MÜHRÜSÜLEYMAN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



MÜHRÜSÜLEYMAN harflerini içeren 5 harfli 54 kelime bulunuyor. 5 harfli MÜHRÜSÜLEYMAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HÜSÜN14, MÜHÜR14, HÜLYA13, HÜRYA13, SÜYÜM13, HÜNSA12, MÜHRE12, NÜSHA12, YÜSRÜ12, ALEYH11, ESHAM11, HÜNER11, HÜRLE11, HAMSE11, SÜRÜM11, SEMAH11, YÜNLÜ11, EHRAM10, HAMEL10, HAMLE10, HAREM10, MÜMAS10, SÜLÜN10, SAHRE10, SAHNE10, ÜRÜME10, HALEN9, RAHNE9, RAHLE9, SÜMER9, SÜMEN9, SÜNME9, SÜRME9, ÜRYAN9, LÜMEN8, MEYAN8, RÜESA8, ÜSERA8, ÜLSER8, ÜMERA8, ÜMRAN8, ÜNLEM8, ELMAS7, EMSAL7, MELAS7, MERAM7, SANEM7, SEMAN7, SELAM7, YAREN7, ASLEN6, ENSAR6, LANSE6, MALEN6


ASLEN (Kelime Kökeni: Arapça aṣlen)


[zarf]
  • Kök veya soy bakımından

ENSAR (Kelime Kökeni: Arapça enṣār)


[isim] [din bilgisi]
  • Hz. Muhammed'e hicret zamanında yardım eden Medineliler

LANSE (Kelime Kökeni: Fransızca lancé)


[sıfat]
  • Önceleme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lanse etmek


MALEN (Kelime Kökeni: Arapça mālen)


[zarf] [eskimiş]
  • Malca

ELMAS (Kelime Kökeni: Arapça elmās)


[isim]
  • Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon
[sıfat]
  • Bu taşlarla yapılmış

    Elim değmişken elmas kılıcımla canını cehenneme yollayayım. - Turan Oflazoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • elmas gibi

Birleşik Kelimeler: elmastıraş, kara elmas, camcı elması


EMSAL (Kelime Kökeni: Arapça ems̱āl)


[isim]
  • Benzer, eş, denk

    Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı. - Ercüment Ekrem Talu

[eskimiş] [matematik]
  • Katsayı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • emsal olmak
  • emsal oluşturmak
  • emsal vermek


MELAS (Kelime Kökeni: Fransızca mélasse)


[isim]
  • Şeker üretiminde, billurlaşan şeker alındıktan sonra kalan şekerli posa

MERAM (Kelime Kökeni: Arapça merām)


[isim]
  • İstek

    Benim meramım sana yalnız bir şey sormak. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • meram (veya meramını) anlatmak
  • meram etmek
  • meramın elinden bir şey kurtulmaz

[isim]
  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

SANEM (Kelime Kökeni: Arapça ṣanem)


[isim] [eskimiş]
  • Put (I)
[mecaz]
  • Çok güzel kadın

SEMAN (Kelime Kökeni: Fransızca cément)


[isim] [anatomi]
  • Diş köklerini kaplayan sert madde
[fizik]
  • Bir metalle temas durumunda ısıtılan ve yüksek sıcaklıkta ayrışarak taşıdığı elementlerden bir veya birçoğunu o metalin yüzeyine yayan madde

SELAM (Kelime Kökeni: Arapça selām)


[isim]
  • Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine söz ve işaretle bir nezaket gösterisi yapma, esenleme, merhaba

Ata Sözleri ve Deyimler

  • selam (veya selama) durmak
  • selam (veya selamı) almak
  • selam çakmak
  • selam etmek
  • selam olsun
  • selam para, kelam para
  • selam söylemek
  • selam verdik, borçlu çıktık
  • selam vermek
  • selam yollamak (veya salmak)

Birleşik Kelimeler: selam otu, selam sabah, selamünaleyküm, aleykümselam, kandilli selam, sellemehüsselam, yerden selam


YÂREN (Kelime Kökeni: Farsça yārān)


[isim]
  • Arkadaş, yakın dost

    Görmeye gelenleri, hâl hatır soranları / Sevgili yârenleri görmez olasın bir gün - Yunus Emre

Birleşik Kelimeler: yârenbaşı


LÜMEN (Kelime Kökeni: Fransızca lumen)


[isim] [fizik]
  • Işık şiddeti 1 mum olan, eşit dağıtımlı bir nokta kaynağının 1 steradyan içine yayımladığı ışık akısı

Birleşik Kelimeler: lümensaat


MEYAN


[isim] [bitki bilimi]
  • Meyan kökü

Birleşik Kelimeler: meyan balı, meyan kökü, acı meyan, dikenli meyan

[isim] [eskimiş]
  • Ara, orta

    Meclis azaları meyanından aykırı birtakım prensiplere temayül gösterenler zuhura başlamıştı. - Atatürk

Birleşik Kelimeler: bu meyanda

[isim] [müzik]
  • Şarkıların makam geçişlerinin yapıldığı ve melodik hareketin nakarata bağlandığı bölüm

RÜESA (Kelime Kökeni: Arapça ruʾesā)


[isim] [eskimiş]
  • Başkanlar