MAKYAJ ile Oluşan Kelimeler (MAKYAJ Kelime Türetme)



MAKYAJ harflerinden oluşan 25 kelime bulunuyor. MAKYAJ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Makyaj kelimesinin anlamı nedir? Makyaj ile başlayan kelimeler. İçinde makyaj olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

6 Harfli Kelimeler

MAKYAJ18

5 Harfli Kelimeler

AYMAK8, KAYMA8, YAMAK8, YAKMA8

4 Harfli Kelimeler

AYMA7, MAYA7, YAMA7, AYAK6, KAYA6, YAKA6, AKMA5, KAMA5

3 Harfli Kelimeler

JAK12, AYA5, KAY5, YAK5, AMA4, KAM4, AKA3

2 Harfli Kelimeler

AY4, YA4, AM3, MA3, AK2


AK


[isim]
  • Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı
[sıfat]
  • Bu renkte olan
[sıfat] [mecaz]
  • Temiz
[sıfat] [mecaz]
  • Dürüst
[sıfat] [mecaz]
  • Sıkıntısız, rahat

    Ak günler göresin.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ak akçe kara gün içindir
  • ak dediğine kara demek
  • ak don kara don geçitte belli olur
  • ak gün ağartır, kara gün karartır
  • akı ak karası kara
  • akı karası geçitte belli olur
  • akım derken bokum demek
  • ak koyun kara koyun geçit başında belli olur
  • ak koyunu gören içi dolu yağ sanır
  • ak koyunun kara kuzusu da olur
  • ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır
  • akla karayı seçmek
  • ak sakaldan yok sakala gelmek

Birleşik Kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı


AKA


[isim] [halk ağzında]
  • Ağabey

AM


[isim] [kaba konuşmada]
  • Dişilik organı
[kimya]
  • Amerikyum elementinin simgesi

ÂMÂ (Kelime Kökeni: Arapça aʿmā)


[sıfat]
  • Görme engelli
[bağlaç]
  • Çelişkili ve tutarsız iki cümleyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz, amma, lakin, velakin

    Para kazanmayı hiç sevmiyordu ama hesapsız harcamaya bayılıyordu. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ama ne
  • aması maması yok!
  • aması var


KAM


[isim]
  • Şaman
[isim]
  • Zevk, mutluluk, tat

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kâm almak


AY


[ünlem]
  • Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme veya sevinç anlatan bir söz

    Ay! Sen mi idin? Ay, ne güzel!

[isim]
  • Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ay ayakta çoban yatakta, ay yatakta çoban ayakta
  • ay aydın, hesap belli
  • ay gibi
  • ay harmanlanmak
  • ayı gördüm, yıldıza itibarım (veya minnetim) yok
  • ayı görmeden bayram etme
  • ay var yılı besler, yıl var ayı beslemez

Birleşik Kelimeler: ay balığı, ay balta, aybaşı, ay başı, aybeay, ay çekirdeği, ayçiçeği, ay çöreği, aydede, aydemir, ay dönümü, ayevi, ay gün takvimi, ay gün yılı, ay hâli, ay ışığı, ay karanlığı, ay modülü, ay örümceği, ay parçası, ay takvimi, ay yıldız, ay yılı, ayda yılda bir, aydan aya, ayrıksı ay, dolunay, dönencel ay, gücük ay, kamerî ay, küçük ay, mübarek ay, yarım ay, yeni ay, aşure ayı, bayram ayı, büyük mevlit ayı, büyük tövbe ayı, cicimayı, döl ayı, küçük mevlit ayı, küçük tövbe ayı, matem ayı, orak ayı, ayın on dördü, üç aylar, tövbe ayları

[isim] [gök bilimi]
  • Dünya'nın uydusu olan gök cismi, kamer, mah, meh

Birleşik Kelimeler: Ay tutulması


YA (Kelime Kökeni: Arapça yā)


[ünlem]
  • `Ey, hey` anlamlarında bir seslenme sözü

    Yürü ya mübarek!

