KURTBAĞRI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



KURTBAĞRI harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli KURTBAĞRI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

BUĞRA15, BAĞIR15, BAĞIT15, KAĞIT13, TUĞRA13, UĞRAK13, BURAK8, BARUT8, BAKIR8, BATUR8, BATKI8, BATIK8, KUBAT8, KIRBA8, RABIT8, TURBA8, TABUR8, ARKIT6, ARTIK6, KATIR6, KIRAT6, TIRAK6


ARKIT


[isim] [halk ağzında]
  • Köy evlerinde kapıların arkasına konulan kalın kuşak

ARTIK


[sıfat]
  • İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan
[isim]
  • Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü

    Kumaş artığı.

    Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı. - Yusuf Atılgan

[zarf]
  • (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra

    Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı. - Tarık Buğra

[isim] [müzik]
  • Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli

Birleşik Kelimeler: artık değer, artık emek, artık göl, artık gün, artık yıl, eksik artık, üretim artığı


KATIR


[isim] [hayvan bilimi]
  • Atgillerden, kısrak ile erkek eşeğin çiftleşmesinden doğan melez hayvan

    Otomobilimizi gören katırlar ejderha görmüşcesine kaçışıyorlar. - Necip Fazıl Kısakürek

[sıfat] [mecaz]
  • Kaba, bayağı, görgüsüz (kimse)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katır gibi
  • katır kuyruğu gibi kalmak
  • katır tepmişe dönmek

Birleşik Kelimeler: katır boncuğu, katır inadı, katır karı, katırkuyruğu, katırtırnağı, katır yılanı


KIRAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳīrāṭ)


[isim]
  • Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 gramlık ağırlık ölçü birimi

    Bilmem hangi milyarder kocakarının porsuk gerdanında ışıldayan bilmem kaç kırat pırlanta mı diyeceksiniz? - Nazım Hikmet

[mecaz]
  • Nitelik, değer, düzey, seviye

    Karşısındaki oyuncu belki de orta kıratı hiçbir zaman geçmeyen birisi idi. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıratını ölçmek


TIRAK


[isim]
  • Kırılan kuru bir şeyin çıkardığı ses

Birleşik Kelimeler: tırık tırak


BURAK


[isim] [din bilgisi]
  • Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti

BARUT (Kelime Kökeni: Farsça bārūd)


[isim]
  • Ateşli silahla bir merminin atılmasına veya herhangi bir aracın fırlatılmasına yarayan, patlayıcı madde

    Dev boylu fetih askerleri, kollarının sert derilerine iğnelerle yazdırır, barutla ovdurur, dövme yaparlardı. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • barut gibi
  • barut kesilmek (veya olmak)
  • barut kokusu gelmek
  • barutla oynamak

Birleşik Kelimeler: barut esmeri, barut fıçısı, barut hakkı, baruthane, barut kabağı, barut rengi


BAKIR


[isim] [kimya]
  • Atom numarası 29, yoğunluğu 8,95 olan, 1084 °C'ye doğru eriyen, doğada serbest veya birleşik olarak bulunan, ısı ve elektriği iyi ileten, kolay dövülür ve işlenir olduğundan eski çağlardan beri türlü işlerde kullanılan, kızıl renkli element (simgesi Cu)
[sıfat]
  • Bu elementten yapılmış

    Ertesi gün çadırların önünde Haldun Nedret'in Kadıköy'den getirdiği bakır lamba yanıyordu. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bakır çalmak

Birleşik Kelimeler: bakır alaşımı, bakır çalığı, bakır kaplama, bakır oksit, bakır pası, bakır rengi, bakır sülfat, bakır taşı, bakır tuzu, dişi bakır, erkek bakır


BATUR


[isim]
  • Bahadır

BATKI


[isim]
  • Hüsran
[ticaret]
  • İflas

Ata Sözleri ve Deyimler

  • batkıya uğramak


BATIK


[sıfat]
  • Batmış

    Batık gemi on kulaçta yan yatıyordu. - Halikarnas Balıkçısı

[isim]
  • Herhangi bir nedenle su altında kalmış yerleşim birimi, gemi vb
[isim]
  • Genellikle ayak başparmağında görülen tırnağın kenarındaki derinin tırnağın üstüne doğru büyümesi veya tırnağın deriyi delerek batması
[mecaz]
  • İflas etmiş

KUBAT


[sıfat] [halk ağzında]
  • Kaba, biçimsiz

KIRBA (Kelime Kökeni: Arapça ḳirba)


[isim] [eskimiş]
  • Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap, su kabı, matara

    Cesaretini toplamak için küçük kırbasına şarap doldurmayı unutmamıştı. - İhsan Oktay Anar

[mecaz]
  • Çok su içen kimse
[halk ağzında]
  • Çocuklarda karın şişmesiyle beliren bir hastalık

RABIT (Kelime Kökeni: Arapça rabṭ)


[isim] [eskimiş]
  • Bağ, bağlama
[dil bilgisi]
  • Bağlaç

Birleşik Kelimeler: rabıt edatı, raptetmek, zapturapt


TURBA (Kelime Kökeni: Fransızca tourbe)


[isim]
  • Az çok kömürleşmiş bitkilerden oluşan yakıt