KREPDÖŞİN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



KREPDÖŞİN harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli KREPDÖŞİN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DÖŞEK16, KÖRPE15, DÖNER13, DÖNEK13, ÖNDER13, ÖRDEK13, PİŞEK12, PEŞİN12, ÖRNEK11, ÖNERİ11, DEŞİK10, KEPİR9, PERKİ9, PEKİN9, EŞKİN8, NEŞİR8, ŞERİK8, DİKEN7, DİREN7, DİREK7, DİNEK7, DERİN7, DERİK7, KİRDE7, KREDİ7, KENDİ7, ERKİN5


ERKİN


[sıfat]
  • Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest

DİKEN


[isim]
  • Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu vb. bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri

    Gül dikeni. Kirpinin dikenleri.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • diken battığı yerden çıkar
  • diken üstünde oturmak (veya olmak)

Birleşik Kelimeler: dikence, diken diken, diken dutu, akdiken, çakırdiken, sarıdiken, çalı dikeni, demir dikeni, deve dikeni, domuz dikeni, eşek dikeni, geyik dikeni, kar dikeni, meryemana dikeni, öz dikeni, peygamber dikeni, sakız dikeni, teke dikeni


DİREN


[isim]
  • Dirgen

DİREK


[isim]
  • Ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek

    Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır. - Salâh Birsel

[mecaz]
  • Değerli, saygın, önde gelen kimse

    Evin direği babamdır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • direk gibi

Birleşik Kelimeler: ana direk, mum direk, orta direk, temel direk, bayrak direği, burun direği, can direği, çadır direği, elektrik direği, korner direği, telefon direği, telgraf direği, temel direği


DİNEK


[isim] [halk ağzında]
  • Dinlenmek için durulan yer

DERİN


[sıfat]
  • Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan

    Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor. - Ömer Seyfettin

[mecaz]
  • Ayrıntılı

    Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne? - İsmet Özel

[mecaz]
  • İçten gelen

    Bir yandan da bundan derin bir utanç duyuyorum. - Adalet Ağaoğlu

[isim]
  • Dip

    Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • derine inmek

Birleşik Kelimeler: derin derin, derin devlet, derin dondurucu, derin soğutma, derin soğutucu, derin uyku, uykusu derin


DERİK


[isim]
  • Mardin iline bağlı ilçelerden biri

KİRDE (Kelime Kökeni: Farsça girde)


[isim] [halk ağzında]
  • Genellikle mısır unuyla yapılan bir pide türü

KREDİ (Kelime Kökeni: Fransızca crédit)


[isim] [ekonomi]
  • Borç ödemede güvenilir olma durumu

    Piyasada kredisi var.

[ekonomi]
  • Ödünç alınan veya verilen mal, para

    Kredi almada, senet ödemede, şunda bunda oldum olası kolaylık göstermişlerdir. - Attila İlhan

[mecaz]
  • Güven, saygınlık, itibar
[eğitim bilimi]
  • Belli bir öğrenimin tamamlanması için öğrencilerden istenen her türlü kuramsal ve uygulamalı çalışmalar göz önünde tutularak bir yarıyıl veya bir öğretim yılı okutulan herhangi bir dersin, okul programı bütünlüğü içindeki değerini nicelik olarak gösteren birim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kredi açmak
  • kredisi düşmek

Birleşik Kelimeler: kredi anlaşması, kredi kartı, kredi limiti, kredi mektubu, kredi sözleşmesi, açık kredi, bağlı kredi, dış kredi, emlak kredisi, kabul kredisi, konut kredisi, acil ihtiyaç kredisi


