Keme ile Başlayan Kelimeler



KEME ile başlayan 13 kelime bulunuyor. Başında KEME olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Keme kelimesinin anlamı nedir? Keme ile biten kelimeler. İçinde keme olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

11 Harfli Kelimeler

KEMENTLEMEK13

10 Harfli Kelimeler

KEMENTLEME12, KEMERLEMEK12

9 Harfli Kelimeler

KEMENÇECİ16, KEMERLEME11

8 Harfli Kelimeler

KEMERSİZ13, KEMERLİK9

7 Harfli Kelimeler

KEMENÇE11, KEMERLİ8

6 Harfli Kelimeler

KEMERE7, KEMENT7

5 Harfli Kelimeler

KEMER6

4 Harfli Kelimeler

KEME5


KEME


[isim] [halk ağzında]
  • Büyük sıçan

Birleşik Kelimeler: karakeme


KEMER (Kelime Kökeni: Farsça kemer)


[isim]
  • Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılan bel bağı

    Nihat elinde tuttuğu kemeri denize fırlatıp attı. - Peyami Safa

[sıfat]
  • Tümsekli

    Kemer burun.

[anatomi]
  • Kemiklerden oluşan yay biçimindeki yapı

    Kaş kemeri. Damak kemeri. Ayak kemeri.

[jeoloji]
  • Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı
[mimarlık]
  • İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı

    Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filan hepsi tamamdı. - Oğuz Atay

[eskimiş]
  • Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemer (veya kemerini) sıkmak
  • kemeri dolu olmak

Birleşik Kelimeler: kemer bağlama, kemer gözü, kemer patlıcanı, bel kemeri, emniyet kemeri, su kemeri

[isim]
  • Antalya iline bağlı ilçelerden biri

KEMERE (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim] [denizcilik]
  • Gemi güvertesinin enine konmuş kirişlerinden her biri

KEMENT (Kelime Kökeni: Farsça kemend)


[isim]
  • Hayvanları yakalamak için kullanılan, ucu ilmikli, kaygan uzun ip
[eskimiş]
  • İdam için kullanılan yağlı kayış

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kement atmak


KEMERLİ


[sıfat]
  • Üzerinde kemeri olan veya kemer takılmış olan

    Kumardan aldığı ilk parayla siyah satenden arkası kemerli iki adet iç yelek yaptırdı. - Lâtife Tekin

[mecaz]
  • Kavisli olan

    Kemerli burun.


KEMERLİK


[isim]
  • Bazı işçi ve satıcıların araç veya gereçlerini koymak için bellerine taktıkları, gözlere ayrılmış, bez, tahta, meşin veya metal bağ
[sıfat]
  • Kemer yapmaya elverişli

    Kemerlik deri.


KEMERLEME


[isim]
  • Kemerlemek işi

KEMENÇE (Kelime Kökeni: Farsça kemānçe)


[isim] [müzik]
  • Yayla diz üzerinde çalınan, kemana benzer, üç teli olan küçük bir çalgı, kemançe

    Davul değişmiş, tef değişmiş, kemençe bambaşka bir çalgı olmuştu. - Tarık Buğra


KEMENTLEME


[isim]
  • Kementlemek işi

KEMERLEMEK


[-i]
  • Ciltçilikte dikişten sonra kitabın sırtına yuvarlak bir biçim vermek

KEMENTLEMEK


[-i]
  • Kement geçirmek

KEMERSİZ


[sıfat]
  • Kemeri olmayan

KEMENÇECİ


[isim]
  • Kemençe çalan veya yapan kimse