MEVKUFİYET Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



MEVKUFİYET harflerini içeren 5 harfli 24 kelime bulunuyor. 5 harfli MEVKUFİYET kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

MEYVE14, YEVMİ14, EVİYE13, KEYFİ13, KEYİF13, MEVUT13, İVMEK12, MEVKİ12, EFEKT11, TEVKİ11, TEVEK11, YİTME8, YETME8, YETİM8, YEMEK8, KETUM7, MUTKİ7, YETKİ7, YETİK7, YETKE7, ETMEK6, İTMEK6, TEMEK6, TEKME6


ETMEK


[nesnesiz]
  • Bir işi yapmak

    Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. - Haldun Taner

[-i]
  • Bulmak, erişmek

    Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. - Refik Halit Karay

[-i] [-den]
  • Birini bir şeyden yoksun bırakmak
[-e]
  • Küçük veya büyük abdestini yapmak

    Çocuk altına etti.

[eskimiş]
  • Demek, söylemek

    Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle - Erzurumlu Emrah

Ata Sözleri ve Deyimler

  • edememek
  • eden bulur, inleyen ölür
  • etme (veya etme yahu)
  • etmediğini bırakmamak (veya komamak)
  • etme eyleme
  • ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek
  • ettiğini bulmak (veya çekmek)
  • ettiğini yanına bırakmamak
  • ettiği yanına (kâr) kalmak
  • ettiğiyle kalmak


İTMEK


[-i]
  • Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek

    Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. - Halide Edip Adıvar

[fizik]
  • Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, çekmek karşıtı

    Aynı cins elektrikli iki cisim birbirini iter.


TEMEK


[isim] [halk ağzında]
  • Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan kapaklı veya kapaksız delik, pencere

TEKME


[isim]
  • Ayakla vuruş

    Kondulardan birinin duvarını tekmeyle yıkan bir yıkımcı, topal bir kadından ilk darbeyi yedi. - Lâtife Tekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekme atmak (veya vurmak)
  • tekme tokat girişmek
  • tekme yemek


KETUM (Kelime Kökeni: Arapça ketūm)


[sıfat] [eskimiş]
  • Ağzı sıkı

    Ne kadar da ketumdur, katlandığı acıları, atlattığı tehlikeleri sergilemeyi hiç sevmez. - Attila İlhan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ketum olmak


MUTKİ


[isim]
  • Bitlis iline bağlı ilçelerden biri

YETKİ


[isim]
  • Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet

    Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yetki vermek

Birleşik Kelimeler: yetki belgesi, yetki devri, yetki gasbı, sınırsız yetki, takdir yetkisi, yargı yetkisi, yasama yetkisi


YETİK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Yetişmiş, erişmiş, büyümüş

Birleşik Kelimeler: aklı yetik


YETKE


[isim]
  • Otorite

    Saçmalama özgürlüğüme hiç kimsenin, hiçbir yetkenin karışamayacağına sevindim. - Tomris Uyar


YİTME


[isim]
  • Yitmek işi

YETME


[isim]
  • Yetmek işi

Birleşik Kelimeler: yeni yetme


YETİM (Kelime Kökeni: Arapça yetīm)


[sıfat]
  • Babası ölmüş olan (çocuk), babasız

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yetimi okşamışlar, vay sırtım demiş

Birleşik Kelimeler: yetimhane


YEMEK


[isim]
  • Yemek yeme, karın doyurma işi

    Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yemek çıkarmak
  • yemek seçmek
  • yemek vermek
  • yemek yemek

Birleşik Kelimeler: yemekaltı, yemek borusu, yemek dolabı, yemek duası, yemekhane, yemek hizmeti, yemek listesi, yemek masası, yemek odası, yemek salonu, yemek tablası, yemek takımı, alaminüt yemek, ana yemek, başyemek, hazır yemek, seçmeli yemek, seçmesiz yemek, sulu yemek, ev yemeği, güveyi yemeği, iftar yemeği, kuşluk yemeği, orospu yemeği, öğle yemeği, ölü yemeği, sahur yemeği, tencere yemeği

[-i]
  • Ağızda çiğneyerek yutmak

    Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor. - Burhan Felek

[nesnesiz]
  • Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek

    Haram yemek. Rüşvet yemek.

[nesnesiz]
  • Harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek

    Yapımına başlanan bu yapı günde 5 ton çimento yiyor.

[mecaz]
  • Sürekli üzmek, tedirgin etmek

    Bu dert beni yiyor.

[argo]
  • Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek
[argo]
  • Kandırmak

    Bizi yemek, sana mı kaldı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yediği naneye bak!
  • yediği önünde, yemediği ardında
  • yedikleri içtikleri ayrı gitmemek
  • yedirip içirmek
  • ye kürküm ye!
  • yemeden içmeden
  • yeme de yanında yat
  • yiyip bitirmek
  • yiyip içmek

Birleşik Kelimeler: mirasyedi, otyiyenler, balyemez, etyemez, hüryemez, varyemez, karıncayiyen


EFEKT (Kelime Kökeni: Fransızca effect)


[isim] [sinema] [televizyon]
  • Radyo ve televizyon yayınlarında, tiyatro oyunlarında veya film seslendirmelerinde, hareketleri izlemesi gereken seslerin doğal kaynakların dışında, optik, mekanik, kimyasal yöntemlerle gerçekleştirilmesi

TEVKİ (Kelime Kökeni: Arapça tevḳīʿ)


[isim] [eskimiş]
  • Padişah fermanlarına çekilen tuğra