaz]
  • Koruyanı, dayanağı olan, pistonlu, iltimaslı

    Kadronun dört yüzden yukarısı masabaşında bile oturmayan arkalıların. - Rıfat Ilgaz


ARTMAK


[isim] [halk ağzında]
  • Büyük heybe
[nesnesiz]
  • Çoğalmak

    O zaman bedava binme olasılığı artardı. - Ayla Kutlu


ARANTI


[isim]
  • Aranılan çözüm

    Günlük sorunların dışındaki her arantıyı, her tartışmayı, her merakı küçümseyen bir toplum, siyasetin değişmeyen budalalıklarıyla didişme uğraşını kaybettiği anda kendi gerçek yüzüyle karşılaşırdı. - Ahmet Altan


ARANMA


[isim]
  • Aranmak işi

    Her akşam, üstlerinin aranmasına razı gelecek on işçi daha aldı. - Lâtife Tekin


ANLAMA


[isim]
  • Anlamak işi, anlamaklık, kavrama, derk, fehim, intikal, tefehhüm, vukuf

    Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum. - Ahmet Ümit

[felsefe]
  • Bir olay veya önermenin daha önce bilinen bir kanunun veya formülün sonucu olduğunu görme

Birleşik Kelimeler: tam anlamıyla