[edat]
  • Evet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ya Allah
  • ya Rabbi (veya Rab)
  • ya sabır
  • ya sabır çekmek
  • ya ya ya şa şa şa

Birleşik Kelimeler: yalelli

[bağlaç]
  • Şaşma, şaşkınlık bildiren bir söz

    Ya, bu adam kim?

Birleşik Kelimeler: ya da, yahut, veya


AKMA


[isim]
  • Akmak işi
[halk ağzında]
  • Reçine, çam sakızı, akındırık

Birleşik Kelimeler: akma hançer, akma sınırı


KAMA


[isim]
  • Silah olarak kullanılan, ucu sivri, iki ağzı da keskin uzun bıçak

    Bu bıçak, sapına bez sarılmış, küçük çapta bir kamaydı. - Sait Faik Abasıyanık

[madencilik]
  • Açılmış olan boşluklarda tavan ve yanlardan taş veya cevher parçalarının düşmesini önlemek amacıyla tahkimat elemanları üstüne veya arkasına yerleştirilen bir tahkimat parçası
[askerlik]
  • Topun gerisini kapayan kapak

    Köy değirmenlerinde top kaması döküldüğüne şahit oldum. - Aka Gündüz

[halk ağzında]
  • Oyunda kazanılan her parti
[halk ağzında]
  • Oyunda sayı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kama basmak


AYA


[isim]
  • Elin parmak dipleriyle bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi
[bitki bilimi]
  • Yaprakların düz ve parlak bölümü

Birleşik Kelimeler: el ayası, köpekayası, yaprak ayası


KAY


[isim]
  • Yağmur, yaz yağmuru
[isim] [eskimiş]
  • Kusma

YAK (Kelime Kökeni: Tibetçe)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Tibet'te, Asya'nın bazı yörelerinde yabani veya evcil olarak yaşayan, kılları uzun bir tür öküz, Tibet öküzü, Tibet sığırı (Bos grunniens)

AYAK


[isim] [anatomi]
  • Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
[halk ağzında]
  • Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
[coğrafya]
  • Göl ayağı
[edebiyat]
  • Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler
[edebiyat]
  • Halk edebiyatında uyak

    Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler. - Salâh Birsel

[matematik]
  • Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta

    Dikme ayağı.

[spor]
  • Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
[spor]
  • Altılı ganyanda yer alan her bir koşu
[madencilik]
  • Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ayağa düşmek
  • ayağa fırlamak
  • ayağa kaldırmak
  • ayağa kalkmak
  • ayağı (veya ayakları) dolaşmak
  • ayağı (veya ayakları) suya ermek
  • ayağı alışmak
  • ayağı almak
  • ayağı düşmek
  • ayağı düze basmak
  • ayağı gitmemek
  • ayağı ile gelmek
  • ayağına (veya ayaklarına) kapanmak
  • ayağına bağ olmak
  • ayağına bağ vurmak
  • ayağına çağırmak
  • ayağına çelme takmak
  • ayağına dolanmak (veya dolaşmak)
  • ayağına düşmek
  • ayağına geçirmek
  • ayağına gelmek
  • ayağına getirmek
  • ayağına gitmek
  • ayağına ip takmak
  • ayağına kira istemek
  • ayağına sağlık
  • ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim?
  • ayağına sıkmak
  • ayağına üşenmemek
  • ayağında donu yok, fesleğen ister (veya takar) başına
  • ayağını (veya ayaklarını) altına almak
  • ayağını (veya ayaklarını) öpeyim
  • ayağını (veya ayaklarını) sürümek
  • ayağını alamamak
  • ayağını bağlamak
  • ayağını çekmek
  • ayağını denk almak
  • ayağını denk basmak
  • ayağını giymek
  • ayağını kaydırmak
  • ayağını kesmek
  • ayağının (veya ayaklar) altında
  • ayağının (veya ayaklarının) altını öpeyim
  • ayağının altına almak
  • ayağının altına karpuz kabuğu koymak
  • ayağının bağını çözmek
  • ayağının bastığı yerde ot bitmez
  • ayağının pabucunu başına giymek
  • ayağının pabucu olamamak
  • ayağının tozu ile
  • ayağının tozunu silmeden
  • ayağının türabı olmak
  • ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
  • ayağını tek almak
  • ayağını vurmak
  • ayağını yorganına göre uzat
  • ayağı yerden kesilmek
  • ayağı yürüten baştır
  • ayak açmak (veya vermek)
  • ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz
  • ayak almak
  • ayak atmak
  • ayak atmamak
  • ayak ayak üstüne atmak
  • ayak basmak
  • ayak basmamak
  • ayak çekmek
  • ayak değiştirmek
  • ayak diremek
  • ayaklar altına almak
  • ayaklar baş, başlar ayak olmak
  • ayakları geri geri gitmek
  • ayaklarına (veya ayağına) kara su (veya sular) inmek
  • ayaklarının (veya ayağının) ucuna basmak
  • ayaklarını yerden kesmek
  • ayakları üstünde durmak
  • ayakları yere değmemek
  • ayak sürümek
  • ayak tutmak
  • ayak uydurmak
  • ayak üstünde olmak
  • ayak vermek
  • ayak yapmak

