NEMRUTLAŞMAK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler



NEMRUTLAŞMAK harflerini içeren 7 harfli 26 kelime bulunuyor. 7 harfli NEMRUTLAŞMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KUŞANMA12, KUŞATMA12, MEŞRUTA12, ŞUTLAMA12, TUŞLAMA12, URLAŞMA12, ULAŞMAK12, MAREŞAL11, KUMLAMA10, MAMULAT10, MALUMAT10, RENKTAŞ10, KUTLAMA9, MUTLAKA9, MANKURT9, TURLAMA9, TAMAMEN9, UTANMAK9, ULANMAK9, UNLAMAK9, LAMEKAN8, KLARNET7, KANALET7, KARTELA7, LATERNA7, NALEKAR7


KLARNET (Kelime Kökeni: Fransızca clarinette)


[isim] [müzik]
  • Tahtadan, metal perdeli, orkestrada önemli yeri olan bir üflemeli çalgı

    Önce klarnetle ezgisini çalar, arkasından gür bariton sesiyle bir dörtlük söylerdi. - Cahit Külebi

Birleşik Kelimeler: basklarnet


KANALET (Kelime Kökeni: Fransızca canalette)


[isim]
  • Küçük kanal

KARTELA (Kelime Kökeni: İtalyanca cartella)


[isim]
  • Tombala vb. oyunlarda sayıların yazılı olduğu kart
[tiyatro]
  • Tuluat tiyatrosunun kapısına asılan tabela

LATERNA (Kelime Kökeni: İtalyanca lanterna)


[isim] [müzik]
  • Kolu çevrilerek çalınan, sandık biçiminde bir org türü

    Apaşlardan biri laternayı çalıyor. - Necip Fazıl Kısakürek


NALEKÂR (Kelime Kökeni: Farsça nālekār)


[sıfat] [eskimiş]
  • İnleyen, iniltili

    İçlerinden biri de ince, hazin, nalekâr bir sesle yavaş yavaş Kur'an okuyordu. - Memduh Şevket Esendal


LAMEKÂN (Kelime Kökeni: Arapça lāmekān)


[sıfat] [eskimiş]
  • Mekânı olmayan, mekânsız

Birleşik Kelimeler: lamekân takımı


KUTLAMA


[isim]
  • Kutlamak işi, tebrik

MUTLAKA (Kelime Kökeni: Arapça muṭlaḳā)


[zarf]
  • Kesinlikle

    Ben sözü, her okuyuşumuzda mutlaka gülümseten bir şiirine getirdim. - Ahmet Kabaklı


MANKURT


[sıfat]
  • Ulusal kimlikten uzaklaşan, içinde bulunduğu topluma yabancılaşan

TURLAMA


[isim]
  • Turlamak işi

TAMAMEN (Kelime Kökeni: Arapça tamāmen)


[zarf]
  • Bütün olarak, büsbütün, baştan sona

    Ulaşım çileleri böylece giderilince köprüyü tamamen unutmuşlardı. - Ayşe Kulin


UTANMAK


[nesnesiz]
  • Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, mahcup olmak

    Düğün sofrasında kendisinden başka böyle çatal tutanı göremeyince pek utandı. - Aka Gündüz

[-den]
  • Sıkılmak

    Hayır, edebiyattan değil, karşısında şimdiden aczini duyduğum okuyucudan utanıyorum. - Ahmet Haşim

[-den]
  • Çekinmek

    Birbirimizden utanarak karşı karşıya on dakika sustuk. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • utananın oğlu kızı olmamış
  • utanıp sıkılmadan

Birleşik Kelimeler: utana sıkıla


ULANMAK


[nesnesiz]
  • Ulama işi yapılmak

    Birbirine ulanan koridorlar boyunca yürüyorum. - İnci Aral


UNLAMAK


[-i]
  • Una bulamak, üzerine un serpmek

KUMLAMA


[isim]
  • Çam türü ağaçlarda yıl halkaları arasındaki görüntü ayrımını daha da belirtmek için yüzeye, hava basıncından yararlanarak kum püskürtme