ODUNSU ile Oluşan Kelimeler (ODUNSU Kelime Türetme)



ODUNSU harflerinden oluşan 14 kelime bulunuyor. ODUNSU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Odunsu kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

ODUNSU12

4 Harfli Kelimeler

ODUN8, SUNU7

3 Harfli Kelimeler

DUN6, DON6, NOD6, ONS5, SON5

2 Harfli Kelimeler

DO5, OD5, SU4, US4, ON3, UN3


ON


[isim]
  • Dokuzdan sonra gelen sayının adı
[sıfat]
  • Dokuzdan bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • on defa (veya kere)
  • on parmağı boğazında olmak
  • on parmağında on hüner (veya marifet) olmak
  • on parmağında on kara

Birleşik Kelimeler: onaltılık, on ayaklılar, onbaşı, onbeşli, on binlerce, on binlik, onbiraylık, on birli, ondörtlük, onikiparmak bağırsağı, onikitelli, on milyonluk, on para, onsekiz, beşon, ayın on dördü


UN


[isim]
  • Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin maddeleri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • un ufak etmek
  • un ufak olmak
  • ununu elemek, eleğini asmak

Birleşik Kelimeler: un çorbası, un helvası, esmer un, has un, özlü un, balık unu, buğday unu, et unu, galeta unu, kan unu, mısır unu, pirinç unu, soya unu, yulaf unu


SU


[isim]
  • Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab

Ata Sözleri ve Deyimler

  • su almak
  • su basmak
  • su çekmek
  • sudan çıkmış balığa dönmek
  • sudan geçirmek
  • suda pişmiş
  • su dökmek
  • su dökünmek
  • su etmek
  • su gelmek
  • su gibi
  • su gibi akmak
  • su gibi aziz ol!
  • su gibi bilmek (veya okumak)
  • su gibi ezberlemek
  • su gibi gitmek
  • su gibi olmak
  • su gibi terlemek
  • su görmemiş
  • su götürür yeri olmamak
  • su içinde
  • su içinde kalmak
  • su iktiza etmek
  • su kaçırmak
  • su kapmak
  • su katılmamış
  • su kesmek
  • su koyuvermek
  • su küçüğün, söz (veya sofra veya yemek) büyüğün
  • sular kararmak
  • sular seller gibi
  • su sabun görmemek
  • su uyur, düşman uyumaz
  • su vermek
  • suya düşmek
  • suya göstermek
  • suya götürüp susuz getirmek
  • su yapmak
  • suya sabuna dokunmamak
  • suya salmak
  • suyu baştan (veya başından) kesmek
  • suyu çıkmak
  • suyu getiren de bir, testiyi kıran da
  • suyu görünce teyemmüm bozulur
  • suyu ısınmak (veya kaynamak)
  • suyu kesilmiş değirmene dönmek
  • suyu mu çıktı?
  • suyuna gitmek
  • suyun akıntısına gitmek
  • suyuna tirit
  • suyun başı
  • suyunca gitmek
  • suyu nereden geliyor?
  • suyunu almak
  • suyunu çekmek
  • suyunun suyu
  • suyu seli kalmamak
  • su yürümek
  • su yüzü görmemiş
  • su yüzüne (veya üstüne) çıkmak
  • su yüzüne çıkmak

Birleşik Kelimeler: su akrebi, su altı, su askıları, su aygırı, su baldıranı, su bardağı, subasar, su basıncı, su baskını, su bidonu, su bilgisi, su bilimi, su biti, su bitkileri, su bombası, su borusu, su boyası, su böceği, su bölümü çizgisi, su böreği, su cenderesi, su çıkrığı, suçiçeği, su çulluğu, su damarı, su değirmeni, su deposu, su dolabı, su düzeyi, sugötürmez, su hattı, su ısıtıcısı, suibriği, su kabağı, su kabı, su kamışı, su karanfili, su kayağı, su kaybı, su kaydırağı, su keleri, su kemeri, su kesesi, su kesimi, su keteni, su kızağı, su kireci, su korkusu, su küre, su mantarları, su mercimeği, su mermeri, su muhallebisi, su nanesi, suoku, suölçer, su örümceği, su parkı, superisi, su piresi, su rezenesi, su saati, su samuru, susarımsağı, su sarnıcı, su sayacı, su seviyesi, su sığırı, su sineği, suşeridi, su tabakası, su tankeri, su tası, su taşkını, su tavuğu, su tedavisi, su terazisi, su teresi, su testisi, su topu, su tulumbası, su türbini, su ürünleri, su yatağı, su yelvesi, su yılanı, suyolu, su yolu, su yoncası, su yosunu, su yuvarı, sudan ucuz, acı su, ağır su, akarsu, aksu, atık su, bağlı su, basınçlı su, bengi su, iç su, kaba su, karasu, kara su, küllü su, oksijenli su, öz su, pis su, serbest su, sert su, tatlı su, tazyikli su, yumuşak su, havadan sudan, altın suyu, arpa suyu, bel suyu, besi suyu, bulaşık suyu, cam suyu, can suyu, çamaşır suyu, çiçek suyu, çilek suyu, deniz suyu, dirim suyu, domates suyu, dümen suyu, elma suyu, er suyu, et suyu, gül suyu, ham besi suyu, havuç suyu, ıslatma suyu, içme suyu, imamsuyu, katran suyu, kaya suyu, kaynak suyu, kenar suyu, kibrit suyu, kireç suyu, koruk suyu, kuyu suyu, limon suyu, maden suyu, memba suyu, meyve suyu, nane suyu, portakal suyu, saf su, safra suyu, şalgam suyu, tavuk suyu, turşu suyu, üzüm suyu, vişne suyu, yüzsuyu, zemzem suyu, kara suları, yer altı suları