Birleşik Kelimeler: ayakaltı, ayak atışı, ayak bağı, ayakbastı, ayak bileği, ayak divanı, ayak hatası, ayak havlusu, ayak işi, ayak izi, ayakkabı, ayak keseri, ayak kirası, ayak oyunu, ayak perde, ayak satıcısı, ayak tabanı, ayaktakımı, ayak tarağı, ayak tedavisi, ayak tenisi, ayak teri, ayak topu, ayakucu, ayak ucu, ayaküstü, ayaküzeri, ayakyolu, ayağı bağlı, ayağı uğurlu, ayağı üzengide, ayağına çabuk, ağırayak, altıncı ayak, arka ayak, beşinci ayak, bir ayak evvel, birinci ayak, çatal ayak, dördüncü ayak, dört ayak, düzayak, giderayak, gömme ayak, ikinci ayak, kırkayak, önayak, ön ayak, sacayak, takma ayak, üçayak, üçüncü ayak, yalancı ayak, yalın ayak, yarım ayak, tepeden ayağa, danaayağı, domuzayağı, duvar ayağı, eli ayağı düzgün, göl ayağı, horozayağı, itayağı, kazayağı, kediayağı, kurtayağı, sacayağı, tavşanayağı, tavukayağı, turnaayağı, eline ayağına çabuk


KAYA


[isim]
  • Büyük ve sert taş kütlesi

    Yolun kenarındaki kayanın üstüne küfesini koydu. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaya gibi
  • kaya uçmazsa dere dolmaz

Birleşik Kelimeler: kaya balığı, kayabaşı, kaya güvercini, kaya hanisi, kaya horozu, kaya keleri, kaya lifi, kaya örümceği, kaya sansarı, kaya sarımsağı, kaya suyu, kaya tuzu, azmankaya, cam kaya, kesme kaya, kör kaya, mantar kaya, sapkın kaya, akınkayası, kömürkayası, kumkayası, sazkayası, tatlısu kayası


YAKA


[isim]
  • Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü

    Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[denizcilik]
  • Sahil
[denizcilik]
  • Yelkenlerin kenar ve köşeleri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yaka bir tarafta, paça bir tarafta
  • yakadan atmak
  • yakadan geçirmek
  • yaka ısırmak
  • yakası açılmadık
  • yakasına (veya yakasından) asılmak (veya yapışmak)
  • yakasına çökmek
  • yakasına sarılmak
  • yakasını bırakmamak
  • yakasını kaptırmak
  • yaka silkmek
  • yakayı (veya yakasını) kurtarmak (veya sıyırmak)
  • yakayı ele vermek

Birleşik Kelimeler: yaka kartı, yaka paça, balıkçı yaka, bisiklet yaka, degaje yaka, haydari yaka, karayaka, kayık yaka, sosis yaka, şapşal yaka, V yaka