MÜTEHAKKİM Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



MÜTEHAKKİM harflerini içeren 5 harfli 31 kelime bulunuyor. 5 harfli MÜTEHAKKİM kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MÜHİM13, HÜKMİ12, HİKEM10, HEKİM10, HİTAM10, HAKEM10, HAKİM10, HATİM10, HATMİ10, İTHAM10, KEMAH10, KEMHA10, ÜMMET9, ÜTMEK8, İTMAM7, İMAME7, MEMAT7, MATEM7, TAMİM7, AKEMİ6, EMTİA6, İTMEK6, İKAME6, KAMET6, KAİME6, KEMİK6, MAKET6, MEKİK6, TAMİK6, TAKİM6, TAKKE5


TAKKE (Kelime Kökeni: Arapça ṭāḳiye)


[isim]
  • İnce kumaştan dikilmiş veya ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlık

    Yatarken beyaz gecelik entarisini giyer ve başına da küçücük gecelik takkesini geçirirmiş. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mimarlık]
  • Yarım küre biçimindeki kubbenin üst bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takke düştü, kel göründü


AKEMİ


[isim]
  • İki elemanlı mermer yapıştırıcısı

EMTİA (Kelime Kökeni: Arapça emtiʿa)


[isim] [eskimiş] [ticaret]
  • Mal

İTMEK


[-i]
  • Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek

    Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. - Halide Edip Adıvar

[fizik]
  • Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, çekmek karşıtı

    Aynı cins elektrikli iki cisim birbirini iter.


İKAME (Kelime Kökeni: Arapça iḳāme)


[isim] [eskimiş]
  • Yerine koyma, yerine kullanma
[sıfat]
  • Yerine konulan, yerine geçen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikame etmek

Birleşik Kelimeler: ikame mal


KAMET (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmet)


[isim] [eskimiş]
  • Boy, endam

    Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar. - Haldun Taner

[isim] [din bilgisi]
  • Farz olan namazdan önce okunan iç ezan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kamet getirmek
  • kameti artırmak


KAİME (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʾime)


[isim] [eskimiş]
  • Buyruk, resmî kâğıt, ferman

    Mezat kaimesi.


KEMİK


[isim] [anatomi]
  • İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı

    Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı. - Peyami Safa

[sıfat]
  • Bu sert organdan yapılmış

    Kemik tarak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemiğine (veya kemiklerine) kadar
  • kemiğini kurutmak
  • kemik atmak
  • kemik gibi
  • kemiklerini kırmak
  • kemikleri sayılmak
  • kemikleri sızlamak

Birleşik Kelimeler: kemik bilimi, kemik doku, kemik erimesi, kemik rengi, kemik veremi, kemik yalayıcı, kemik zarı, kuru kemik, tırnaksı kemik, aşık kemiği, atlas kemiği, baldır kemiği, belkemiği, bel kemiği, çekiç kemiği, dirsek kemiği, diz kapağı kemiği, elmacık kemiği, göğüs kemiği, gözyaşı kemiği, incik kemiği, kalbur kemiği, kalça kemiği, kamış kemiği, karaca kemiği, kaval kemiği, kol kemiği, köprücük kemiği, kuyruk kemiği, kuyruk sokumu kemiği, kürek kemiği, lades kemiği, mercimek kemiği, oynak kemiği, ön kol kemiği, örs kemiği, pazı kemiği, saban kemiği, sağrı kemiği, tarak kemiği, tırnak kemiği, topuk kemiği, uyluk kemiği, üzengi kemiği, yılankemiği


MAKET (Kelime Kökeni: Fransızca maquette)


[isim]
  • Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği

    Servet Bey, benim maketleri incelemekle meşguldü. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: maket bıçağı


MEKİK (Kelime Kökeni: Farsça mekūk)


[isim]
  • El veya otomatik dokuma tezgâhlarında atkı veya argaç denilen ve enine olan iplikleri, uzunlamasına olan arışların arasından geçirmeye yarayan masuralı araç
[spor]
  • Genellikle karın kaslarının güçlendirilmesi için yapılan beden hareketi
[gök bilimi]
  • Uzay gemisi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mekik atmak
  • mekik dokumak
  • mekik gibi

Birleşik Kelimeler: mekik diplomasisi, mekik oyası


TAMİK (Kelime Kökeni: Arapça taʿmīḳ)


[isim] [eskimiş]
  • Derinleştirme

TAKİM (Kelime Kökeni: Arapça taʿḳīm)


[isim] [eskimiş]
  • Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma

İTMAM (Kelime Kökeni: Arapça itmām)


[isim] [eskimiş]
  • Bitirme, tamamlama

Ata Sözleri ve Deyimler

  • itmam etmek


İMAME (Kelime Kökeni: Arapça ʿimāme)


[isim]
  • Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzunca parça

MEMAT (Kelime Kökeni: Arapça memāt)


[isim] [eskimiş]
  • Ölüm