KURAKÇIL Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



KURAKÇIL harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli KURAKÇIL kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

UÇARI10, AÇLIK9, AKÇIL9, ÇIKAK9, ÇIKAR9, ÇIKRA9, ÇIRAK9, ÇARIK9, ÇAKIL9, ÇAKIR9, ÇALIK9, ÇALKI9, KULAÇ9, KAÇLI9, KAÇIK9, KALIÇ9, KAKIÇ9, KIRAÇ9, LAKÇI9, AKLIK6, KURAL6, KURAK6, KULAK6, KUKLA6, KARIK6, KARLI6, KALIK6


AKLIK


[isim]
  • Ak olma durumu

    Ocaktan aklığını yitirmiş bir bezle döndü, yeni gelenin masasını sildi. - Rıfat Ilgaz

Birleşik Kelimeler: yüz aklığı


KURAL


[isim]
  • Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam

    Dil bilgisi kuralları.

Birleşik Kelimeler: kural dışı, kurala aykırı, üç birlik kuralı, görgü kuralları, yazım kuralları


KURAK


[sıfat]
  • Yağışsız (hava, mevsim, yıl)

    Kurak bir yıl geçiriyoruz.

Birleşik Kelimeler: yarı kurak


KULAK


[isim] [anatomi]
  • Başın her iki yanında bulunan işitme organı

    Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. - Hüseyin Cahit Yalçın

[anatomi]
  • Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü

    Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu. - Halide Edip Adıvar

[müzik]
  • Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu
[coğrafya]
  • Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri
[mecaz]
  • Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kulağı (bir şeyde) olmak
  • kulağı (veya kulakları) çınlasın
  • kulağı ağır işitmek
  • kulağı dikilmek
  • kulağı duvar olmak
  • kulağına çalınmak
  • kulağına çarpmak
  • kulağına fısıldamak
  • kulağına gelmek
  • kulağına girmemek
  • kulağına gitmek
  • kulağına inanmamak
  • kulağına kar suyu kaçırmak
  • kulağına kar suyu kaçmak
  • kulağına koymak (veya sokmak)
  • kulağına küpe olmak (veya etmek)
  • kulağına söylemek
  • kulağını açmak
  • kulağını bükmek
  • kulağını çekmek
  • kulağını çınlatmak
  • kulağını doldurmak
  • kulağının üzerine yatmak
  • kulağının zarı patlamak
  • kulağını sağır etmek
  • kulağı okşamak
  • kulağı olmamak
  • kulağı ters taraftan göstermek
  • kulak (veya kulağını) tırmalamak
  • kulak (veya kulaklarını) tıkamak
  • kulak arkası (veya ardı) etmek
  • kulak asmak
  • kulak kabartmak
  • kulak kesilmek
  • kulak kıvırmak
  • kulakları dolmak
  • kulaklarına kadar kızarmak
  • kulaklarını dikmek
  • kulaklarının pasını gidermek
  • kulakları paslanmak
  • kulakları patlatmak
  • kulakları uğuldamak
  • kulak tutmak
  • kulak vermek
  • kulak vermek

Birleşik Kelimeler: kulak altı bezi, kulak çivisi, kulakdavulu, kulak demiri, kulak dolgunluğu, kulak erimi, kulak kepçesi, kulak kulağa, kulak memesi, kulak misafiri, kulak sadakası, kulak tıkacı, kulak tırmalayıcı, kulaktozu, kulak zarı, kulağı delik, kulağı kesik, kulağı kirişte, kulağı tetikte, kulağı tıkalı, dış kulak, ekşikulak, iç kulak, kabakulak, kamışkulak, karakulak, kepçe kulak, orta kulak, yelken kulak, aslankulağı, ayıkulağı, baca kulağı, cankulağı, denizkulağı, deniz kulağı, eşekkulağı, farekulağı, filkulağı, kuzukulağı, müzik kulağı, saban kulağı, sıçankulağı, tavşankulağı, eli kulağında, ağzı kulaklarında

[isim] [eskimiş]
  • Varlıklı Rus köylüsü

KUKLA (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Hareketli yerleri iplikle sanatçının parmaklarına bağlanarak veya eldiven gibi bir kesiti kullanarak bir perdenin üzerinden oynatılan, bez, karton vb. hafif nesnelerden yapılmış insan ve hayvan figürleri

    Salıncağın üzerindeki kızlar, iki zarif kukla gibi fıldır fıldır dönüyorlardı. - Osman Cemal Kaygılı

[mecaz]
  • Başkasının etkisinde olan, onun isteklerine göre davranan (kimse)

    Onu da kılıbık bir koca gibi kukla yapar oynatırım. - Etem İzzet Benice

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kukla gibi
  • kukla gibi oynatmak

Birleşik Kelimeler: kukla hükûmet, kukla oyunu, kukla tiyatrosu


KARIK


[isim]
  • Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması
[sıfat]
  • Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz)
[isim] [halk ağzında]
  • Ark

KARLI


[sıfat]
  • Üstünde kar bulunan

    Baş pınarın karlı suyun içelim / Gurbet kalesini tezce geçelim - Halk türküsü

[sıfat]
  • Kârı olan, kazançlı

    Şimdi ayrıntılara girmeyelim. Kitapta yazılanlara inanmak, inanmamaktan çok daha kârlıdır. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: kârlı iş


KALIK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Kalmış, artmış

AÇLIK


[isim]
  • Aç olma durumu

    Açlıktan gözümüz dönmüştü. - Azra Erhat

[mecaz]
  • Kıtlık
[mecaz]
  • Aşırı istek içinde bulunma

    Öğrenme konusundaki yorulmayan açlığımı karşılayan bir okuldaydım. - Ayla Kutlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • açlığını bastırmak (veya gidermek veya öldürmek)
  • açlık çekmek
  • açlık ile tokluğun arası yarım yufka
  • açlıktan gözü (veya gözleri) dönmek (veya kararmak)
  • açlıktan imanı gevremek
  • açlıktan nefesi kokmak
  • açlıktan ölmek
  • açlıktan ölmeyecek kadar

Birleşik Kelimeler: açlık grevi, açlık sınırı, açlık kan şekeri, gözü açlık, karnı açlık


AKÇIL


[sıfat]
  • Rengi atmış, ağarmış

    Buruşuk, akçıl donlu bir bedevi. - Refik Halit Karay


ÇIKAK


[isim]
  • Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç
[dil bilgisi]
  • Boğumlanma noktası

ÇIKAR


[isim]
  • Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çıkar gözetmek
  • çıkarına bakmak
  • çıkarını tepmek

Birleşik Kelimeler: çıkar budak, çıkar yol


ÇIKRA


[isim] [halk ağzında]
  • Sık çalı

ÇIRAK (Kelime Kökeni: Farsça çerāġ)


[isim]
  • Zanaat öğrenmek için bir ustanın yanında çalışan kimse
[eskimiş]
  • Saray, daire vb. büyük yerlerde yıllarca hizmet ettikten sonra geçimi sağlanarak başka yerde yaşamasına izin verilen kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çırak almak
  • çırak çıkarmak
  • çırak vermek


ÇARIK


[isim]
  • İşlenmemiş sığır derisinden yapılan ve deliklerine geçirilen şeritle sıkıca bağlanan ayakkabı

    Tozla örtülmüş çarıklarının eskiliği belli olmuyor. - Ömer Seyfettin

[denizcilik]
  • Çene
[argo]
  • Para cüzdanı

    Kızı bu çarık sözünün para cüzdanı manasına geldiğini bilmeden dinler. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: çürük çarık, venüsçarığı