MERCANKÖŞK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



MERCANKÖŞK harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli MERCANKÖŞK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KÖŞEK14, ÖRMEK12, KÖKEN11, ÖRNEK11, ENCAM9, MECRA9, MAŞER9, CEMAN9, KEŞAN8, ŞERAN8, KREMA6, KAMER6, KEMAN6, MARKE6, MEKAN6, MERAK6, ERKAN5, EKRAN5, KRANK5, KARNE5, KENAR5


ERKÂN (Kelime Kökeni: Arapça erkān)


[isim]
  • Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler

    Yüksek sınıf mahalle erkânını da konaklarına uğrayıp meseleden haberdar eder. - Refik Halit Karay

[askerlik]
  • General veya amiral aşamasındaki askerler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erkân göstermek

Birleşik Kelimeler: erkânıharbiyeiumumiye, erkânıharp, erkân kürkü, erkân minderi, adap erkân, yol erkân, hükûmet erkânı, çarıklı erkânıharp


EKRAN (Kelime Kökeni: Fransızca écran)


[isim]
  • Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey, görüntülük
[sinema] [televizyon]
  • Televizyon camı, görüntülük

Birleşik Kelimeler: ekran koruyucu, sayfa ekran


KRANK (Kelime Kökeni: İngilizce crank)


[isim] [teknik]
  • Bir motorda biyellerin doğrusal hareketini dairesel harekete çeviren dingil

Birleşik Kelimeler: krank mili


KARNE (Kelime Kökeni: Fransızca carnet)


[isim] [eğitim bilimi]
  • Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge

Birleşik Kelimeler: çalışma karnesi, sağlık karnesi


KENAR (Kelime Kökeni: Farsça kenār)


[isim]
  • Bir şeyin, bir yerin bitiş kısmı veya yakını, kıyı, yaka

    O sırada karşı taraçadaki kadın elinde pirinç tası olduğu hâlde taraçanın kenarına kadar geldi. - Orhan Veli Kanık

[matematik]
  • Bir biçimi sınırlayan çizgilerden her biri

    Bir üçgenin kenarları.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kenar (veya kenarını) bastırmak
  • kenara atmak
  • kenara çekilmek
  • kenarda kalmak
  • kenar gezmek
  • kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz

Birleşik Kelimeler: kenar atışı, kenar bobini, kenar mahalle, kenarortay, kenar semt, kenar suyu, kenarda köşede, kenarın dilberi, çeşitkenar, derkenar, dörtkenar, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar


KREMA (Kelime Kökeni: İtalyanca crema)


[isim]
  • Bir tür yumurtalı süt tatlısı

KAMER (Kelime Kökeni: Arapça ḳamer)


[isim] [eskimiş] [gök bilimi]
  • Ay

Birleşik Kelimeler: kamer balığı


KEMAN (Kelime Kökeni: Farsça kemān)


[isim] [müzik]
  • Dört teli olan, çenenin altına dayayarak çalınan yaylı saz

    Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu. - Ömer Seyfettin

[eskimiş]
  • Yay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keman gibi

Birleşik Kelimeler: keman yayı


MARKE (Kelime Kökeni: Fransızca marqué)


[sıfat] [spor]
  • `Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, tutmak, gölgelemek, markaja almak` anlamındaki marke etmek birleşik fiilinde geçen bir söz

MEKÂN (Kelime Kökeni: Arapça mekān)


[isim]
  • Yer, bulunulan yer
[eskimiş] [gök bilimi]
  • Uzay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mekân tutmak

Birleşik Kelimeler: mekân akustiği, mekân grupları, mekân zarfı, başmekân, cennetmekân, tebdilimekân


MERAK (Kelime Kökeni: Arapça merāḳ)


[isim]
  • Bir şeyi anlamak veya öğrenmek için duyulan istek

    Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim - Enis Behiç Koryürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • meraka düşmek
  • meraka sokmak
  • merak etmek
  • merak getirmek
  • merakına dokunmak
  • merakından çatlamak
  • merakını mucip olmak
  • merakını uyandırmak
  • merak olmak
  • merak sarmak (veya duymak veya salmak)
  • merakta bırakmak
  • merakta kalmak
  • meraktan çatlamak
  • meraktan ölmek

Birleşik Kelimeler: kırkmerak


KEŞAN


[isim]
  • Edirne iline bağlı ilçelerden biri

ŞERAN (Kelime Kökeni: Arapça şerʿan)


[zarf] [eskimiş]
  • İslam hukuku açısından

ENCAM (Kelime Kökeni: Farsça encām)


[isim] [eskimiş]
  • Son, işin sonu

    Nereye varır bu işin encamı? - Attila İlhan

[mecaz]
  • Gelecek

    Encamımız hayrolsun demekten başka elden ne gelir? - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: serencam


MECRA (Kelime Kökeni: Arapça mecrā)


[isim] [coğrafya]
  • Yatak
[mecaz]
  • Bir işin gidişi, bir olayın doğrultusu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mecrası değişmek
  • mecrasında gitmek