OKSİJENLEMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



OKSİJENLEMEK harflerini içeren 5 harfli 78 kelime bulunuyor. 5 harfli OKSİJENLEMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KOLEJ15, LOJİK15, OJELİ15, ELEJİ14, JİKLE14, ESMEK7, ESEME7, EKOSE7, EOSEN7, İSMEN7, KOMİK7, KİMSE7, KESME7, KESİM7, LİMON7, LEMİS7, MİSEL7, MESEN7, MESEL7, MELES7, MELON7, MİNSK7, NESİM7, NEMSE7, ONİKS7, SİNME7, SİLME7, SEMEN7, SELİM7, SEKME7, ESLEK6, ESNEK6, ESKİL6, EKLEM6, EKMEK6, EKSEN6, EKSİN6, ELEME6, EKSİK6, ENLEM6, ENEME6, ELMEK6, EMLİK6, İNMEK6, İLMEK6, İMLEK6, KONİK6, KOLİK6, KESİN6, KESKİ6, KESİK6, KESEK6, KESEL6, KESEN6, KEMİK6, KELES6, KELEM6, MELEK6, MEKİK6, MELİK6, NESİL6, NEMLİ6, NEKES6, OLEİN6, OLEİK6, SKİNK6, SİNLE6, SİNEK6, SİKKE6, SENEK6, SELEN6, SELEK6, SEKİL6, SEKEL6, KELİK5, KELEK5, LİKEN5, NİKEL5


KELİK


[isim] [halk ağzında]
  • Eski ayakkabı

KELEK


[isim] [bitki bilimi]
  • Olgunlaşmamış, ham kavun
[sıfat]
  • Yer yer çıplaklığı veya boşluğu olan

    Kelek mısır.

[sıfat]
  • Kılsız

    Kelek tulum.

[sıfat] [argo]
  • Aptal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kelek atmak
  • kelek yapmak


LİKEN (Kelime Kökeni: Yunanca)


[isim] [bitki bilimi]
  • Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
[tıp]
  • Kaşındırıcı bir deri hastalığı

Birleşik Kelimeler: liken bilimi


NİKEL (Kelime Kökeni: Fransızca nickel)


[isim] [kimya]
  • Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)

Birleşik Kelimeler: nikel kaplama


ESLEK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Başkasının buyruk ve dileklerini yerine getiren, söz tutan, yumuşak başlı, itaatli, muti

ESNEK


[sıfat]
  • Bir dış gücün etkisi altında uzama, kısalma, eğrilme vb. biçim değişikliklerine uğradıktan sonra, etkinin kalkmasıyla eski biçimini alabilme özelliğinde olan, elastik, elastiki

    Çelik ve kauçuk çok esnek cisimlerdir.

[mecaz]
  • Değişik yorumlara elverişli
[mecaz]
  • Görüş ve tutumlarında katı olmayan

ESKİL


[isim]
  • Aksaray iline bağlı ilçelerden biri

EKLEM


[isim] [anatomi]
  • Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal

Birleşik Kelimeler: eklem bacaklılar, omuz eklemi


EKMEK


[isim]
  • Tahıl unundan yapılmış hamurun fırında, sacda veya tandırda pişirilmesiyle yapılan yiyecek, nan, nanıaziz

    Odayı, tatlı, sıcak bir kızarmış ekmek kokusu bürümüş. - Yusuf Ziya Ortaç

[mecaz]
  • İnsanı geçindirecek iş, kazanç

    Biz iyi kötü tiyatroya bağlamışız ekmeğimizi. - Necati Cumalı

[halk ağzında]
  • Yemek, aş

    Ekmeği bizde yiyelim mi? Allah ne verdiyse. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver
  • ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur
  • ekmeğinden etmek
  • ekmeğinden olmak
  • ekmeğine göz koymak (veya dikmek)
  • ekmeğine yağ sürmek
  • ekmeğini çıkarmak
  • ekmeğini eline almak
  • ekmeğini kana doğramak
  • ekmeğini kazanmak
  • ekmeğini taştan çıkarmak
  • ekmeğini yemek
  • ekmeğiyle oynamak
  • ekmek aslanın ağzında
  • ekmek çarpsın!
  • ekmek elden su gölden
  • ekmek istemez su istemez
  • ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır
  • ekmek öpmek
  • ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil

Birleşik Kelimeler: ekmek ağacı, ekmek ayvası, ekmek dolması, ekmek düşmanı, ekmek kadayıfı, ekmek kapısı, ekmek kavgası, ekmek kaygısı, ekmek kırıntısı, ekmek küfü, ekmek mayası, ekmek parası, ekmek tahtası, ekmek tatlısı, ekmek ufağı, ekmeği dizinde, etli ekmek, kuru ekmek, soğan ekmek, tahinli ekmek, tam ekmek, taş ekmek, tuz ekmek düşmanı, tuz ekmek hakkı, vişneli ekmek, zengin ekmek, arpa ekmeği, çarşı ekmeği, çavdar ekmeği, dürüm ekmeği, er ekmeği, ev ekmeği, glüten ekmeği, halk ekmeği, köy ekmeği, kuşekmeği, mısır ekmeği, sac ekmeği, tandır ekmeği, tava ekmeği, tost ekmeği, yufka ekmeği

[-i]
  • Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek
[-e]
  • Serpmek

    Yemeğe biber ekmek.

[mecaz]
  • Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri hazırlamak

    Fesat tohumları ekenler kötü insanlardır.

[argo]
  • Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek, savuşmak, atlatmak

    Lale ile Günnur kendilerini ektiğim için müthiş içerlemişler. - Haldun Taner

[argo]
  • Parayı boşuna harcamak, ziyan etmek
[argo]
  • Yarışta geçmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eken biçer, konan göçer
  • ekip biçmek
  • ekmeden biçilmez
  • ekmediği yerden biter
  • ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını


EKSEN


[isim]
  • Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi, mihver

    Politikacıların kendilerini evrenin ekseni saymamaları gereğini anlamaları için... - Haldun Taner

[matematik]
  • Üzerinde bir pozitif yön varsayılan sonsuz doğru
[mecaz]
  • Çizgi

    Metnin müziğini, büyüsünü böyle bir eksen çevresinde aradım. - Adalet Ağaoğlu

Birleşik Kelimeler: eksen oyuncu, eksen ülke, dönme ekseni, gök ekseni, eş eksenli


EKSİN


[isim] [kimya]
  • Anyon

ELEME


[isim]
  • Elemek işi, eliminasyon
[spor]
  • Çeyrek sona katılacak sporcu ve takımları ayırmak için düzenlenen seçme yarışı

Birleşik Kelimeler: eleme sınavı, ön eleme


EKSİK


[sıfat]
  • Bir bölümü olmayan, noksan, natamam

    Bu kitap eksik, baş tarafı yok.

[isim]
  • İhtiyaç duyulan şey

    Aynı zamanda, eski dönem edebiyatımızın sohbet ve mülakat türlerinde boşluk olan eksiğini tamamlıyordu. - Ahmet Kabaklı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eksik çıkmak
  • eksik doğmak
  • eksik etmemek
  • eksik gelmek
  • eksik olma!
  • eksik olmamak
  • eksik olmasın
  • eksik olsun

Birleşik Kelimeler: eksik artık, eksik etek, eksik gedik, tahtası eksik, yuları eksik


ENLEM


[isim] [coğrafya]
  • Yer yuvarlağı üzerinde herhangi bir noktadan geçen paralel ile Ekvator arasındaki yay parçasının açısal değeri, arz derecesi

Birleşik Kelimeler: enlem dairesi


ENEME


[isim]
  • Enemek işi