MUZAFFERANE Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



MUZAFFERANE harflerini içeren 5 harfli 29 kelime bulunuyor. 5 harfli MUZAFFERANE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FREZE14, ZAFER14, MARUF13, FAUNA12, FERMA12, MENFA12, AREFE11, FENER11, NEFER11, ARMUZ10, MEZUN10, MEZRU10, MARUZ10, MAZUR10, UZAMA10, UZMAN10, AZMAN9, EMRAZ9, MEZRA9, MEZAR9, MARAZ9, NAMAZ9, ZURNA9, ZAMAN9, NAZAR8, RANZA8, MUARE7, EMARE6, ARENA5


ARENA (Kelime Kökeni: Fransızca arena)


[isim]
  • Boğa güreşi, yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan
[mecaz]
  • Siyasi çekişmelerin geçtiği yer

EMARE (Kelime Kökeni: Arapça emāre)


[isim] [eskimiş]
  • Belirti, iz, ipucu

    Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu


MUARE (Kelime Kökeni: Fransızca moiré)


[isim]
  • Dalgalı parıltılar verilmiş olan bir kumaş türü, kareli kumaş
[sıfat]
  • Bu kumaştan yapılan

NAZAR (Kelime Kökeni: Arapça naẓar)


[isim]
  • Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz
[eskimiş]
  • Bakış, bakma, göz atma

    İlk nazarda mağrur, azametli tesirini veriyor. - Sermet Muhtar Alus

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... nazarıyla bakmak
  • nazara gelmek
  • nazar değmek
  • nazarı değmek

Birleşik Kelimeler: nazar boncuğu, nazarıdikkat, nazarıitibar, noktainazar, sarfınazar


RANZA (Kelime Kökeni: İtalyanca rancio)


[isim]
  • Gemi, tren, kışla, yatılı okul vb. yerlerde üst üste yapılan yatak yeri

AZMAN


[sıfat]
  • Aşırı gelişmiş
[isim]
  • Kerestelik tomruk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... azmanı

Birleşik Kelimeler: azmankaya, istavrit azmanı


EMRAZ (Kelime Kökeni: Arapça emrāż)


[isim] [eskimiş]
  • Hastalıklar

MEZRA (Kelime Kökeni: Arapça mezraʿ)


[isim] [eskimiş]
  • Ekime elverişli, ekilecek tarla veya yer, ekenek

MEZAR (Kelime Kökeni: Arapça mezār)


[isim]
  • Ölünün gömülü olduğu yer, gömüt, kabir, sin(I), makber, metfen

    Yurdumuzun on dört yerinde Yunus'a ait olduğu söylenen türbe ve mezarlar vardır. - Ahmet Kabaklı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mezardan çıkarmak
  • mezarını kazmak

Birleşik Kelimeler: mezar kaçkını, mezar soyguncusu, mezar taşı, anıt mezar


MARAZ (Kelime Kökeni: Arapça maraż)


[isim] [eskimiş]
  • Hastalık
[mecaz]
  • Dayanılması güç durum
[sıfat] [mecaz]
  • Huysuzluğu ve titizliği ile can sıkan

    Aman ne maraz adamsın!


NAMAZ (Kelime Kökeni: Farsça namāz)


[isim] [din bilgisi]
  • İslam'ın beş şartından biri olan ve Müslümanların günde beş vakit, dinî kurallara göre yapmak zorunda oldukları ibadet, salat

    Bu namaz, alelade bir ibadet değildi. - Ruşen Eşref Ünaydın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • namaz (veya namazını) kılmak
  • namaza durmak
  • namaza meyli (veya namazda gözü) olmayanın kulağı ezanda olmaz
  • namazı kılınmak

Birleşik Kelimeler: namaz bezi, namazbozan, namaz niyaz, namaz örtüsü, namaz vakti, nafile namaz, akşam namazı, bayram namazı, cenaze namazı, cuma namazı, ikindi namazı, kuşluk namazı, öğle namazı, sabah namazı, teravih namazı, vitir namazı, yatsı namazı


ZURNA (Kelime Kökeni: Farsça surnāy)


[isim]
  • Ağaçtan yapılan, iki karış boyunda, ağız bölümü yayvan, keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla veya dümbelekle birlikte çalınan nefesli çalgı

    Davullar dövüldü, zurnalar halay havaları üfürdü, düğün dernek kutlandı. - Nezihe Araz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına
  • zurna gibi
  • zurnanın zırt dediği yer

Birleşik Kelimeler: cura zurna, çatlak zurna, zilzurna


ZAMAN (Kelime Kökeni: Arapça zamān)


[isim]
  • Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit

    Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. - Ömer Seyfettin

[gök bilimi]
  • Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram
[dil bilgisi]
  • Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı

    Geldi, gelmiş, geliyor, gelecek, gelir.

[jeoloji]
  • Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zaman almak
  • zamana uymak
  • zaman bırakmak
  • zaman geçirmek
  • zamanı (veya zamanını) geçirmek
  • zamanı avlamak
  • zamanı dolmak
  • zamanı geçmek
  • zaman ile yarışmak
  • zaman kazanmak
  • zaman kollamak
  • zaman öldürmek
  • zaman tanımak
  • zaman vermek

Birleşik Kelimeler: zaman aşımı, zaman ayarlı, zaman belirteci, zaman bilimi, zaman birimi, zaman dizini, zaman eki, zaman tüneli, zaman zaman, zaman zarfı, açık zaman, ahir zaman, aman zaman, art zamanlı, birleşik zaman, bir zaman, dar zaman, eş zaman, eş zamanlı, geçmiş zaman, gelecek zaman, gelecek zaman kipi, geniş zaman, her zaman, İkinci Zaman, kimi zaman, müruruzaman, ölü zaman, yalın zaman, aynı zamanda, çift zamanı, hikâye birleşik zamanı, iftar zamanı, ikindi zamanı, rivayet birleşik zamanı, yıldız zamanı, vaktizamanında, bir zamanlar


ARMUZ (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [denizcilik]
  • Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi

MEZUN (Kelime Kökeni: Arapça meʾẕūn)


[sıfat]
  • Bir okulu bitirerek diploma almış (kimse)

    Bu kitabı ilk okuduğumda, çiçeği burnunda bir fakülte mezunuydum. - Adalet Ağaoğlu

[eskimiş]
  • İzin almış, izinli

    Vedia'dan öğrendim, seyahate çıkacakmışsınız, mezunmuşsunuz. - Peyami Safa

[eskimiş]
  • Bir iş için yetki verilmiş, yetkili

    Bunu yapmaya mezun değilim.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mezun olmak