Ntı ile Biten 7 Harfli Kelimeler



NTI ile biten 7 harfli 45 kelime bulunuyor. Sonu NTI olan 7 karekterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "İçinde Ntı olan 7 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

YIĞINTI19, BAĞINTI18, DAĞINTI18, SIĞINTI18, POZANTI16, AĞLANTI15, YAPINTI15, SIZINTI14, ÇIKINTI13, SAÇINTI13, YAYINTI13, YAŞANTI13, ÇALINTI12, ÇAKINTI12, DAYANTI12, KIYINTI12, KUŞANTI12, KAPANTI12, KAÇINTI12, KAZINTI12, KAŞINTI12, OKŞANTI12, TAŞINTI12, YIKINTI12, AYRINTI11, BULANTI11, BAKINTI11, DOLANTI11, KISINTI11, KAYINTI11, SIKINTI11, YAKINTI11, YARINTI11, ASKINTI10, KIRINTI10, KASINTI10, SULANTI10, SALINTI10, SAKINTI10, KALINTI9, KAKINTI9, KARINTI9, KATINTI9, TAKINTI9, TARANTI8


TARANTI


[isim]
  • Taramak sonunda çıkan gereksiz şeyler

KALINTI


[isim]
  • Artıp kalan şey, bakiye
[mecaz]
  • Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey

    Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir. - Haldun Taner


KAKINTI


[isim] [halk ağzında]
  • Sözü dinlenmeyen, rezil, itilip kakılan kimse

KARINTI


[isim] [denizcilik]
  • Anaforlarda oluşan çevrinti

KATINTI


[isim]
  • Birbirine katılmış karışık şeylerin her biri

    Birçok dillerin katıntısı bir lehçe.

[sıfat] [halk ağzında]
  • Hayvan sürüsüne dışarıdan gelip katılan (hayvan)

TAKINTI


[isim]
  • Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum veya sorun

    Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savuşturuncaya kadar gözüme uyku girmez. - Burhan Felek

[ruh bilimi]
  • Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük, obsesyon

    Sözünü ettiğim takıntı bana rahmetli babamdan miras kaldı. - Ahmet Ümit

[argo]
  • İlişki kurulan kimse

ASKINTI


[sıfat]
  • Başkalarının sırtından geçinen (kimse)
[argo]
  • Karşı cinsi rahatsız eden (kimse)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • askıntı olmak


KIRINTI


[isim]
  • Bir şeyden ayrılan küçük parça, parçacık

    Beyaz etekliğindeki ekmek kırıntılarını kuşlara serper. - Sait Faik Abasıyanık

[halk ağzında]
  • Kurumak için kesilip yerde bırakılan odun
[mecaz]
  • Küçük kalıntı
[mecaz]
  • Eser, iz, belirti

Birleşik Kelimeler: kırıntı külte, ekmek kırıntısı


KASINTI


[isim]
  • Giyeceği daraltmak veya kısaltmak için yapılan eğreti dikiş

    Bu kolun kasıntısını sökmeli.

[mecaz]
  • Büyüklenme, kurum, gurur
[sıfat] [mecaz]
  • Büyüklenen, gururlanan ve bunu davranışlarıyla belli eden (kimse)

SULANTI


[isim]
  • Sulanma, cinsel isteği gösterme, asılma

    Ben erkek kalmak isterim, sulantı bana düşer ama beceremiyorum, odasından da ayrılamıyorum. - Memduh Şevket Esendal


SALINTI


[isim]
  • Salınma işi

SAKINTI


[isim]
  • Sıkıntıya yol açabilecek durumlara karşı alınan önlem, ihtiyat

AYRINTI


[isim]
  • Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, tafsilat, detay

    En küçük bir ayrıntıyı bile atlamayacaksın. - Ahmet Ümit

[tiyatro]
  • Bir tiyatro eserinde ana düşünceye yardımcı olan kelime, cümle veya eşya

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayrıntıda boğulmak
  • ayrıntıya inmek


BULANTI


[isim]
  • Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum

    Bu öneri ile karşılaştığım zaman duyduğum mide bulantısını şimdi bile duyuyorum. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bulantı vermek

Birleşik Kelimeler: gönül bulantısı, iç bulantısı


BAKINTI


[isim]
  • Temel gereksinimleri karşılama

    Üç yaşına kadar valideler çocuklarına pek az bir şey öğretebilecek veyahut hemen hiçbir şey öğretemeyecek, yalnız bir bakıntıdan ibaret bulunan hizmetlerinde bile... - Ahmet Midhat