KUŞATMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



KUŞATMAK harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli KUŞATMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KUMAŞ10, MUŞTA10, MAŞUK10, AŞMAK9, AKKUŞ9, AKŞAM9, KUŞAK9, TAŞMA9, AKTAŞ8, ŞAKAK8, TAŞAK8, MAKTU7, UTMAK7, ATMAK6, AKMAK6, KATMA6, KAKMA6, MAKTA6, MAKAT6, MAKAK6, TAKMA6


ATMAK


[-e] [-i]
  • Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak

    Taşı suya atmak.

[-e] [nesnesiz]
  • Koymak

    Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. - Burhan Felek

[nesnesiz] [-den]
  • Uzatmak

    Vapurdan iskeleye attılar.

[nesnesiz]
  • Sille, tokat vurmak
[nesnesiz]
  • Top, tüfek vb. silahları patlatmak
[nesnesiz]
  • Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmak

    Ona üç kurşun attı, vuramadı.

[-e] [nesnesiz]
  • Geri bırakmak, ertelemek

    Bu konunun tartışılmasını gelecek haftaya attılar.

[-i] [-den]
  • Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak
[-i]
  • İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak

    Bu lüzumsuz eşyayı atmalı.

[-i]
  • Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek

    Şapka inkılabıyla fesi attık.

[-i]
  • Çıkarmak, dışarıya vermek

    Yabancı cisimleri vücut atar.

[-i]
  • Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmak

    Köprüyü dinamitle attılar.

[-i]
  • Yay ve tokmakla ditmek, kabartmak

    Pamuğu atmak.

[nesnesiz]
  • Çatlamak
[nesnesiz]
  • Yırtılmak
[-den]
  • Yapışık olduğu yerden ayrılmak
[nesnesiz]
  • Kalp, nabız vurmak, çarpmak

    Kalbi hızlı hızlı atıyor.

[-i]
  • Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmak

    Sıcak basınca sırtındaki ceketi attı.

[-i] [-den]
  • Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak
[-i]
  • Değerini eksiltmek
[nesnesiz]
  • Göndermek, yollamak

    Mektup atmak.

[-den]
  • Terk etmek
[argo]
  • Götürmek

    Gözüne kestirdiği erkeği tavlayıp resmen oraya atarmış. - Attila İlhan

[nesnesiz] [argo]
  • Söylemek

    Gazel attı.

[nesnesiz] [argo]
  • Yalan veya abartmalı söz söylemek

    Gene atmaya başladı.

[nesnesiz] [argo]
  • Bilmeden, kestirerek söylemek

    Bilgi yarışmasında attı ama tutturamadı.

[nesnesiz] [teklifsiz konuşmada]
  • İçki içmek

    Şimdi arzu buyrulursa dostluğumuzu takviye için şöyle bir iki kadeh atalım. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • atıp (veya atmak) tutmak
  • atıyorum
  • atma Recep, din kardeşiyiz
  • atsan atılmaz, satsan satılmaz
  • attığı tırnağa değmemek
  • attığı tırnak kadar olamamak

Birleşik Kelimeler: füzeatar, kazaratar, kükürtatar, roketatar, atardamar


AKMAK


[-den]
  • Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek

    Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. - Sait Faik Abasıyanık

[nesnesiz]
  • Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak

    Dam akıyor.

[-e]
  • Art arda ve toplu olarak gitmek

    Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı. - Yusuf Ziya Ortaç

[nesnesiz]
  • Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak

    Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]
  • Boya birbirine karışmak
[-le]
  • Sürüp gitmek

    Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar. - Yahya Kemal Beyatlı

[nesnesiz] [mecaz]
  • Zaman çabuk geçmek
[nesnesiz] [mecaz]
  • Karışmak, katılmak
[nesnesiz] [argo]
  • Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akacak kan damarda durmaz
  • akan sular durmak
  • akara kokara bakma, çuvala girene bak
  • akarı kokarı olmamak
  • akarına bırakmak
  • akıp gitmek
  • akmasa da damlar

Birleşik Kelimeler: akan yıldız, akarsu, akaryakıt


KATMA


[isim]
  • Katmak işi, ilhak
[sıfat]
  • Katılmış, eklenmiş, ulanmış, munzam
[halk ağzında]
  • Kıldan veya yünden yapılmış ip

Birleşik Kelimeler: katma bütçe, katma değer vergisi, değer katma


KAKMA


[isim]
  • Kakmak işi

Birleşik Kelimeler: kakma aşı, sedef kakma


MAKTA (Kelime Kökeni: Arapça maḳṭaʿ)


[isim] [eskimiş]
  • Kalem ucunu düzeltmeye yarayan kemikten yapılmış araç

    Bu tabakta kamış kalem, kalemtıraş, kalemi yarmaya ve ucunu düzeltmeye yarayan kemik makta vardır. - Refik Halit Karay

[edebiyat]
  • Divan edebiyatında gazelin veya kasidenin son beyti
[matematik]
  • Kesit

MAKAT (Kelime Kökeni: Arapça maḳʿad)


[isim]
  • Kıç
[anatomi]
  • Anüs

MAKAK (Kelime Kökeni: Fransızca macaque)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Güneydoğu Asya'da yaşayan kuyruklu bir maymun (Macacus)

TAKMA


[isim]
  • Takmak işi
[sıfat]
  • Gerçeğinin yerine konulan, eğreti, müstear
[sıfat] [tıp]
  • Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakatlığını örtmek amacıyla yapılan (organ veya parça), protez

Birleşik Kelimeler: takma ad, takma ayak, takma bacak, takma diş, takma isim, takma kirpik, takma kol, takma saç


MAKTU (Kelime Kökeni: Arapça maḳṭūʿ)


[sıfat] [eskimiş]
  • Kesik

Birleşik Kelimeler: maktu fiyat


UTMAK


[-i] [eskimiş]
  • Yenmek

AKTAŞ


[isim] [mineraloji]
  • Lüle taşı

ŞAKAK


[isim]
  • Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge

    Ara sıra boynunu, şakaklarını ovdururdu bana. - Yusuf Atılgan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şakakları ağarmak (veya beyazlanmak)
  • şakakları atmak

Birleşik Kelimeler: eli şakağında


TAŞAK


[isim] [kaba konuşmada]
  • Er bezi, erkeklik bezi, haya

AŞMAK


[-den]
  • Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek

    İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz. - Falih Rıfkı Atay

[-i]
  • Süre geçmek, bitmek, sona ermek
[-i]
  • Geçmek

    Üstelik çekingenliğin de kaybolmuş hatta sokulganlığı aşarak girişkenlik derecesini bulmuştu. - Tarık Buğra

[-e]
  • Erkek hayvan dişisiyle çiftleşmek
[nesnesiz] [argo]
  • Görünmeden kaçmak

    Herif çoktan aşmış.

Birleşik Kelimeler: sınıraşan


AKKUŞ


[isim]
  • Ordu iline bağlı ilçelerden biri
[isim] [hayvan bilimi]
  • Atmaca