MEDYATİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



MEDYATİK harflerini içeren 5 harfli 37 kelime bulunuyor. 5 harfli MEDYATİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DEYİM10, MİDYE10, MEDYA10, DİYET9, DİKEY9, DETAY9, DİTME8, DİKME8, EYTAM8, İDAME8, İMDAT8, İKDAM8, KİMYA8, KADEM8, KADİM8, KAYME8, MADİK8, YİTME8, YETİM8, AKİDE7, DİKTE7, DİKTA7, KADİT7, KAİDE7, TEDAİ7, YETKİ7, YETİK7, YEKTA7, AKEMİ6, EMTİA6, İTMEK6, İKAME6, KAMET6, KAİME6, MAKET6, TAMİK6, TAKİM6


AKEMİ


[isim]
  • İki elemanlı mermer yapıştırıcısı

EMTİA (Kelime Kökeni: Arapça emtiʿa)


[isim] [eskimiş] [ticaret]
  • Mal

İTMEK


[-i]
  • Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek

    Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. - Halide Edip Adıvar

[fizik]
  • Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, çekmek karşıtı

    Aynı cins elektrikli iki cisim birbirini iter.


İKAME (Kelime Kökeni: Arapça iḳāme)


[isim] [eskimiş]
  • Yerine koyma, yerine kullanma
[sıfat]
  • Yerine konulan, yerine geçen

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ikame etmek

Birleşik Kelimeler: ikame mal


KAMET (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmet)


[isim] [eskimiş]
  • Boy, endam

    Gür beyaz saçları, dik kameti, vakur yürüyüşü ile gören çarşı esnafı saygı ile selamlarlar. - Haldun Taner

[isim] [din bilgisi]
  • Farz olan namazdan önce okunan iç ezan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kamet getirmek
  • kameti artırmak


KAİME (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʾime)


[isim] [eskimiş]
  • Buyruk, resmî kâğıt, ferman

    Mezat kaimesi.


MAKET (Kelime Kökeni: Fransızca maquette)


[isim]
  • Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği

    Servet Bey, benim maketleri incelemekle meşguldü. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: maket bıçağı


TAMİK (Kelime Kökeni: Arapça taʿmīḳ)


[isim] [eskimiş]
  • Derinleştirme

TAKİM (Kelime Kökeni: Arapça taʿḳīm)


[isim] [eskimiş]
  • Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma

AKİDE (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳīde)


[isim] [din bilgisi]
  • İnanç

    Ahmet Bey, dedi, kim olduğunuzu, akidenizi, kasabada, köylerde ne gibi faaliyet gösterdiğinizi biliyorum. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akideyi bozmak (veya akidesi bozulmak)

Birleşik Kelimeler: akidesi bozuk

[isim]
  • Şekerin kaynatılarak katılaşması yolu ile yapılan, renkli ve kokulu, ağızda güç eriyen şeker, akide şekeri

    Ağızları ve elleri yaladıkları akideden kıpkırmızı bir hâlde geçiyorlardı. - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: akide şekeri


DİKTE (Kelime Kökeni: Fransızca dictée)


[isim]
  • Bir başkasına o anda söyleyerek yazdırma, yazdırım

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dikte etmek


DİKTA (Kelime Kökeni: Almanca Diktat)


[isim]
  • Hiçbir şart olmaksızın körü körüne uyulması gereken buyruk

KADİT (Kelime Kökeni: Arapça ḳadīd)


[sıfat]
  • Çok zayıf

    Gözlerini kadit elleriyle iyice ovdu. - Ömer Seyfettin

[isim] [eskimiş]
  • Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et
[isim]
  • İskelet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kadidi çıkmak


KAİDE (Kelime Kökeni: Arapça ḳāʿide)


[isim]
  • Kural

    Onları sıkmamak için bahçeyi terk etmek zarafetin en sade kaidelerindendi. - Halit Ziya Uşaklıgil

[argo]
  • Kalça

Birleşik Kelimeler: ahenk kaidesi, paralel kaidesi


TEDAİ (Kelime Kökeni: Arapça tedāʿī)


[isim] [eskimiş] [ruh bilimi]
  • Çağrışım

    Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde. - Cemil Meriç