MERDANELEMEK harflerini içeren 5 harfli 62 kelime bulunuyor. 5 harfli MERDANELEMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
MADEM9,
DEMEK8,
DELME8,
DERME8,
DENME8,
ERDEM8,
ENDAM8,
KADEM8,
MADER8,
MADEN8,
MEDAR8,
DEKAN7,
DENEK7,
DEKAR7,
ELDEN7,
ERDEK7,
ERDEN7,
ENDER7,
EMMEK7,
KADER7,
KERDE7,
KEDER7,
LADEN7,
MERAM7,
RENDE7,
AMELE6,
ERMEK6,
EKLEM6,
ELEME6,
ENLEM6,
ENEME6,
ELMEK6,
EMARE6,
EMLAK6,
KREMA6,
KAMER6,
KALEM6,
KEREM6,
KEMAL6,
KEMAN6,
KEMER6,
KEMRE6,
KELAM6,
KELEM6,
MALEN6,
MARKE6,
MELEK6,
MEKAN6,
MEREK6,
MERAK6,
REMEL6,
ANELE5,
AKLEN5,
ERKAN5,
ERKEN5,
EKLER5,
EKRAN5,
KARNE5,
KENAR5,
KELER5,
NELER5,
NEKRE5
ANELE
(Kelime Kökeni: İtalyanca anello)
[isim] [denizcilik]
-
Gemilerde türlü işlerde kullanılan bir tür demir halka
AKLEN
(Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳlen)
[zarf] [eskimiş]
-
Akıl gereğince, akıl yönünden
ERKÂN
(Kelime Kökeni: Arapça erkān)
[isim]
[askerlik]
-
General veya amiral aşamasındaki askerler
Ata Sözleri ve Deyimler
Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp
ERKEN
[zarf]
Ata Sözleri ve Deyimler
- erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır
- erken kalktım işime, şeker kattım aşıma
Birleşik Kelimeler: erken bahar, erken boşalma, erken bunama, erkendoğan, erken tanı, erken uyarı
EKLER
(Kelime Kökeni: Fransızca éclair)
[isim]
-
İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü
EKRAN
(Kelime Kökeni: Fransızca écran)
[isim]
-
Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
[sinema] [televizyon]
-
Televizyon camı, görüntülük
Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran
KARNE
(Kelime Kökeni: Fransızca carnet)
[isim] [eğitim bilimi]
-
Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge
Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi
KENAR
(Kelime Kökeni: Farsça kenār)
[isim]
[matematik]
-
Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri
Bir üçgenin kenarları.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kenar (veya kenarını) bastırmak
- kenara atmak
- kenara çekilmek
- kenarda kalmak
- kenar gezmek
- kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz
Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar
KELER
[isim] [hayvan bilimi]
-
Köpek balıkları takımının kelergiller familyasından, ılık ve tropik denizlerde yaşayan, uzunluğu 1,5 metre kadar olan, bir defada 20 yavru doğuran bir tür balık, keler balığı (Rhina squatina)
Birleşik Kelimeler: keler balığı, kaya keleri, su keleri
NELER
Ata Sözleri ve Deyimler
- ne âlem
- ne âlemde?
- ne alıp veremiyor?
- ne arar (veya onda ... ne gezer)
- ne arıyor
- ne biçim?
- ne buyrulur?
- ne çare
- ne çıkar
- ne çiçektir, biliriz
- ne dedim de
- ne demek?
- ne demek olsun
- ne demeye
- ne denir (veya dersin)
- ne denli
- ne de olsa
- ne dese beğenirsin?
- nedir ki
- ne diye?
- ne ekersen onu biçersin
- ne fayda
- ne gam
- ne gezer
- ne gibi?
- ne gözle bakmak
- ne güne duruyor?
- ne günlere kaldık!
- ne haber?
- ne hacet
- ne haddine!
- ne hâlde?
- ne hâli varsa görsün
- ne hikmetse (veya hikmettir)
- ne idiği belirsiz
- ne imiş?
- ne ise
- ne istediğini bilmek
- ne iyi!
- ne kadar
- ne kadar olsa
- ne kadar varsa
- ne lazım
- neler de neler, maydanozlu köfteler
- neler neler
- ne mal olduğunu bilmek (veya anlamak)
- ne mene
- ne menem
- ne mümkün
- ne münasebet!
- ne o?
- ne olacak!
- ne olduğunu bilememek
- ne oldum delisi olmak
- ne olur (veya olursun veya olursunuz)
- ne olursa olsun
- ne oluyor?
- ne pahasına olursa olsun
- ne söylüyorsun?
- ne var ki
- ne yaparsın (veya yapmalı) ki
- ne yapıp yapıp
- ne yaptığını bilmemek
- ne yazar
- ne yazık ki
- neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
- neyin nesi (kimin fesi)
- neyleyim
- neymiş
- ne yüzle
NEKRE
(Kelime Kökeni: Arapça nekre)
[sıfat] [eskimiş]
AMELE
(Kelime Kökeni: Arapça ʿamele)
[isim]
Birleşik Kelimeler: amele pazarı, amele taburu, amele yanığı, tanzifat amelesi
ERMEK
[-e]
[nesnesiz]
-
İnsan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek
[nesnesiz]
[nesnesiz] [din bilgisi]
-
Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek
Ata Sözleri ve Deyimler
- erdiğine erer, ermediğine taş atar
Birleşik Kelimeler: aşermek
EKLEM
[isim] [anatomi]
-
Vücut kemiklerinin uç uca veya kenar kenara gelip birleştiği yer, mafsal
Birleşik Kelimeler: eklem bacaklılar, omuz eklemi
ELEME
[isim]
[spor]
-
Çeyrek sona katılacak sporcu ve takımları ayırmak için düzenlenen seçme yarışı
Birleşik Kelimeler: eleme sınavı, ön eleme