KIRMIZIFENER Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



KIRMIZIFENER harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli KIRMIZIFENER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

FREZE14, FIRIN13, FRENK11, FENER11, KIMIZ11, KENEF11, KEFEN11, KEFNE11, NEFER11, RIZIK10, EZMEK9, KIRIM8, ZERRE8, ZEKER8, ERMEK6, KEREM6, KEMER6, KEMRE6, MEREK6, ERKEN5, NEKRE5


ERKEN


[zarf]
  • Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı

    Sakın geç kalma, erken gel. - Ahmet Rasim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır
  • erken kalktım işime, şeker kattım aşıma

Birleşik Kelimeler: erken bahar, erken boşalma, erken bunama, erkendoğan, erken tanı, erken uyarı


NEKRE (Kelime Kökeni: Arapça nekre)


[sıfat] [eskimiş]
  • Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci

    Nekre ve zarif, iyi bir hatipti. - Falih Rıfkı Atay


ERMEK


[-e]
  • Erişmek

    Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. - Necati Cumalı

[nesnesiz]
  • İnsan veya bitki büyüyüp gelişmek, yetişmek
[nesnesiz]
  • Ürün olgunlaşmak

    Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya - Halk türküsü

[nesnesiz] [din bilgisi]
  • Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erdiğine erer, ermediğine taş atar

Birleşik Kelimeler: aşermek


KEREM (Kelime Kökeni: Arapça kerem)


[isim] [eskimiş]
  • Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kerem buyurun (veya eyleyin)
  • kerem etmek

Birleşik Kelimeler: kerem sahibi


KEMER (Kelime Kökeni: Farsça kemer)


[isim]
  • Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı

    Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı. - Peyami Safa

[sıfat]
  • Tümsekli

    Kemer burun.

[anatomi]
  • Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı

    Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri.

[jeoloji]
  • Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
[mimarlık]
  • İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı

    Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. - Oğuz Atay

[eskimiş]
  • Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemer (veya kemerini) sıkmak
  • kemeri dolu olmak

Birleşik Kelimeler: kemer bağlama, kemer gözü, kemer patlıcanı, bel kemeri, emniyet kemeri, su kemeri

[isim]
  • Antalya iline bağlı ilçelerden biri

KEMRE


[isim] [halk ağzında]
  • Gübre, tezek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemre bağlamak


MEREK


[isim] [halk ağzında]
  • Samanlık, odunluk, hayvan yemi deposu veya ahır

KIRIM


[isim] [toplum bilimi]
  • Savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi, katliam

    İçtenlik insanları kırımlara, cinayetlere, haksızlıklara sürüklemiş. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: et kırımı, soykırım


ZERRE (Kelime Kökeni: Arapça ẕerre)


[isim]
  • Çok küçük parçacık

    Kendi servetinden bir zerresini vatan namına feda etmemişti. - Ömer Seyfettin

[eskimiş]
  • 0,00156 gram olan ağırlık ölçü birimi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zerre kadar
  • zerresi (veya zerre kadar eseri) kalmamak (veya olmamak veya yok)


ZEKER (Kelime Kökeni: Arapça ẕeker)


[isim] [eskimiş]
  • Erkeklik organı

EZMEK


[-i]
  • Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek

    Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. - Enis Behiç Koryürek

[nesnesiz]
  • Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek

    Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek.

[mecaz]
  • Üzmek, sıkıntıya sokmak

    Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir. - Aka Gündüz

[mecaz]
  • Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak

    Bu yol hayvanı ezdi.

[mecaz]
  • Yenmek, sindirmek

    Düşmanı ezmek.

[argo]
  • Harcamak

    Paraları bir haftada ezerim. - Sait Faik Abasıyanık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ez de suyunu iç
  • ezip büzmek

Birleşik Kelimeler: ezimevi, elezer, özezer, karıncaezmez


RIZIK (Kelime Kökeni: Arapça rizḳ)


[isim]
  • Yiyecek, içecek şey, azık

    Kimi mevtasına kefen biçmiyor / Kimi helal rızkı yiyip içmiyor. - Seyrani

[din bilgisi]
  • Tanrı'nın bütün yarattıklarına verdiği nimet

    Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok. - Mehmet Çınarlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rızkını çıkarmak


FRENK (Kelime Kökeni: Farsça freng)


[isim]
  • Anglosakson, Cermen veya Latin ırklarının birinden olan kimse

    Frenklere mahsus, şen, latifeci bir ihtiyarla genç kadına doğru ilerledi. - Peyami Safa

[tarih]
  • Osmanlıların Avrupalılara, özellikle Fransızlara verdikleri ad

Birleşik Kelimeler: Frenk asması, Frenk çileği, Frenk gömleği, Frenk inciri, Frenk lahanası, Frenk maydanozu, Frenk menekşesi, Frenk üzümü, tatlısu Frengi


FENER (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Saydam bir maddeden yapılmış veya böyle bir madde ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı

    Sigara içilmeyecek, kibrit, fener yakılmayacaktı. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • fener çekmek
  • feneri nerede söndürdün

Birleşik Kelimeler: fener alayı, fener balığı, hayalî fener, karpuz fener, kırmızıfener, şimşekli fener, cep feneri, deniz feneri, el feneri, elektrik feneri, gelinfeneri, gündüz feneri, güveyfeneri, hırsız feneri, borda fenerleri


KIMIZ


[isim]
  • Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, az alkollü, ekşi bir Türk içkisi

    Ey, sevincinden bir büyük geleceği / Muştulayan içki, bin yılın kımızı - Ahmet Muhip Dranas