MÜTEVAKKIF Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



MÜTEVAKKIF harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli MÜTEVAKKIF kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

VAKIF18, EVKAF17, FETVA17, VAKFE17, VEFAT17, KIVAM13, KÜVET13, TÜFEK13, KAVKI12, MEVTA12, ÜTMEK8, ATMIK7, KATIM7, KAKIM7, TIKMA7, TAKIM7, KAMET6, KATIK6, KATKI6, MAKET6, TAKKE5


TAKKE (Kelime Kökeni: Arapça ṭāḳiye)


[isim]
  • İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık

    Yatarken beyaz gecelik entarisini giyer ve başına da küçücük gecelik takkesini geçirirmiş. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mimarlık]
  • Yarım küre biçimindeki kubbenin üst bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takke düştü, kel göründü


KAMET (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmet)


[isim] [eskimiş]
  • Boy, endam

    Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar. - Haldun Taner

[isim] [din bilgisi]
  • Farz olan namazdan önce okunan iç ezan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kamet getirmek
  • kameti artırmak


KATIK


[isim]
  • Ekmekle karın doyurmak gerektiğinde, ekmeğe katılan peynir, zeytin, helva vb. yiyecek

    Birkaç günlük ekmeğini, katığını köyden getirirdi. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katık etmek


KATKI


[isim]
  • Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım

    Her geçen gün ününe, sanatına yeni katkılar getiriyordu. - Necati Cumalı

[halk ağzında]
  • Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katkıda bulunmak

Birleşik Kelimeler: katkı maddesi, katkı payı


MAKET (Kelime Kökeni: Fransızca maquette)


[isim]
  • Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği

    Servet Bey, benim maketleri incelemekle meşguldü. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: maket bıçağı


ATMIK


[isim] [halk ağzında]
  • Meni

Birleşik Kelimeler: atmık kanalı


KATIM


[isim]
  • Katma işi

    Koç katımı.

Birleşik Kelimeler: koç katımı


KAKIM (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḳum)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as (I), ermin (Mustela erminea)

TIKMA


[isim]
  • Tıkmak işi

TAKIM


[isim]
  • Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
[askerlik]
  • Bölüğü oluşturan birliklerden her biri

    Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek. - Ömer Seyfettin

[biyoloji]
  • Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik
[sinema] [televizyon]
  • Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu
[spor]
  • Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri
[spor]
  • Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takım tutmak
  • takım yapmak

Birleşik Kelimeler: takımada, takım elbise, takım erki, takım oyunu, takım takım, takım taklavat, takımyıldız, alt takım, asım takım, birtakım, bu takım, millî takım, ayaktakımı, banyo takımı, beyin takımı, caz takımı, çamaşır takımı, çatal bıçak takımı, çay takımı, çengi takımı, gemi takımı, hamam takımı, kahve takımı, kapak takımı, kaymak takımı, koltuk takımı, koşum takımı, lamekân takımı, makyaj takımı, mehter takımı, olta takımı, satranç takımı, sayaç takımı, saz takımı, servis takımı, sıfat takımı, sofra takımı, sonuç takımı, tamir takımı, tuvalet takımı, uyku takımı, yatak takımı, yazı takımı, yemek takımı, iniş takımları


ÜTMEK


[-i] [halk ağzında]
  • Bir şeyi, tüylerini yakmak için alevden geçirmek
[-i] [halk ağzında]
  • Oyunda yenerek bir şey kazanmak, utmak

KAVKI


[isim] [halk ağzında]
  • Kabuk

MEVTA (Kelime Kökeni: Arapça mevtā)


[isim] [eskimiş]
  • Ölü, ölmüş kimse

    Kimi mevtasına kefen biçmiyor / Kimi helal rızkı yiyip içmiyor. - Seyrani


KIVAM (Kelime Kökeni: Arapça ḳivām)


[isim]
  • Sıvılarda koyuluk, yoğunluk

    Bal kıvamında.

[mecaz]
  • Bir şeyin en uygun zaman veya durumu

    Değirmende, daha sabahtan gönderilip hazırlanan yağlı bir oğlak çevirmesini tam kıvamında buldular. - Refik Halit Karay

[spor]
  • Spor çalışmalarında başarılı olunabilmesi için fizik ve moral yönünden istenilen iyi durum

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıvamına (veya kıvama) gelmek
  • kıvamını bulmak


KÜVET (Kelime Kökeni: Fransızca cuvette)


[isim]
  • İçinde bazı şeyler veya el yıkanan kap

    Ufak bir küvetin içine siyah gibi görünen bir mayi döktü. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: banyo küveti