OMURGASIZLAR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



OMURGASIZLAR harflerini içeren 5 harfli 67 kelime bulunuyor. 5 harfli OMURGASIZLAR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

OZUGA14, ZORGU14, GAZLI13, GAROZ13, ILGAZ13, GAZAL12, GARAZ12, SORGU12, GROSA11, GAMLI11, MUZIR11, SIZMA11, SALGI11, SARGI11, ARMUZ10, ARSIZ10, AGORA10, GIRLA10, ILGAR10, LUGAR10, LARGO10, LAZIM10, MARUZ10, MAZUR10, OLMAZ10, SALOZ10, SARIZ10, SAGAR10, SAZLI10, UZAMA10, ZORLU10, ZARSI10, ZAMLI10, ARIZA9, IZRAR9, LAGAR9, MUSIR9, MARAZ9, MALAZ9, SORUM9, ZORLA9, ALMUS8, MISRA8, MOLAS8, ORASI8, OLASI8, SORMA8, SOLMA8, SIRMA8, SAMUR8, SARIM8, ZARAR8, AROMA7, ISRAR7, IRAMA7, MIRRA7, MORAL7, MARUL7, MASAL7, ORALI7, SALUR7, SALMA7, SARMA7, SALAM7, ULAMA7, ALARM6, MARAL6


ALARM (Kelime Kökeni: Fransızca alarme)


[isim]
  • Bir uyarıyı, bir tehlikeyi bildirmek için verilen işaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • alarma geçmek


MARAL (Kelime Kökeni: Moğolca)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Dişi geyik

AROMA (Kelime Kökeni: İtalyanca aroma)


[isim]
  • Hoş koku

ISRAR (Kelime Kökeni: Arapça iṣrār)


[isim]
  • Direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma

    Ben hiçbir yerde yemeğe bu kadar ısrar görmedim. - Fikret Otyam

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ısrar etmek


IRAMA


[isim]
  • Iramak işi

MIRRA (Kelime Kökeni: Arapça mirra)


[isim]
  • Acılık veren sıvılarla özel bir biçimde kaynatılarak pişirilen bir tür acı kahve

MORAL (Kelime Kökeni: Fransızca morale)


[isim]
  • Bir insanın ruhsal gücü, manevi güç, maneviyat

    Morali bozuk bir insan.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • moral bulmak
  • morali bozulmak
  • moralini bozmak
  • moral vermek

Birleşik Kelimeler: moral çöküntüsü, moral eğitimi, moral eğitim merkezi


MARUL (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [bitki bilimi]
  • Birleşikgillerden, geniş ve uzun olan yeşil yaprakları taze olarak yenilen bir bitki (Lactuca sativa)

    Anası mutfakta bir tabağa marul doğruyor. - Yusuf Atılgan

Birleşik Kelimeler: acı marul, kıvırcık marul, yabani marul, deniz marulu, eşek marulu, yağ marulu


MASAL (Kelime Kökeni: Arapça mes̱el)


[isim]
  • Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür

    Masal olsun roman olsun, ikisi de anlatı sanatıdır. - Necati Cumalı

[mecaz]
  • Boşuna söylenmiş söz

    Müttefikler karşı hücuma geçtikten sonra, milleti aynı masalla uyutmak olanaksızlaştı. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • masal gibi
  • masal okumak (veya anlatmak)

Birleşik Kelimeler: masal âlemi, kocakarı masalı, kurt masalı, peri masalı


ORALI


[sıfat]
  • O yerden olan

    Oralı mıdır, değil midir, beni zerre kadar ilgilendirmez. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • oralı (bile) olmamak


SALUR


[isim] [tarih]
  • Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri

SALMA


[isim]
  • Salmak işi
[halk ağzında]
  • Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para
[sıfat]
  • Başıboş gezen (hayvan)

    Salma sığır.

[sıfat]
  • Sürekli akan (su)
[tarih]
  • Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • salma gezmek (veya dolaşmak)
  • salma salmak

Birleşik Kelimeler: salma omurga, salma tomruk


SARMA


[isim]
  • Sarmak işi

    Evlerindeki düzensizliğin, yozlaşmanın ve erinçsizliğin her yanı sarmasının yaratıcısı annesiydi. - Muzaffer Uyguner

[askerlik]
  • Çevirme
[madencilik]
  • Bir ayakta alınan, paralel veya dik olarak dikmelerin üzerine yerleştirilen direk
[sıfat]
  • Sarılarak yapılan

    Sarma yay.

Birleşik Kelimeler: sarma kafiye, ciğer sarma, kilit sarma, zeytinyağlı sarma, lahana sarması, tavuk sarması, yaprak sarması


SALAM (Kelime Kökeni: İtalyanca salame)


[isim]
  • Sığır, hindi vb. etinden yapılan, genellikle dilimlenerek soğuk yenen bir yiyecek

Birleşik Kelimeler: Macar salamı


ULAMA


[isim]
  • Ulamak işi
[dil bilgisi]
  • Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bir hece oluşturacak biçimde bağlanarak söylenmesi, bağlama: Ayırt etmek, tertip etmek, art arda gibi
[sıfat]
  • Ulanmış