OBSERVATUVAR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



OBSERVATUVAR harflerini içeren 5 harfli 47 kelime bulunuyor. 5 harfli OBSERVATUVAR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BRAVO14, SUVAT13, SAVUR13, TAVUS13, AVURT12, SAVAT12, TAVAS12, VASAT12, VARTO12, AVRET11, AVRAT11, AVARE11, EVRAT11, VARTA11, ABOSA9, BORSA9, BURSA9, BASUR9, SUBRA9, SABUR9, TURBO9, BORAT8, BASAR8, BARUT8, BASTA8, BATUR8, SEBAT8, TORBA8, TURBA8, TABUR8, BARET7, BERAT7, BATAR7, ERBAA7, RABAT7, SURET7, SURAT7, SUARE7, TEBAA7, USARE7, ASTAR6, ESRAR6, RASAT6, SARAT6, TASAR6, TERAS6, ARTER5


ARTER (Kelime Kökeni: Fransızca artère)


[isim] [anatomi]
  • Atardamar

ASTAR (Kelime Kökeni: Farsça āster)


[isim]
  • Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • astar bol olmayınca yüze gelmez
  • astarı yüzünden pahalı olmak (veya pahalıya gelmek)
  • astar sürmek (veya vurmak veya çekmek)

Birleşik Kelimeler: astar boyası, astar kaplama, aslı astarı


ESRAR (Kelime Kökeni: Arapça esrār)


[isim]
  • Gizler, sırlar

    Yüzüme, tekrar o eski, esrar dolu gözlerle bakıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esrara dalmak

Birleşik Kelimeler: esrar kumkuması, esrar perdesi

[isim]
  • Hint kenevirinden çıkarılan ve kullanılacak miktara göre uyarıcı, sarhoş edici veya uyuşturucu etkileri olan bir madde

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esrar çekmek

Birleşik Kelimeler: esrar otu, esrar tekkesi


RASAT (Kelime Kökeni: Arapça raṣad)


[isim] [gök bilimi]
  • Gözlem

    Türkler Belgrat'a yaklaştıkları zaman evvelki keşif ve rasat merkezi olmak üzere Havale kalesini inşa etmişlerdi. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: rasathane


SARAT


[isim] [halk ağzında]
  • Büyük delikli kalbur

TASAR


[isim]
  • Bir iş, bir düşünce sırasını, düzeyini gösteren resim, yazı, plan

Birleşik Kelimeler: tasar çizim, ön tasar


TERAS (Kelime Kökeni: Fransızca terrasse)


[isim]
  • Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça

    Ayrıca denize bakan bir de büyük terası vardı. - Çetin Altan

[coğrafya]
  • Seki

BARET (Kelime Kökeni: Fransızca barrette)


[isim]
  • Küçük takke, papaz takkesi

BERAT (Kelime Kökeni: Arapça berāt)


[isim]
  • Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge, patent
[tarih]
  • Osmanlı Devleti'nde bir göreve atanan, aylık bağlanan, san, nişan veya ayrıcalık verilen kimseler için çıkarılan padişah buyruğu

Birleşik Kelimeler: ihtira beratı


BATAR


[isim] [halk ağzında]
  • Zatürre

ERBAA


[isim]
  • Tokat iline bağlı ilçelerden biri

SURET (Kelime Kökeni: Arapça ṣūret)


[isim]
  • Görünüş, biçim

    İnsan suretinde bir ağaç.

[halk ağzında]
  • Resim, fotoğraf
[eskimiş]
  • Yüz, çehre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • suret almak (veya çıkarmak)
  • sureti haktan görünmek
  • suretine girmek


SURAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣūret)


[isim]
  • Yüz (II)

    Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu. - Attila İlhan

[mecaz]
  • Somurtkanlık, asık yüzlülük
[mecaz]
  • Soğuk davranma

    Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • surat (veya suratı) bir karış
  • surata bak süngüye davran
  • surat asmak
  • surat etmek
  • suratı bir karış asılmak
  • suratı değişmek
  • suratı kasap süngeriyle silinmiş
  • suratına indirmek
  • suratından düşen bin parça olmak
  • suratını dağıtmak
  • suratını ekşitmek (veya buruşturmak)
  • suratı sirke satmak
  • surat kalmamak
  • surat mahkeme duvarı

Birleşik Kelimeler: surat düşkünü, asık surat, çatık surat, ekşi surat, kepçe surat


SUARE (Kelime Kökeni: Fransızca soirée)


[isim]
  • Gece gösterimi

TEBAA (Kelime Kökeni: Arapça tebaʿa)


[isim] [eskimiş] [hukuk]
  • Uyruk

    Şüphesiz tebaasını mesut eden, koruyan bir kral da değerli bir insandır. - Mehmet Kaplan