[isim]
  • Sutaş

US


[isim]
  • Akıl

    Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • usuna getirmek

Birleşik Kelimeler: us dışı, us pahası, usa vurma


ONS (Kelime Kökeni: Fransızca once)


[isim]
  • Genellikle gümüş, altın ve platin gibi kıymetli metallerin veya elmas, yakut gibi değerli taşların kütlelerinin ölçülmesi için kullanılan, Fransa'da 30,59 gr, İngiltere'de 28,349 gr ağırlığında bir ağırlık ölçüsü birimi

SON


[sıfat]
  • Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı

    Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu. - Peyami Safa

[isim]
  • Uç, sınır
[isim]
  • Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet

    Kışın sonu. Bu yolun sonu.

[isim] [mecaz]
  • Ölüm
[isim] [anatomi]
  • Döl eşi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sona ermek
  • sona kalan dona kalır
  • son bulmak
  • son kozunu (veya kartını) oynamak
  • son noktayı koymak
  • son pişmanlık fayda vermez (veya etmez)
  • sonu gelmek
  • sonu gelmemek
  • sonunu almak
  • sonunu getirememek
  • son vermek

Birleşik Kelimeler: son adam, sonbahar, son birim, son çeyrek, son dakika, son derece, son deyiş, son ek, son görev, son gürlüğü, son hızla, son kânun, son kerte, son nefes, sonnot, son ses, son söz, son teşrin, son turfanda, son ütücü, son vazife, son yolculuk, çeyrek son, yarı son, baştan sona, hafta sonu, harman sonu, satır sonu, süre sonu, vade sonu, önünde sonunda


DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)


[isim] [müzik]
  • Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses

Birleşik Kelimeler: do anahtarı


OD


[isim] [eskimiş]
  • Ateş

    Yaz bahar ayında bir od verdiler / Yandım gittim ala karlı dağ iken - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • od yok ocak yok

Birleşik Kelimeler: od ocak


DUN (Kelime Kökeni: Arapça dūn)


[sıfat] [eskimiş]
  • Alçak, aşağı, aşağılık

DON


[isim] [halk ağzında]
  • Giysi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • donuna etmek (veya kaçırmak veya doldurmak veya yapmak)

Birleşik Kelimeler: don gömlek, çatal don, iç donu, iş donu

[isim]
  • Hava sıcaklığının sıfırdan aşağı düşmesiyle suların buz tutması

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dona çekmek
  • don çekmek
  • don çözülmek
  • don kesmek
  • don tutmak

Birleşik Kelimeler: don yağı

[isim]
  • At kılının rengi

Birleşik Kelimeler: at donu


NOD (Kelime Kökeni: İngilizce nod)


[isim] [tıp]
  • 343 yumru
[bilişim]
  • 343 düğüm

SUNU


[isim]
  • Sunulan şey

    İlk Çağın insanları sunu niyetine öd ağacı gibi, günlük gibi güzel koku saçan bitkiler yakarlardı. - Azra Erhat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sunu ve istem


ODUN


[isim]
  • Yakılmak için kesilmiş, parçalanmış ağaç

    Sobada çıralar hemen alev almış, odunları da tutuşturmuştu. - Tarık Buğra

[sıfat] [mecaz]
  • Anlayışsız ve kaba (kimse)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • odun gibi

Birleşik Kelimeler: odun bilimi, odun kömürü, odun özü, odun sobası, dış odun, iç odun, olgun odun, öz odun, göbek odunu, meşe odunu


ODUNSU


[sıfat]
  • Odunu andıran, oduna benzeyen, odun gibi, odunumsu
[mecaz]
  • Kaba, iri, heybetli