LATİFUNDİACILIK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler



LATİFUNDİACILIK harflerini içeren 7 harfli 34 kelime bulunuyor. 7 harfli LATİFUNDİACILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FACİALI17, FINDIKİ17, ADCILIK14, CADILIK14, DALANCI13, DİKTACI13, FİLİNTA13, FANATİK13, FANİLİK13, İNFİLAK13, KADINCA13, ALTINCI12, AKLINCA11, KANCALI11, KADINLI11, KALINCA11, TANIDIK11, TALANCI11, TAKLACI11, DİLALTI10, CİLTLİK10, CANİLİK10, ADİLLİK9, ALTILIK9, ALINLIK9, KANITLI9, KALINTI9, TAKLİDİ9, ANLAKLI8, İTİNALI8, KANATLI8, LUTİLİK8, TAALLUK8, İNTİKAL7


İNTİKAL (Kelime Kökeni: Arapça intiḳāl)


[isim]
  • Bir yerden başka bir yere geçme, geçiş
[fizik]
  • Öteleme
[ruh bilimi]
  • Geçişim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • intikal etmek

Birleşik Kelimeler: veraset ve intikal vergisi


ANLAKLI


[sıfat]
  • Zeki

İTİNALI


[sıfat]
  • Özenli

    Sakalı tıpkı babamın sakalı gibi kısa ve itinalıydı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu


KANATLI


[sıfat]
  • Kanadı olan

    Senelerden beri leylek görmüyorum. Hatta bu kanatlı yaz seyyahlarının son senelerde İstanbul'a rağbetleri az. - Ahmet Haşim

Birleşik Kelimeler: eş kanatlı


LUTİLİK


[isim]
  • Oğlancılık

TAALLUK (Kelime Kökeni: Arapça taʿalluḳ)


[isim] [eskimiş]
  • İlgisi olma, ilgisi bulunma, ilgi, ilinti

Ata Sözleri ve Deyimler

  • taalluk etmek


ADİLLİK


[isim]
  • Adil olma durumu

ALTILIK


[sıfat]
  • Altısı bir arada, altı taneden oluşmuş

Birleşik Kelimeler: onaltılık


ALINLIK


[isim] [halk ağzında]
  • Kadınların alınlarına taktıkları altın veya gümüşten süs eşyası

KANITLI


[sıfat]
  • Kanıtla gösterilmiş, müdellel

KALINTI


[isim]
  • Artıp kalan şey, bakiye
[mecaz]
  • Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey

    Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir. - Haldun Taner


TAKLİDÎ (Kelime Kökeni: Arapça taḳlīdī)


[sıfat] [eskimiş]
  • Taklit yoluyla yapılan

Birleşik Kelimeler: taklidî kelime


DİLALTI


[isim] [tıp]
  • Genellikle kalp hastalıklarında hızlı ve kesin etki sağlamak için dilin altına konularak emilen ilaç
[hayvan bilimi]
  • Tavuklarda görülen bir hastalık

C


[kimya]
  • Karbon elementinin simgesi

CAN (Kelime Kökeni: Farsça cān)


[isim]
  • İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
[sıfat]
  • Çok içten, sevimli, sevilen, şirin

    Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • cana (veya canına) can katmak
  • cana gelecek mala gelsin
  • cana kıymak
  • can alacak nokta (veya yer)
  • can alıp can vermek
  • cana minnet saymak (veya bilmek)
  • can atmak
  • can başına sıçramak
  • can baş üstüne
  • can beslemek
  • can boğazdan gelir (veya geçer)
  • can borcunu ödemek
  • can bostanda bitmez
  • can bulmak
  • can cana, baş başa
  • can candan şirindir (veya tatlıdır)
  • can canın yoldaşıdır
  • can cümleden aziz
  • can çekişmek
  • can çekişmektense ölmek yeğdir
  • can çıkmayınca (veya çıkmadan) huy çıkmaz
  • candan geçmek
  • can dayanmamak
  • can derdinde olmak
  • can derdine düşmek
  • can gelmek
  • canı acımak
  • canı ağzına (veya boğazına) gelmek
  • canı bayılmak
  • canı burnuna (veya burnundan) gelmek
  • canı burnundan çıkmak
  • canı cana ölçmek
  • canı canına (veya içine) sığmamak
  • canı cehenneme
  • canı çekilmek
  • canı çekmek
  • canı çıkasıca
  • canı çıkmak
  • canı çıksın!
  • canı gelip gitmek
  • canı gelmek
  • canı gibi sevmek
  • canı gitmek
  • canı ile oynamak
  • canı ile uğraşmak
  • canı istemek
  • canı isterse
  • canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır
  • canım
  • canım ciğerim
  • canım dese canın çıksın diyor sanmak
  • canımın içi
  • canımı sokakta bulmadım
  • canına acımamak
  • canına değmek
  • canına ezan okumak
  • canına geçmek (veya işlemek veya kâr etmek)
  • canına kastetmek
  • canına kıymak
  • canına minnet (olmak)
  • canına okumak
  • canına rahmet
  • canına susamak
  • canına tak demek (veya etmek)
  • canına tükürdüğümün (veya üfürdüğümün)
  • canına yandığım (veya yandığımın)
  • canına yetmek
  • canından bezmek (veya bıkmak veya usanmak)
  • canından geçmek
  • canını acıtmak
  • canını almak
  • canını bağışlamak
  • canını burnundan getirmek
  • canını cehenneme göndermek (veya yollamak)
  • canını çıkarmak
  • canını dar atmak
  • canını dişine almak (veya takmak)
  • canının derdine düşmek
  • canının içine sokacağı gelmek
  • canını sıkmak
  • canını sokakta bulmamak
  • canını vermek
  • canını yakmak
  • canın isterse
  • canı sağ olsun!
  • canı sıkılmak
  • canı yanan eşek, attan yüğrük olur
  • canı yanmak
  • canı yerine gelmek
  • canı yok mu?
  • can kalmamak
  • can kaygısına düşmek
  • canlar!
  • can olmak
  • can sıkmak
  • can vermek
  • can yakmak

Birleşik Kelimeler: can acısı, can alıcı, can arkadaşı, can bunaltısı, canciğer, can çabası, can damarı, can direği, can dostu, can düşmanı, can eriği, canevi, can feda, canfes, can havliyle, can korkusu, cankulağı, can kurban, cankurtaran, can kuşu, can noktası, can pahasına, can pazarı, can sağlığı, can sıkıntısı, can simidi, cansiparane, can sohbeti, can suyu, can tahtası, can yeleği, can yoldaşı, cana yakın, canı burnunda, canı cebinde, canıgönülden, canı pek, canı sıkkın, canı tatlı, canı tez, canıyürekten, canına düşkün, canla başla, babacan