KENDİ


[zamir]
  • İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, öz(I), zat

    Ankara Palas'ta kendisine dörtte üç oranında indirim yapılırdı. - Çetin Altan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kendi ağzıyla tutulmak
  • kendi âlemine dalmak
  • kendi ayağı ile gelmek
  • kendi derdine düşmek
  • kendi düşen ağlamaz
  • kendi göbeğini kendi kesmek
  • kendi gölgesinden korkmak
  • kendi hâline bırakmak
  • kendi havasında gitmek (veya olmak)
  • kendi hesabana çalışmak
  • kendi içine çekilmek
  • kendi kabuğuna çekilmek
  • kendi kanatlarıyla uçmak
  • kendi kendini didiklemek
  • kendi kendini yemek
  • kendi keyfine gitmek
  • kendi köşesinde yaşamak
  • kendi kuyusunu kendi kazmak
  • kendimi bildim bileli
  • kendinden geçmek
  • kendinde olmamak
  • kendinde toplamak
  • kendine (veya herhangi bir şeye) ... süsü vermek
  • kendine dert etmek
  • kendine gel!
  • kendine gelmek
  • kendine hisse çıkarmak
  • kendine kıymak
  • kendine mal etmek
  • kendine yedirememek
  • kendine yontmak
  • kendini (kapıp) koyuvermek
  • kendini (veya birini) temize çıkarmak (veya çıkartmak)
  • kendini adamak
  • kendini ağır (veya ağırdan) satmak
  • kendini alamamak
  • kendini aşağı (veya küçük) görmek
  • kendini ateşe atmak
  • kendini atmak
  • kendini avutmak
  • kendini beğendirmek
  • kendini beğenmek
  • kendini bırakmak
  • kendini bilmek
  • kendini bir şey sanmak
  • kendini bir yerde bulmak
  • kendini bulmak
  • kendini dağıtmak
  • kendini dar atmak
  • kendini dev aynasında görmek
  • kendini dinlemek
  • kendini dirhem dirhem satmak
  • kendini düşünmek
  • kendini ele vermek
  • kendini fasulye gibi nimetten saymak
  • kendini göstermek
  • kendini harap etmek
  • kendini hissettirmek
  • kendini kapının dışında bulmak
  • kendini kaptırmak
  • kendini kaybetmek
  • kendini matah sanmak
  • kendini naza çekmek
  • kendini paralamak
  • kendini satmak
  • kendini sıkmak
  • kendini sıyıramamak
  • kendini sokağa (veya dışarı) atmak
  • kendini tartmak
  • kendini toparlamak (veya toplamak)
  • kendini tutamamak
  • kendini tutmak
  • kendini vermek (veya vurmak veya çalmak)
  • kendini yemek
  • kendini yiyip bitirmek
  • kendini yoklamak
  • kendi söyler kendi dinler
  • kendi üstüne yormak
  • kendi yağıyla kavrulmak

Birleşik Kelimeler: kendi adına, kendi başına, kendibeslek, kendigelen, kendi hâlinde, kendi kendine, kendi payına, kendine has, kendine mahsus, kendine özgü


EŞKİN


[isim]
  • Atın dörtnal ile tırıs arasındaki hızlı yürüyüşü

    At, eşkinle beş on dakikada gittiği yolu dörtnala bir iki dakikada geldi. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]
  • Böyle yürüyen (at)

    Çakır, eşkin atına atladığı zaman yanında İsa Bey'in verdiği keskin ve benzersiz kılıç, koynunda da bir fermanla bir mektup vardı. - Nihal Atsız

[zarf]
  • Böyle bir yürüyüşle

    Eşkin gitmek.

[isim] [halk ağzında]
  • Filiz

NEŞİR (Kelime Kökeni: Arapça neşr)


[isim] [eskimiş]
  • Yayma, dağıtma, saçma

Birleşik Kelimeler: neşredilmek, neşretmek, neşrolunmak, leffüneşir


ŞERİK (Kelime Kökeni: Arapça şerīk)


[isim] [eskimiş]
  • Ortak

KEPİR


[isim] [halk ağzında]
  • Çorak, çamurlu, verimsiz toprak

PERKİ (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [hayvan bilimi]
  • Tatlısu levreği (Perca fluviatilis)